MİLLİYET – 10 AĞUSTOS 2016 ÇARŞAMBA – ALİCE
Bebek katili Abdullah Öcalan’ı Kenya Nairobi’den Türk topraklarına getiren Falcon 900 B uçağı kimindi?
Eski bakanlardan Bursalı işadamı Cavit Çağlar’ın…
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin envanterinde CIA’nın paketini Nairobi’den alıp getirecek uçak bulunamayınca Çağlar’ın jeti kiralanmış ve rengi değiştirildikten sonra Kenya’ya uçmuştu.
Çağlar, bir kez daha, ülke için hayati bir olayda kilit isim olarak çıktı karşımıza. Hürriyet’ten Murat Yetkin’in yazdığına göre olay şu:
Türkiye, Putin’le anlaşma zemini ararken Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, 90’lı yıllardan tanıdığı Cavit Çağlar’ın Dağıstan Özerk Cumhuriyeti lideri Ramazan Abdulatipov üzerinden Putin’e bir kanal açabileceğini söylemiş.
Sonuç ortada.
Putin’le Erdoğan, uçak krizinden sonra ilk kez yan yana gelip el sıkıştı ve Rusya ile olan kriz bitti.
Taraflara 100 milyar dolara mal olan krizin bitmesinde kilit rol oynayan Çağlar, eski bir siyasetçi, ama aynı zamanda “içini boşaltmak” suçundan TMSF’nin bankasına el koyduğu bir işadamı. Çağlar, iddia edildiği gibi kamu kaynaklarını kişisel çıkarları için kullanmışsa, sizi bilemem, ama ben sırf Rusya ile krizin çözülmesindeki rolü nedeniyle bir vatandaş olarak bir hakkım varsa, helal ettim ona…
Ve bir dipnot:
Daha önce de yazdım, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı’nı değiştirmiyorsa, demek ki vardır bir bildiği diye…
Cumhurbaşkanı, sırf bu nedenle bile görevde tutmuş olabilir Akar’ı…
‘O CEMAAT KÖTÜ, BU CEMAAT İYİ’ Mİ?
“Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne sanatçılarla birlikte protokol kapısından girdiğimiz için sorun olmadı, ama çıkış tam bir kâbustu… İstemeden kendimi bir insan selinin içinde buldum. Biz çıkarken içeri girmeye çalışanlar olduğu için her taraf kilit. O yüzden binlerce insan dakikalarca ne dışarıya çıkabildi, ne de içeri girebildi.
Miting alanından Aksaray’daki Marmaray ve metro duraklarının olduğu yere ulaşmam bir saati buldu. Orada gördüğüm manzara şuydu:
Her köşe başında sakallı, sarıklı, cübbeli adamlar, pazarcılar gibi ellerindeki cemaat dergisini pazarlıyordu.
Bir cemaatten kurtulalım derken, başka bir cemaatin örgütlü bir biçimde -yasal mı değil mi, bilmiyorum- dergi satıyor olması bana
normal gelmedi.
KİM ‘FETÖ’CÜ’ KİM DEĞİL ANLAMAK MÜMKÜN MÜ?
15 Temmuz’dan bu yana birçok insan gibi bende de aynı paranoya başladı.
Bir vesileyle muhatap olduğunuz her insandan kuşkulanmak kadar yorucu
bir şey yok.
Kavunun iyisini veya keleğini koklayarak anlamak mümkün. Ama bir insanın “FETÖ’cü” mü, değil mi olduğunu kestirmek zor iş.
Gülen Cemaati’nin mensupları, bazı cemaatler gibi tek tip giyinse sorun değil. O zaman bir bakışta anlarsın.
“FETÖ’cüler”in en büyük özelliği ne?
Kendilerini gizlemeleri…
İnsanoğlu henüz, karşınızdaki kişinin “FETÖ’cü” olup olmadığını saptayan bir program geliştirmedi.
Öyle bir uygulama olsa da telefonlarımıza indirsek, kolaylaşacak işimiz. Gel gör ki yok öyle bir olanak.
40 yılda siyasetçilerin de desteğiyle örümcek ağı gibi her yanı saranlardan
kendini korumak için efor sarf etmek de kahredici…
Örgütün parçası olmamış, ama “Ben de siyasetçiler gibi alınları secdeye değiyor, dünyanın her yerinde Türk okulları açıyorlar diye sempatiyle bakıyordum” diyenleri de katarsak işin içine, yandı gülüm keten helva…
GÜNÜN SÖZÜ
Ayrılık kaçınılmaz bir sondur, kimse istemez, ama gereklidir. Çünkü hayat, olduğu gibidir, olması gerektiği gibi değil. (Osho)