MİLLİYET – 26 MAYIS 2014 PAZARTESİ – ALİCE
Normalde bugün Kenya’yı yazacaktım. Ancak hafta sonu izlediğim iki haber beni benden etti. O yüzden bu habercilere ve o haber kaynaklarına Hanya’yı Konya’yı göstermeden önce Kenya’yı yazmak sinmedi içime…
Bizde haberciliğin ne hale geldiğini, olayların insanları ne hale getirdiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren haberlerden ikisi de CNN Türk’teydi…
Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan’ın Maslak’taki gökdeleniyle ilgili haber, özü itibarıyla çok güzel, ama detayları hatalar zinciriydi.
Türkiye’nin en yüksek gökdelenlerinden birinin Soma Holding’e ait olduğunu, Maslak’ın o bölgesinde 1.5 olan emsalin Alp Gürkan’a özel 2.5 yapıldığını bilmiyordum, bu haber sayesinde öğrendim.
Böylece Soma’da devletin 140 dolara malettiği kömürün tonunu 23.8 dolara çeken Alp Gürkan’ın üretim maliyetinden elde ettiği karla nasıl bir gökdelen diktiğini de…
Haberdeki hatalar zinciri
Muhabir ısrarla 161 metre yüksekliğindeki kuleden bahsederken spiker, bir “Gökdelen”, bir “Kuleler” dedi. Yetmedi, spiker; yüksekliğe 10 kat ilave edip 191 metreye çıkardı. Ekranda da “191 metre kule” yazısı vardı.
Bu özensizlik hiç, ama hiç yakışmadı bir “haber kanalı”na…
Muhabirin haberi bitirirken sarfettiği şu sözlere ne demeli?
“Birileri Alp Gürkan’a ‘Yükselebildiğin kadar yüksel, gökler senindir ey kulum’ dedi.”
Birileri, Gürkan’a “Yürü ey kulum” mu dedi?
Nasıl bir bakış açısı, nasıl bir yorumdur bu?
Bir insana “Yürü ya kulum”u Allah’tan başka kim söyleyebilir?
Şayet ortada bir “kul” varsa, o da Alp Gürkan değil, ona her istediğini verenler değil mi?
Şovu bırak, işini yap!
Aynı haberden öğrendik ki, emsal artışına red oyu veren CHP’li İl Meclis Üyesi Hüseyin Sağ, savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Ne zaman mı?
22 Mayıs 2014’te…
Sağ, o suç duyurusunu bugünkü gibi şov amaçlı değil de, seçmenlerin ona yüklediği sorumluluk gereği işin başında yapsaydı, belki de yargı diktirmeyecekti o kuleyi.
Emsal artışına red oyu verdikten sonra adeta sağıra yatıp olayı unutan Sağ, kule Soma Holding’in çıkınca kalkmış akıl veriyor bize…
Bu ne ciddiyet, bu ne vazife aşkıdır böyle?
Hançer gibi sözler
CNN Türk sonra, Yusuf Yerkel’in tekmelediği Soma’lı madenci Erdal Kocabıyık’la söyleşiyi getirdi ekrana. Cihan muhabiri soruyor Kocabıyık’a:
“Arkadaşlarımızı kaybettik, bir sürü şehit verdik. Onun üzüntüsüyle ne yaptığımız belli değil miydi o sırada?”
Karakola yolu düşenler bilir, polislerin çoğu, dediklerinizi değil de kafalarındakini yazıp tutanağa, imzalatmaya kalkar size…
Cihan muhabiri de, yanıtı içinde soru yöneltince, “Öyleydi yani”den başka ilave edecek bir şey kalmadı “uçan tekme” mağduruna…
Sonrası daha da vahim…
Özür dileyen mağdur!
Yusuf Yerkel telefonla aramış, helallik istemiş, Kocabıyık da varsa bir hakkı helal etmiş.
Kendisi de Yerkel’den özür dileyip, helallik istemiş.
Olayın nasıl olduğunun hala farkında değilmiş.
Öylesine oturuyormuş, yerinden kalkıp otomobile tekme attığının bile farkında değilmiş.
Gel de kafayı yeme!
Ne içiyorsunuz siz böyle?
Sizin yüzünüzden kafayı yemek üzereyiz.
Bu denli kafa yapan şeyin adını söyleyin, biz de alıp içelim.
Çünkü başka türlü katlanmak mümkün değil bu olan bitenlere…
GÜNÜN SÖZÜ
“Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.”
(Ahmet Hamdi Tanpınar)