MİLLİYET CADDE – 12 Haziran 2012 Salı  ALİCE

‘Alman disiplini’yle büyüyen ‘Muhteşem Yüzyıl’ın ‘Hürrem’i, Meryem Uzerli, 10 aydır o kadar disiplinli yaşamış ki, yazın canı   ne isterse onu yapacakmış…

Televizyonların olay dizisi ‘Muhteşem Yüzyıl’, geride bıraktığımız hafta ‘sezon finali’ yapıp, tatile çıktı. Dizinin önemli karakterlerinden birini canlandıran Nebahat Çehre, çekimlerini tamamlar tamamlamaz soluğu Avrupa’da aldı. Bir davette karşılaştığım, ‘Hürrem’i oynayan Meryem Uzerli’ye dizinin çekimleri başlayana kadar ne yapacağını sordum.

Almanya’da büyüyen Uzerli’nin, yetiştiği ‘Alman disiplini’ne uygun olarak çekimlerin başlayacağı ağustos ayına kadar her gününü planlamış olabileceğini sanıyordum. Ancak Uzerli’nin verdiği yanıttan gerçeğin hiç de öyle olmadığını anladım.

Uzerli, “10 aydır zaten ‘Muhteşem Yüzyıl’ın çekim programının disiplini içinde yaşadım. Artık set yok. Sabah kalktığımda o an canım ne isterse onu yapacağım, bu iki ay içinde. Aylar boyunca yeterince planlı programlı yaşadım. Şimdi özgürlük zamanı” dedi.

‘TRAFiK TERÖRÜ’NE KiM DUR DiYECEK?

İstanbul’daki evimizden  Kartepe’ye olan mesafe 105 km.  Öyle sürücülere rastlıyorum ki bu yoldan gidiş gelişte! Dikkat ederseniz ‘şoför’ü kullanmadım, ‘sürücü’ dedim. Çünkü ‘şoför’le ‘sürücü’ arasında fark olduğuna inanıyorum. ‘Şoför’, sadece kendini düşünmez, önünde, arkasında ve yanındaki araçları da düşünür otomobil kullanırken… ‘Sürücü’yse adı üzerinde, Mustafa Sandal’ın şarkısında dediği gibi ‘Bastı mı gaza gider’… Sanki o yol sadece ona tahsis edilmiş özel bir pist!
‘Emniyet şeridi’, yoğun trafikte onlar basıp gitsin diye tahsis edilmiştir. Siz adım adım ilerlerken onlar basar giderler…

Kurallara uyanlara yazık değil mi?
Devlet, trafik cezalarını öyle düzenledi ki, park yasağına riayet etmeyenleri park yasağı ihlali, çekici ve otopark parasıyla cezalandırdı. Bu trafik canavarlarındansa sadece yakaladıklarını… Oysa kurallara uyanları ‘salak’ yerine koyan, otobanda makas atarak ya da kısa mesafede sinyal vermeden şerit değiştirerek diğer sürücülerin hayatlarını tehlikeye atan bu sürücülerin ehliyetlerine belli bir süreliğine el konulması, otomobillerinin trafikten men edilmesi lazım. Trafikte bu tür sıkı tedbirler uygulanmayınca bir de bakıyorsunuz kurallara riayet etmeyen sürücüler kaza yapmış, yol tıkanmış. Bir saatlik yol çıkıyor iki saate. Yazık değil mi kurallara uymaktan başka hiçbir günahı olmayan  insanların boş yere harcadıkları akaryakıta ve zamana?
İki yıl önce Amerika’da  yaşayan bir arkadaşımızın kullandığı otomobille gidip gelmiştik, New York’tan Washington’a. Birkaç gün sonra otobanda üç kere ‘hız sınırına uymamak’tan ceza gelmişti otomobili kullanana. Bizdeki gibi her şehir girişi ve çıkışında ‘radar kontrolü’ ve trafik polisi falan da yoktu yollarda. Amerikalılar uydudan takip ediyor, kesiyor cezayı hata yapana.
Teröre 40 bin kurban veren Türkiye, bu beladan kurtulmak için ha bire yeni yasalar çıkarıyor, ama nedense günde ortalama 12 kişinin hayatını kaybettiği ‘trafik terörü’ karşısında gerekli tedbirleri almıyor. Ülkeyi yönetenlerden biri Hıncal Uluç kadar hassasiyet gösterse bu ‘trafik terörü’ne, son 10 yılda 43 bin 691 insanını trafik kazalarında kaybeder miydi Türkiye?


PETEK ERTÜRE’NiN AŞK OYUNLARI!

‘Aşk Oyunları’ adlı bir kitap yazan Petek Ertüre’nin Günaydın’dan Özlem Avcı’ya verdiği     söyleşideki şu laf ilgimi çekti:
“İlk aşka değil, son aşka inanıyorum.” Ertüre, bunun sebebini de şöyle izah etti: “Körkütük aşık olurum. Gözüm başka hiçbir şey görmez. Yaş ilerledikçe aşkı deli dolu yaşamaktan çıkıp temkinli ve kontrollü yaşamaya başlıyorsunuz. O yüzden ben ilk değil, son aşka  inananlardanım.”

Ertüre’nin tarif ettiklerinden hangisi gerçek aşk? Elbette ki  birincisi. Ertüre gibi genç birinin tercihini ‘deli dolu aşk’tan yana kullanması gerekirken, ‘mantık   evliliği’ kıvamındaki ‘temkinli ve kontrollü aşk’ı tercih etmesinin sebebi, bana ayrıldığı son aşkına mesaj gibi geldi. Malum Ertüre’nin uzun soluklu bir ilişki yaşadığı son aşkı Ali Ağaoğlu’ydu.

GÜNÜN SÖZÜ

Dedikodun ediliyorsa anla ki, çoğu insandan daha değerlisin. Sohbette kendilerinden değil senden konuşuyorlarsa bil ki, özenilesin, özelsin!