7 EKİM 2018 PAZAR  –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Fenerbahçe Gazetesi’nde 2.5 yıl haber müdürlüğü yapan ve fanatik FB’li arkadaşım Uğur Onur Urhan, arayıp yönetmen Murat Şeker’i tanıyıp tanımadığımı sordu. Tanıdığımı söyleyince, “Sana anlattığım film senaryosundan hiç kimseye bahsettin mi?” dedi. Uğur’un iki yıl önce heyecanla anlattığı Fenerbahçe Kulübü futbolcularının bir yandan Kurtuluş Savaşı’nda Kuvâ-yi Milliye’ye silah taşırken, bir yandan Papazın Çayırı’nda İngilizler’i yerip, Harrington Kupası’nı kazanmasına ilişkin senaryodan kimseye bahsetmedim ama şuna tanık oldum.

“Sekizinci Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda ‘Ayla’nın yapımcısı Mustafa Uslu, Bodrum’da yeni projelerini anlatırken şöyle demişti: “Herkesin bildiği ama film yapmadığı Türkler’in kahramanlık hikayelerini çekmeyi misyon edindik. Onlardan biri de Fenerbahçe futbolcularının Kurtuluş Savaşı’na katkılarını anlatan öykü olacak.”

Herkes çekebilir

Yönetmen Şeker’in bu konuyu film yapacağını, bu amaçla FB Başkanı Ali Koç’tan destek istediği haberlerini okuyunca, Uslu’yu arayıp, Bodrum’da anlattığı filmin yönetmeni Şeker mi diye sordum.

Uslu’nun yanıtı şu oldu: “Hayır, Can Ulkay bizim filmin yönetmeni. Bodrum’da projeyi anlattığımda Şeker de vardı salonda. Sonra yanıma geldi, bir fanatik olarak bu filmi çekmeyi çok istediğini anlattı.

Hazırlıklara başladığımız yapımı, koyu FB’li can yolda-şım Ulkay’ın yöneteceğini söyledim. Birkaç gün önce Şeker’in de böyle bir film çekmek için Koç’tan destek istediğini okudum. Defalarca görüştüğümüz FB yöneticileri bize, ‘Bu proje için başvuran çok oldu. Hepsi de maddi destek istedi. İlk defa iste-meyen bir yapımcı çıktı’ dediler.

Sadece Şeker değil, FB taraftarı ve başka sinemacılar da çekebilirler aynı öyküyü. Zaten benzer bir hikayeyi 1981 yılında yönetmen John Huston, ‘Escape to Victory’ adıyla çekmiş ve Sylvester Stallone ile Michael Caine’nin yanı sıra futbolun efsane ismi Pele’yi oynatmıştı.”

ALİ POYRAZOĞLU ANILARINI YAZIYOR

Film festivali için geldiğim Antalya’da karşılaştığım bir sinemacı, Ali Poyrazoğlu’nun Bodrum’daki evine gidip gitmediğimi sordu. Poyrazoğlu’nun eskiden Bodrum’un neresinde oturduğunu bilmiyorum ki, yenisinden haberim olsun. Böyle bir soru soranın, o konuyla ilgili bildiği ve paylaşmak istediği şeyler olduğunu tahmin ettiğim için “Ne özelliği varmış?” demem yetti, şu bilgileri almaya:

“Bodrum Anfi Tiyatro’nun karşısındaki eski evini, halka açık Ali Poyrazoğlu Kütüphanesi yapmayı düşünen sanatçı, Konacık Mahallesi’nin tepesinde, Bodrum usulü, bahçesinde bol ağaç ve havuz olan, duvarları ünlü ressamların tablolarıyla dolu şahane bir ev yaptırdı. Ayrıca kitaplaştırmak üzere anılarını yazmaya da başladı.”

‘HIRSIZ VAR!’ DİYE BAĞIRAN HIRSIZLAR

Çok satan ‘Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim’ kitabının yazarı Nilgün Bodur’un, Anne Frank’a ait bir sözü, kendininmiş gibi kullanması olay oldu. Sosyal medyada Bodur’u linç edenler, yazarın sosyal medyasından paylaşıp, alkışladığı arkadaşının özlü sözünün de çalıntı olduğunu ortaya çıkardı. Emek hırsızlığı yaparak para kazananların baş tacı edildiği bir ülkede, Bodur ve arkadaşının intihalci çıkması, tesadüf olabilir mi? Hayır…

Beş yıldızlı oteldeki lüks mağazalarda turistlere taklit ürünler, dükkanlarında alenen ‘kaçak çay’ satılan bir ülke Türkiye… Bodur’u ‘intihalci’ diye teşhir ettiği sayfada, benim çekip Instagram’dan yayınladığım videoyu izin almadan ve kaynak göstermeden kullanan haberciler (!) bile var bizde…

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan yaşadıkça anlıyor ki, kendi kayığını kendin  çekmezsen, bir yerlere gidemiyorsun. (Catherine Hepburn)