MESLEK HAYATINI SİNEMADA GEÇİREN NİZAM EREN, ŞAHAN GÖKBAKAR’LA SON FİLMİ “RECEP İVEDİK 4″ÜN DAĞITIM ŞİRKETİ ARASINDAKİ İCRA KAVGASINDAN YOLA ÇIKIP, TÜRK SİNEMASI SEKTÖRÜNDE OLUP BİTENLERİN PERDE ARKASINI YAZDI… İŞTE İBRETLE OKUNACAK O YAZI:
Sinemada, dağıtımdan pazarlamaya, yapımdan üretime her aşamalarında bulundum. 18 yılını geçirdiğim Özen Film ve lokomotif stüdyo 20th Century Fox bana gerçek anlamda mesleğimin tüm incelikleri öğreten iki ana omurga gibiydi. Özen Film feodal ilişkiler ile ticareti, Fox ise gerçek kapitalizmi gösterdi bana.
Bu yazıya konu olan ise, sosyal medya da , yazılı basında sıkça haberi yapılıp tartışılan Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik-4 filminin dağıtımcısı TİGLON’a 25 milyon TL lik icra davası açmış oluşu.
Bildiğiniz gibi Recep İvedik-4 filmi, ben bu satırları yazarken 7.211.651( yedi milyon ikiyüzonbirbinaltıyüzellibir) bilet satarak tüm zamanların rekorunu kırmıştı. Ürettiği para ise 71.284.958,34 TL (yetmişbir milyon ikiyüzseksendört bin dokuzyüzellisekizlra otuzdört kuruş ) idi.
Böylelikle hem sinemalar kazanmış, hem devletimiz vergi rekoru kırmış ( bir filmden aldığı en yüksek vergi) hem yapımcısı kazanmış hem de dağıtımcı şirket işletme komisyonu ile kazanmış olmalı. En azından biz böyle anlıyoruz.
Peki o halde açılan icra davası neden?
Bakın neden…. Sırayı dikkatle izleyelim.
Biri düş kuraràbiri tasarlaràbiri projelendiriràbiri para yatırıràbiri yaparàbiri dağıtıràbiri oynatır
Şimdi bütün para son oynatıcı olan yani sinema salon sahiplerinde toplanır. Para trafiğini izleyelim
Salon sahibi dağıtımcıya ödemeyi yapar. Dağıtımcı…gelen parayı yapımcıya öderàyapımcı…borçlarını öder: reklamdan stüdyoya..oyuncusundan matbaacısına. Gelir vergisi ise işin bambaşka boyutudur.
Peki zincir geriye dönük koparsa ne olur? Yani sinemacı yapımcı payını ödemediğinde ya da geciktirdiğinde dağıtımcı hem komisyondan oluyor, hem yapımcıya karşı vaadini ( yazılı bile olsa) yerine getiremiyor, parasını alamayan yapımcı kredi çekiyor, borçlanıyor ya da bir şeyleri ipoteklemek zorunda kalıyor( hala kaldı ise tabi)
Maalesef asıl işi sinemacılık olmayan bir çok büyük şirket peşin ödenen sinema bileti gelirlerini başka alanlarda kullanıyorlar ve dağıtımcıları, dolayısı ile zincire bağlı herkesi zor durumda bırakıyorlar. Ya da asıl işi sinema ve sinema dağıtımı olan bazı şirketler sinemalardan aldıkları yapımcı payını özellikle geciktirerek parayı piyasa da işletmekte ya da yapımcısı olduğu kendi filmlerine aktarmaktalar.
Kısacası başlığımıza gelince, ‘’film yapmak yetmiyor. ‘’
Sonrası daha vahim olabiliyor. Herkes çok para kazandığınızı sanırken ve alacaklar için kapınıza üşüşürken, siz avukatlar ile mahkemelerde hakkınız olan alacak peşinde koşuyor olabilirsiniz.
Bazen kızıyoruz falan ama ülkemizde faaliyetini sürdüren Amerikan major firmalarda bu olmaz. Gerçek kapitalizm işte burada devreye girer. Sözleşme de ne yazıyorsa ‘’o’’ dur. Adını anmadan geçemeyeceğim. Ersan Çongar’ın başında bulunduğu TİGLON ( henüz el değiştirmemişti) yapımcı payını sözleşmede yazdığı gün öderdi. Sinemacı ödesin ya da ödemesin. İşte ticari ahlak.
Bakın ne anlatacağım;
2007 yılı Aralık sonunda gösterime çıkan O KADIN filmini o zamanlar ticari faaliyeti olan KENDA şirketi dağıtıyordu. Filmin 211.000 TL + KDV olan yapımcı hissesini ödememişti. Gerekçesi ‘’ben o parayı harcadım. Dilersen başka şekilde ödeyebilirim’’
Kaynak:
Antrakt – Deniz Yavuz
Beyazperde.com
Boxoffice Turkiye