MİLLİYET CADDE – 7 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA – ALİCE

“Adalet”, herkese eşit değıtıldığı sürece “adil” olur. Türk adaletinde çifte standart var da medyasında yok mu?

Silivri’de 25 Temmuz 2008 tarihinden beri süren yargılama sonunda mahkeme kararını verdi ve “Ergenekon” sanıklarına  ceza yağdırdı…
“Ergenekon” konusunda başından beri kanaatim şu:
Hükümeti devirmek için işbirliği yaparak hukuk dışı yollara başvurup suç işleyenler, onlar gibi “düşünenler” ve “suçlu” olduklarına inanmadığım insanların bir arada yargılandığı bir davadır Ergenekon.
Kulakları çınlasın Süleyman Demirel’in 70’li yıllarda söylediği efsane sözlerden biri şuydu: “Bana ‘sağcılar suç işledi’ dedirtemezsiniz.”
13. Ağır Ceza Mahkemesi değil bir kez, bin defa  “müebbet hapis” cezası verse, hiç kimse “terörist” dedirtemez bana, yıllarca Türk   Silahlı Kuvvetleri’nin   Genelkurmay Başkanlığı’nı yapan İlker Başbuğ’a…
Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı’yken askerlerin  yargılandığı davalarla ilgili yaptığı açıklamalar hukuk nezdinde “suç”lu yapabilir onu, ama “terör örgütü  mensubu” asla!

Adalet bunun neresinde?
Aynı davada tutuksuz yargılandığı için CHP’den milletvekili seçilen Sinan Aygün, ne kadar ceza aldı?
13 yıl 6 ay…
Ergenekon’dan tutuklu yargılandığı için seçilmiş olmasına rağmen milletvekili olarak TBMM’ne gidemeyen Mehmet Haberal’a verilen ceza ne?
12 yıl 6 ay…
Tutuksuz  yargılanan   Aygün’ün aldığı ceza, tutuklu  yargılanan  Haberal’dan 1 yıl daha fazla…
Az ceza alan Haberal  5 yıldır hapiste, daha fazla  ceza alan Aygün, milletvekili olarak TBMM’de…
“Adalet”, herkese eşit dağıtıldığı sürece “adil” olur.
Aksi taktirde “çifte standart”tır bu!
Türk adaletinde çifte standart var da medyasında yok mu?
5 Ağustos’un “sabah gündemi”ni polis, öğle gündemini ise “Ergenekon Davası”na bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi belirledi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, 11 aydır yaptığı teknik takip sonunda aralarında birçok dizi oyuncusu ve şarkıcının da bulunduğu 48 kişiyi gözaltına aldı.
Polisin, İstanbul’un yanı sıra Ankara, Çeşme, Bodrum ve Kuşadası’ndan alıp İstanbul’a getirdiği ünlüleri medya çoğunun görüntüsü, fotoğrafı ve açık kimliğiyle teşhir etti.
Milliyet ve Hürriyet,   polisin uyuşturucu  operasyonundan gözaltına aldıklarının kimliklerini   teşhir etmedi.

Peşinen “suçlu” saymak!
Henüz, “Suçlu” olup olmadıkları belli değil çünkü.
Hürriyet’in isim ve soyisimlerinin baş harflerini   yazıp, kimliklerini açıklamadığı ünlüleri aynı gazetenin yazarı  teşhir etti.
Habertürk ve Sabah başta olmak üzere birçok gazete, polisin “uyuşturu operasyonu”nda gözaltına aldığı   ünlülerin isimlerini açık   açık yazdı ve fotoğraflarını yayınladı. İnternet siteleri de onlar gibi yaptı.
Bu operasyonda polisin gözaltına aldığı ünlülerden birini mahkemeye bile çıkarmadan serbest bıraktı savcı…
Uyuşturucu kullanıyor, satıyor ya da kullananlara yer temin ediyor olsa mahkemeye bile sevk etmeden serbest bırakır mıydı onu savcı?
Asla…
Ama buna rağmen adı, uyuşturucuya bulaşan ünlüler arasına girdi. İnternet varolduğu sürece Google’a adı yazıldığında “Uyuşturucu operasyonunda gözaltına alındığı”na dair haber ve fotoğraflar çıkacak insanların  karşısına…
Bu satırların yazıldığı saatte gözaltına alınanlar arasında başka serbest bırakılan ya da tutuklanan yoktu.
Olacağını da sanmıyorum.

Gezi Parkı’nın etkisi mi?
Kanaatim o ki geçmişteki uyuşturucu operasyonları gibi bunun sonunda da “torba-cı”lardan başka tutuklanan olmayacak gözaltına alınanlar arasında. Bugüne kadar ünlülerin de gözaltına alındığı onca “uyuşturucu operasyonu” §yapıldı, Deniz Seki’den başka hapiste yatıp, ceza alan oldu mu?
Olmadı…
26’sı oyuncu ve şarkıcı, toplam 48 kişinin gözaltına alındığı bu operasyondan “torbacı”lardan başka tutuklanan olacağını sanmıyorum.
Polisin uyuşturucu operasyonunda gözaltına aldıklarının ortak noktalarının Gezi Parkı eylemleri olduğu çok konuşuldu sosyal medyada.
Doğru olabilir mi bu?
Memet Ali Alabora ile Levent Üzümcü de olsaydı gözaltına alınanlar arasında, “doğrudur” derdim buna, ama bu haliyle “ilginç bir iddia”dan öte gelmedi bana…