MİLLİYET CADDE – 23 OCAK 2014 PERŞEMBE  –  ALİCE

Ekran Resmi 2014-01-22 9.31.24 AMStar TV’de yayınlanan ‘O Ses Türkiye’yi açık ara farkla kazanan Hasan Doğru’nun bir dönem oyunculuk bile yaptığına dair haberi  Facebook’ta gördüm ve merakla izledim videosunu…Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kamu spotunda Hasan’a düşen rol; kayıt dışı ekonominin delirttiği vatandaş rolü…
Deli gömleği giydirilmiş Hasan, hemşire eşliğinde giriyor doktorun ofisine…
Doktor, “Nedir ön teşhis?” diye   sorunca, hemşire şu yanıtı veriyor  kendisine:
“Kayıt dışı ekonominin kurbanlarından biri daha.”
Ekran Resmi 2014-01-22 9.37.01 AMSonra doktor alıyor Hasan’ı karşısına, o da anlatıyor devlete vergi ödememek için girdiği kayıt dışı ekonominin kendisini nasıl batırdığını…
Anlatacakları bitince de kalkıyor ayağa ve “Oturmaya mı geldik doktor?” deyip, başlıyor “Para para” diyerek oynamaya…
Hasan Doğru, sosyal medyadan ve de ‘vatandaş gazeteciliği’ başlamadan önce ‘O Ses Türkiye’yi kazanmış olsaydı, elinde onun bir zamanlar oyunculuk bile yaptığına dair bilgi ve belge olanlar bunu yazılı ve görsel medya aracılığıyla duyururdu kamuoyuna!
Sosyal medya sayesinde artık herkes  kendi medyasının patronu…
Vatandaş gazeteciliğinin tipik bir örneği olarak Mustafa Güner, videonun sol üstüne mühür gibi kazıdı ismini ve yükledi Youtube’a videoyu!
Bu, başta haftalardır yarışmada ön plana çıkan Hasan Doğru hakkında   yazıp çizenler olmak üzere hepimize   kapak oldu!

ÖZEL HAYAT MI CAN MI KIYMETLİ?

Birçok insanın, “İletişim özgürlüğünde Türkiye’yi, Kuzey Kore seviyesine indirir” diye karşı çıktığı, binlerce insanın “İnternetime dokunma” diyerek sokağa indiği internete getirilecek yeni düzenlemeyle ilgili Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer de konuştu. Doğal olarak yaptıkları düzenlemeyi savunan Acarer’in özetle söylediği şu:
“Yasak bunun neresinde? Yapılan düzenlemenin devletle ilgili hiçbir tarafı yok. Sadece bir nokta var, onun dışındaki düzenleme tamamen kişilerle ilgili kişilerin mağduriyeti ile ilgili düzenleme.

Devlete inanç kalmayınca
Yeni düzenlemeyle internet ortamında özel hayatın gizliliği ve kişisel haklar güvence altına alınacak. Artık internet siteleri kapanmayacak, özel hayat ve kişilik haklarını ihlal eden içerik engellenecek. İnternette kişilik haklarına hakaret edilenler mahkemeye müracaat edecek ve Sulh Ceza Mahkemesi 24 saat içinde karar verecek. Yapılan yayının engellenmesine karar verirse mahkeme bunu Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne tebliğ edecek, onlar da en geç 4 saat içinde bu içeriğe erişimi engelleyecek.”
Bilsem ve de inanabilsem ki kanun koyucu gerçekten vatandaşının özel hayatına saygı ve kişisel haklara güvence adına atıyor bu adımı, alkışlarım… Ama gel gör ki o inanç kalmadı  bizde!
Anlaşarak boşanmak isteyenlere  bile, “Bir daha düşünün bu kararı”   diyerek aylar sonrasına duruşma için  gün veren mahkemelerin, tek celsede bitmesi gereken davaların yıllarca  sürdüğü bir ülkede kanun koyucu,   vatandaşının özel hayatını niye bu  denli dert etsin?
Vatandaşın düşündüğü şu:
“Özel hayatın dokunulmazlığı zaten Anayasa ile güvence altında. Acaba  ne gibi bir çapanoğlu var bu düzenlemenin altında?”

“Yaşam hakkı”na saygı?
Her yıl yüzlerce kadın, erkek şiddeti yüzünden yaşamını kaybediyor bu ülkede.
Ne acıdır ki kadınların çoğu, kendisini korusun diye devletinden yardım isteyenler…
Vatandaşının ‘yaşama hakkı’na   sahip çıkamayan, onu koruyamayan devlet, sanal dünyadaki kişisel   saldırılardan vatandaşını korumak  için seferber…
‘Devlet Baba’, farkında değilsin   galiba, saldırılardan biri gerçek,  öteki sanal…
Birinde hayat gidiyor elden, ötekinde imaj… Hangisi daha evzel?
Yazdıklarımdan sakın ola hiç kimse, bazı ahlak fukaralarının internetteki küfür ve hakaret özgürlüğünü savunduğumu sanmasın.
Elbette ki kanun koyucu, yasaları hiçe sayanlara karşı her türlü tedbiri  almalı, ama bunu yaparken insanların özgürlük alanlarını da daraltmamalı.
Onca insan, “İnternetime dokunma” diye sokağa çıkıyorsa, demek ki “Durun bir dakika” denmesi gereken bir durum var ortada…

GÜNÜN SÖZÜ
“İnsan kalbinde ne taşıyorsa, dünyaya bakınca da onu görür.” (Goethe)