27 OCAK 2019 PAZAR  –  MİLLİYET VATAN  –  ALİCE

1993 yılında İngiltere’de James Bulger’ı (2) kaçırıp, işkence yaparak öldüren iki çocuk katilin hikayesini anlatan ‘Detainment’ (Alıkoyma), ‘En İyi Kısa Film’ dalında Oscar’a aday gösterilince, acılı anne isyan bayrağını açtı.

Anne Denise Fergus, çıktığı televizyon kanallarında, kendilerinden izin alınmadan filmin çekilmesine tepki gösterdi ve yönetmen Vincent Lambe’ı başkasının acısını kullanarak kariyer yapmakla suçladı:
“Bu filmin çekilmesi ve şimdi Oscar’a aday gösterilmesinin beni ne kadar üzdüğünü ve tiksindirdiğini kelimelerle ifade edemem.”
Denise Fergus’tan özür dileyen İrlandalı yönetmen, “Filmle, 10 yaşındaki iki çocuğun bu kadar korkunç suçu nasıl işleyebildiğini insanlara göstermek istedim. İlgili aileyi çok daha önceden haberdar etmemiz gerekirdi” diyerek kendini savundu.

Kabahatinden daha büyük, yönetmenin özrü… Bir anne için, iki yaşındaki çocuğunu katledenlerin yedi yılda özgür kalmasının yarattığı acıdan daha büyüğü, yönetmenin, “İzin almadık, hata yaptık” yerine filmle ilgili olarak aileyi çok daha önceden bilgilendirmek gerektiğini söylemesi. İnsan hakları ve telif yasasına saygı, bilgilendirmeyi değil, izin almayı gerektirmez mi? Türkiye’de böyle bir şey olsa, tefe koyarlardı bizi. O yüzden merak ediyorum, acılı annenin bu haykırışından sonra, ‘Demokrasi, telif ve insan hakları’ konusunda bize ders verenlerin ne yapacağını?

BURAK ÖZÇİVİT’İN DÜNYADAKİ FANLARINDAN BEDAVA ÇEVİRİ

 

 

 

Dijital dünya öyle bir sarmalına aldı ki bizi, artık internet ve sosyal medya olmadan yapamaz olduk. Sosyal medyayı aktif kullanan biri olarak, çoğu insan gibi ‘gelecek orada’ deyip 15 Ocak’ta internet televizyonculuğuna “Merhaba” dedim.

YouTube’da açtığımız MagazinNoteri adlı kanalda, televizyoncu İlkay Buharalı, magazinin gündemindeki konuları sordu, ben yanıtladım.  10 videonun sıfır tanıtıma rağmen kısa sürede ulaştığı izlenme rakamları gibi, dijital dünyanın çarpan etkisi ve gücü şaşırtıcı. Burak Özçivit’in Kuveyt’te kraliyet ailesinden 80 kadın hayranıyla yemekte buluşmasını ele aldığımız videoyu yükledikten sonra ne oldu biliyor musunuz? Oyuncunun Arap fanları, o videodaki sözlerimizi Arapça ve İngilizce’ye çevirip, iki dilde alt yazılı olarak Facebook, Instagram ve Twitter’da paylaştı.
Dizileri dünyada büyük ilgi gören yıldızlarımıza dair Milliyet’te yazdıklarımı sosyal medyada paylaştıkça, altlarına çeşitli dillerde yapılan yorumlar, dip dalgası gibiydi. Özçivit’in Arap kadınlarla yemeğini konuştuğumuz videoya oyuncunun yabancı hayranlarının sunduğu bedava altyazılı çeviri hizmetiyse, dizilerimizin dünyadaki yeri ve dijital dünyanın çarpan etkisinin en somut göstergesi.

İNSANLAR İŞİNİ KONUŞSUN İSTİYORSAN ÜRETECEKSİN!

Gülçin Ergül’ü tanıdığımda, yıldızı yeni parlayan Hepsi grubunun dört üyesinden biriydi. Şarkıcının müzik yolculuğuna tek başına devam etmek için ayrıldığını açıklamasının üzerinden 10 yıl geçti. Bu süreçte Ergül’ün, Hepsi’den kopmasıyla ilgili birçok söylenti çıktı. Kimi, “Dubai’ye yerleşti”, kimi “Evlendi” dedi.

Şarkıcı bunları ısrarla reddetti, ama engelleyemedi. Çünkü şov dünyasının gerçeklerinden biri de bu. Siz üretmediğinizde, birileri söylentilerle doldurur o boşluğu. Ergül, sonunda arabesk ve fantezi müziğin yıldızlarından dinlediğimiz 12 şarkıdan oluşan ‘Arabesk’ adlı bir albüm çıkardı ve gündemini kendi belirler hale geldi. Demek ki neymiş? Birilerinin ha bire eski defterlerini karıştırmasını engellemenin tek yolu, yeni şeyler üreterek ve kendine yeni sayfalar açmak.

GÜNÜN SÖZÜ
“Duşta herkesin aklına bir fikir gelir. Ancak başarılı aksiyonerler duştan çıkar, kurulanır ve bu fikir hakkında adım atarlar.” (Nolan Bushnel-Atarinin mucidi)