2 TEMMUZ 2019 SALI  –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Telif haklarının layıkıyla uygulandığı ülkelerde bir dizi veya filmin eser sahipleri belli: Senaryoyu yazan, yöneten ve müziklerini yapan.
Bizdeki uygulaması ise şöyle: ‘Eser sahipleri’ işe başlarken haklarını yapımcıya, onlar da yayıncı kuruluşa devreder.
Yaptıkları sözleşmeler nedeniyle bu konuda senarist ve yönetmenlerle pek bir sorun yaşamayan yapımcılar, çektikleri dizi ve filmlerde eski bir şarkı kullanmaya kalktığında bile izin konusunda ciddi sorunlarla karşılaşır.
Çünkü bu konuda ne yasalarla belirlenmiş bir standart var, ne de söz yazarı, besteci ve yorumcuların üye olduğu meslek kuruluşlarının yayınladığı tarife. Her yapımcı, kullanmak istediği eski şarkı için söz yazarı, besteci ve gerektiğinde yorumcusundan ayrı ayrı izin almak zorunda. Hal böyle olunca eser sahipleri veya varisleri, kendilerince tarife uyguluyor yapımcılara… Eski bir şarkısının dizinin bir sahnesinde kullanılması için 5 bin TL telif isteyen de var, 15-20 bin TL talep eden de…
Birçok dizide yürütücü yapımcı olarak görev yapan Erdoğan Sevinç, bu konuda sorun yaşamadığı tek sanatçının Tarkan olduğunu söyledi. Sevinç, “Keşke herkes Tarkan gibi yapsa. Hangi eserini hangi senaryoda kullanmak istediğini sahibi olduğu Hitt Müzik’e bildiriyorsun. Onay verdiklerinde Mehmetçik Vakfı’na Tarkan adına 5-10 bin TL bağışlıyorsun, iş bitiyor” dedi.

MESAM’DA HAK VE HUKUK
YÖNETİME GELENE KADAR

Ülkemizde alanında en eski ve en çok üyeye sahip Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin bir özelliği daha var.
MESAM aynı zamanda eski başkan ve yönetim kurulu üyelerini ihraç edip, mahkeme kararlarıyla tekrar üye yapmak zorunda kalan bir meslek birliği. Ali Rıza Binboğa, Faruk Demir ve Arif Sağ gibi MESAM başkanları, Cahit Berkay, Metin Karataş, Suat Suna, Ali Yavuz, Ali Haydar Timisi ve Recep Ergül gibi yöneticilerle İsmail Türüt, Kadir Tapucu, Celal Ulusu, Ali Çağan, Hüseyin Aslan ve Lütfü Gültekin gibi eser sahipleri bunlardan bazıları. MESAM’da Ali Yavuz ve Ali Rıza Gündoğdu gibi iki kez ihraç edilip, ikisinde de mahkeme kararıyla geri dönenler bile var. Arif Sağ, Faruk Demir, Ali Rıza Binboğa ve Ali Yavuz, yargı kararıyla yeniden üye olmakla kalmadı, genel kurullarda üyelerin oylarıyla MESAM’a tekrar yönetici oldu. Buna rağmen her dönemde sürdü Haysiyet Kurulu’nun üyeler hakkındaki haksız ve hukuksuz ihraç işlemi.
Yönetime seçilenlerin kendilerini haksız ve hukuksuz ihraç ettiklerini yargı kararıyla ispat edenlerin, yönetici olduklarında aynısını kendilerine muhalefet edenlere yapması da işin en hazin yanı. Hepsi, “MESAM’da demokrasi, fikir özgürlüğü, adalet ve hukuk” istiyor, ama herkese değil, sadece kendilerine…

DOMİNİK’TE BAŞLADI  BODRUM KALESİ’NDE BİTTİ

Bir ‘Survivor’ daha bitti. ‘Survivor Türkiye-Yunanistan’, son yıllarda yapılanlara oranla reytingi en düşük, ama birçok ‘ilk’in yaşandığı bir yarışmaydı.
Türk ve Yunan takımlarının rekabetiyle başlayan yapım, daha sonra Türkler ve Yunanlar’dan oluşan karma takımlar arasında sürdü.
10 yıldır final Kıbrıs’ta yapılıyordu, ‘Survivor Türkiye -Yunanistan’ın birincileri ise bu kez Bodrum Kalesi’nde belirlendi. Pazar akşamı birincisi belli oldu. Dimitri ve Dalaka’nın finale kaldığı Bodrum’da, ipi Dalaka göğüsledi. Bu satırları yazdığımda birincisi belli değildi. Bakalım şans kime gülecek? Seda’ya mı, Yusuf’a mı?

GÜNÜN SÖZÜ
“Buz kadar lekesiz, kar kadar temiz olsan bile, iftiradan kurtulamazsın.” (Shakespeare)