MİLLİYET CADDE – 6 Kasım 2012 Salı  ALİCE

“TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin olduğu sürece kadın şarkıcılar Eurovision’u unutsun” diye yazdığımda 2009 yılıydı. Yıl 2012… TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, ”Hadise çok kaprisliydi o yüzden 2009’dan beri kadın solist istemedim” dedi.

Tarih 22 Aralık 2009. O gün ‘Kadın şarkıcılar Eurovision’u unutsun’ başlıklı şöyle bir yazı yazmışım:
“Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. Galiba TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in de durumu o hesap. Geçen yıl Hadise’den yana ağzı yanmış olacak ki, bu yıl Eurovision’a kadın şarkıcı göndermeme kararı aldı.
Hadise’nin final için yaptırdığı kırmızı oryantal kıyafet, bu olayın üzerine tuz biber ekti ve şarkıcıyla TRT arasındaki ipler iyice koptu. Öyle ki, Eurovision öncesi Hadise’ye TRT’de program yaptıracağını açıklayan İbrahim Şahin, yarışmadan sonra bu kararından bile vazgeçti. Gelelim seneye Türkiye’yi Eurovision’da kimin temsil edeceğine!
TRT yönetimi henüz Eurovision’a kimi göndereceğini kararlaştırmış değil. Bu süreçte birçok şarkıcının ismi atılıyor ortalığa.

Kadın şarkıcı mı? Asla!

TRT, her seferinde, “Yok böyle bir şey” diye açıklama yapıyor. TRT’nin Eurovision’a kimi göndereceği hâlâ kesinleşmiş değil.
Ancak kesin olan bir şey var:
TRT, 2010’un mayıs ayında yapılacak Eurovision’a kadın şarkıcı göndermeyecek.
TRT’nin bu kararını Genel Müdür İbrahim Şahin’in ağızından bizzat duymadım.
Zaten sorsam da söylemezdi. Bu konudaki niyetini, Eurovision konusunda fikir alışverişinde bulunduğu insanlara söyledi, onlar da bana nakletti. O kişilere, Hadise’yle yaşadığı deneyimin kendine ders olduğunu, bu nedenle böyle bir karar aldığını söyledi. Peki İbrahim Şahin, bu yazıdan sonra, söylediklerini inkar eder mi kararından vazgeçer mi? Orası biraz şüpheli ama en azından niyeti belli.”
Tarih 2 Kasım 2012. İstanbul’da yapılan ‘Eurovision Şarkı Yarışması 2. Özel Danışma Kurulu Toplantısı’nda TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in söyledikleri:
“Hadise çok kaprisliydi. Giydiği kıyafetin rengini bile bize söylemedi. Sahne dekoru da kırmızı olunca çekim ekibiyle sorun yaşadık. Ayrıca odasından hiç çıkmadı. 2009’dan beri bu yüzden kadın solist istemedim.”
Her şey açık ve net olarak ortada, gerek var mı bunun üzerine bir yorum yapmaya?

iVANA’DA YOK Ki ÖYLE BiR TÜRKÇE!

Burçin Butti Saroğlu, ‘İvana Sert kitabı bloglardan çalıntı’ başlıklı şikayet mailini benimle birlikte mail adresini bulabildiği birçok gazeteciye attı.
Oldum olası iki şeye sıcak bakmam.
Birincisi takma isimlerle gönderilen epostalara.
Bunun sebebini anlatmama gerek yok her halde. İkincisi de aynı anda birçok gazeteciye gönderilen şikayet mektuplarına.
Meslek hayatı boyunca hep ‘özel haber’ yapmaya özen göstermiş biri olarak, herkese servis edilen şeyi yazıp, birileriyle ‘pişti’ olmak istemem.
Birçok meslektaşıma mail atmasına rağmen Saroğlu’nun İvana Sert’e yönelik suçlamasına neden mi yer verdim?
Şunun için:
Saroğlu diyor ki, “İvana Sert, benim üç yıl önce blogumda yazdığım yazının aynısını kopyalayıp, kullanmış.”
Saroğlu bir de kanıt yollamış epostasının ekinde, üç yıl önce kendi yazdığıyla, İvana Sert’in kitabında yazdıklarının nasıl birebir aynı olduğuna dair.
İlk bakışta cümleler birebir aynı gibi görünse de değil aslında.
Küçük de olsa değişikliğe uğramış yazı.
İvana Sert’in kitabının ‘çalıntı’ ve ‘çakma’ olduğuna dair daha önce de haberler çıktı.
Bu ülkede gerçekten İvana Sert’in böyle bir kitap yazabileceğine inanan var mı?
Şimdi bir Burçin Butti Saroğlu’nun blogundaki satırları okuyun, bir de İvana Sert’in kitabındaki cümleleri.
Söyler misiniz Allah aşkına?
Hâlâ Türkçe’yi sökememiş birinin Saroğlu’nun yazdıklarında bu değişiklikleri yapması mümkün mü?
Hâlâ ‘Bizimlesin’ kitabını yazanın İvana Sert olduğunu sananlar ancak inanır buna.

GÜNÜN SÖZÜ
Her lafı duyma diye kulağının arkası var, her şeyi görme diye gözünün kapağı var, her lafı söyleme diye dilinin önünde dudağın var.