24 HAZİRAN 2018 PAZAR  – MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Dizi setinde kostüm asistanı Ö. Ş.’ye cinsel tacizde bulunduğu iddia edilen Talat Bulut’un eski eşi Pınar Afşar’dan geçtiğimiz çarşamba günü ‘Yargısız infaza vicdani itirazımdır’ başlıklı uzun bir e-posta aldım.

Afşar, “Talat Bulut’u hedefleyen yargısız infaz, moral değerleri sarsacak boyutlara gelince 19 yaşında bir kız annesi olarak itirazımı ‘yüreklerin işiten kulaklarına’ bildiriyorum” diye başladığı sitem mektubunu şöyle sürdürdü:

“Gazeteciliğin etik değerleri hiçe sayılarak Talat Bulut ile ilgili suçlayıcı ifadelerin ancak mahkeme kararıyla tespit edilmiş olaylar için kullanılabileceği ama daha yargı aşamasına dahi geçmemiş bir iddiayla ilgili kullanılamaz kanaatindeyim. Aksi, sadece yargısız infazlar için kullanılacağı gibi, masumiyet karinesine de aykırı bir durum teşkil eder. Konu yargının işidir, beni, sizi ve bu konuda fikir beyan eden hukuk dışı tüm kişileri aşar. Gelelim benim itirazıma:

‘Kızım feryat ediyor’

İnsanın kendinden, canından ve her şeyden öte bazı değerler vardır. Bu değer benim için, sebeb-i hayatım, kızımdır. Yurt dışında, ülkesine, anne-babasına, değerlerine hasretle yaşayan 19 yaşında bir genç olan kızımın hissettiklerinin, gözyaşlarının, isyanlarının hiç düşünülmeden, kayıtsız, duyarsız, kadın dayanışması adı altında ona verilen zararın boyutlarının göz ardı edilmesi çok acı.

Maddi/manevi zorluklarla yurt dışında var olma mücadelesi veren kızımın, babası için atfedilen-ki henüz bir iddia aşamasında olan-yüz kızartıcı bir suçlamayla mı, yoksa babası bundan sonra işsiz kalırsa okulunu yarıda bırakma tehlikesine karşı yaşadığı travmayı, dehşeti ve üzüntüyü mü göğüslemeye çalışmalıyım? Bilemedim…

Babası seçkin bir aktör olup, seçici davrandığı için şimdiye kadar dikili bir ağacı olamadığı halde, reytingi iyi giden bir dizi ve aldığı film teklifiyle kızımın öğreniminin devamını üstlenebilecekken ekmeği ile oynandı.

‘19’unda aritmi oldu’

Kimliği üzerinden kişilik haklarına tecavüz edildi. Kızımın önce psikolojisi bozuldu. Çünkü biricik babası tacizle suçlandı, ‘Ben yaşamak istemiyorum anne. Bu nasıl haksız bir utanç? Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakarım? Ben artık ülkeme dönmek istemiyorum’ feryatlarıyla, önce psikolojisi sonra biyolojisi bozuldu; kalbinde aritmi oldu. ‘Benim babam artık çalışamayacak, benim babama kimse iş vermeyecekmiş, biz bittik anne’ diyen canhıraş bir evlat.

‘Bir baba recmedildi’

Günlerdir kızımın babası ülke gündeminde ‘bir kısım medya’ tarafından linç edilmekte, recm edilmekte, üstelik kayıt, kanıt, tanık hiçbir dayanak olmadan. Yapım şirketi, aktörün sözleşmesini fesh etmeye yönelik ağır tahriklerle, yargısız infazla bir babayı sokağa çıkamayacak hale getirdi.

Suçlamada bulunan taraf bile, ‘Konuşamam, yargı süreci devam ediyor’ derken, basın nasıl olur da yargıyı ve kamuoyunu etkileyecek yayın yapar?

“İki kişi arasında yaşanan olayda kimin haklı, kimin suçlu olduğuna mahkeme karar versin” diye yazdığım halde Afşar’ın bana da sitemi var, ama bir anne olarak içinde bulunduğu psikolojik duruma bağlıyorum.

Esin Afşar’ın kızı Pınar Afşar, “Yukarıdaki satırlar nezdinizde tüm ‘suçlayanlara’ yöneliktir” diye dip not düştüğü mektubunu şöyle bitirdi:

“Kadın haklarını savunayım derken, yargısız infazla insan haklarını çiğneyenler… Kadın hakları, başkalarının hakları çiğnenerek savunulamaz. İnsan haklarına aykırı kadın hakları olmaz, olamaz.”

GÜNÜN SÖZÜ

İyi, dürüst ve doğru olanlar kaybetmez. Kaybedilirler… (Peyami Safa)