MİLLİYET CADDE – 18 Haziran 2012 Pazartesi  ALİCE

Ben magazinci olarak farkına varmamışım, ama politika yazarları bile bu konuya el attıklarına göre şu selilüt meselesi anaokulu projenden bile önemli!

Eskiden yazılı ve görsel medyada çıkan her şeye ulaşmak böylesine kolay değildi. İzin alıp, o kurumun arşivine girmeniz gerekirdi.
Şimdi öyle değil…
Google sayesinde her şey bir tuşla elinizin altında…
İsteyen araştırsın, baksın; bugüne kadar tek satır yazmış mıyım Gülben Ergen’in selilütleri hakkında…
Neredeyse ‘memleket meselesi’ haline gelen Gülben’in selilütleri hakkında tek satır yazmışlığım yok.
Çünkü ister doğuştan olsun, ister sonradan insanoğlunun vücudundaki kusurları mevzu yapmayı sevmem…
İnsanların eylemleri ve söylemleridir benim meselem.
O yüzden selilüt işinde yazsam belki Gülben’in zamanında Hülya Avşar’ın selilütleri hakkında söylediklerine gönderme yapardım.
Onu da yapamadım, çünkü Ahmet Hakan’dan bana fırsat kalmadı…
Selilüt mevzusuna hiç girmedim ama Gülben’in bu ülke için yaptığı en hayırlı bir iş olduğuna inandığım ‘Çocuklar Gülsün Diye’ projesini çok  yazdım.
Yanlış mı yapmışım?
Önemsediğim konuların aslında ‘önemsiz’, kale bile almadığım şeylerin aslında ‘memleket meselesi’ kadar ‘önemli’ olduğunu fark edemiyorsam, kabahat bende demek ki!
Gülben Ergen’i bu akşam tvem’de saat 22.30’da başlayacak ‘Magazin Meydanı’ canlı yayınına konuk  edeceğiz.
Biz Gülben’i konuk etmeye karar verdiğimizde selilüt meselesi yoktu gündemde…
Magazin gündemini “Çocuklar Gülsün Diye” projesi kapsamında bugüne kadar yaptıklarını ve bundan sonraki hedeflerini bir de Seren Serengil’le nasıl barıştıklarını konuşacaktık…
Şimdi mecburen ‘selilütler’ de olacak gündemimizde… Kusura bakma sevgili Gülben!
Ben magazinci olarak farkına varmamışım, ama politika yazarları bile bu konuya el attıklarına göre şu selilüt meselesi anaokulu projenden bile önemli!
Öğrenmenin yaşı yok.
Her gün yeni bir şeyler öğretiyor insana hayat!

 

iSTANBUL’UN KiTABINI YAZAN RiO’LU iKi KADIN

Kapadokya’nın butik otellerinden Museum’dayız…
Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın Kapadokya’daki konseri için İstanbul’dan gelen basın mensupları ve davet sahipleriyle birlikte yaptığımız kahvaltının ardından Tekfen Holding’in kurucu ortaklarından Nihat Gökyiğit’in anlattıklarını dinliyoruz…
Gökyiğit, bize doğayı kurtaracak ‘yeşil devrim’i anlatırken birkaç turist geldi kahvaltı yaptığımız salona…
Masamızda oturan Museum Otel’in sahibi Ömer Tosun kalkıp karşıladı onları.
Tosun, arkamda misafirleriyle sohbet ederken anladım kimler olduklarını…
Çünkü Tosun, iki Brezilyalı kadının İstanbul adlı bir kitap yazdığını anlatmıştı bize.
Rio’dan gelip İstanbul’un kitabını yazanlarla konuşmamak olur mu?
Hemen gittim yanlarına…
Tosun bizi tanıştırdı, Tekfen’in Kurumsal İletişim Müdürü Dori Kiss Kalafat tercümanlık yaptı ve ortaya bu bilgiler çıktı:
Kitabın yazarlarından Dalal Achar, iki yıl öncesine kadar Rio Bale ve Opera’nın müdürüydü, şimdi emekli, Katia Mindlin Leite Barbosa’ysa ünlü müzayede şirketi Sotheby’s’in Rio temsilcisi…
Dalal Achar şimdiye kadar     10 defa Türkiye’ye geldi, Barbosa’ysa sekiz kez…
Achar, atalarının Brezilya’ya Lübnan’dan gittiğini, o nedenle kendilerine Osmanlı’nın torunu “Turko” dediklerini, pasoportunda bile ‘Turko’ yazdığını, Barbosa’ysa aslen Odesalı olduğunu söyledi.
İstanbul’u önce Portekizce olarak çıkardıklarını sonra İngilizce’ye çevirdiklerini ve yakında Türkiye’de de satışa sunacaklarını anlatan yazarların yeni hedefi Kapadokya’nın kitabını yazmak…
İlk kitabın çıkış öyküsüyse şöyle:
Dalal Achar, yıllarca sanatçılığını ve müdürlüğünü yaptığı Rio Bale ve Operası’ndan bir grupla Türkiye’ye gelmeye karar verir.
Dalal Achar’ın bir arkadaşı son anda özel bir işi nedeniyle gelemeyince onun yerine Katia Mindlin Leite Barbosa dahil olur ekibe…
Barbosa, havaalanına iner inmez vurulduğu İstanbul seyahatini kaçıran arkadaşlarına dönüşte okumak için seyahat günlüğü tutar.
Brezilya’ya dönüşte Barbosa’nın tuttuğu seyahat günlüğünden herkes acayip etkilenir.
Achar ve Barbosa, bu seyahat notlarını çoğaltıp, kitap yapmak için bir dizi seyahat daha yaptı İstanbul’a ve sonunda ulaştılar amaçlarına…

GÜNÜN SÖZÜ

Gönül yol geçen hanı değil dergahtır! Paldır küldür girilip, çıkılmaz, günahtır!    (Mevlana)