9 Mart 2023 Perşembe  –  Milliyet  –  Alice

Depremin üstünden bir ay geçti… Depremzedelerin yaralarını sarmak için değil, sosyal medyadaki takipçilerine, “Ne kadar da yardımsever” dedirtme peşindekiler, evlerine çoktan döndü… Depremzedeler çadırlarda yaşarken, onlar konforlu hayatlarının keyfini çıkarmakla meşgul…

Deprem yüzünden 14 Şubat’ta Sevgililer Günü’nü doyasıya kutlayamayanlar için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de buruk geçti…

Toplumda duyarlı insan da çok, depremi unutup, normal hayatlarına devam edenler de…

Depremin vurduğu 11 ilde hayatları allak bullak olan insan sayısı 13.8 milyon…

Doğacak bebekler

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı bildirideki verilere göre, bu nüfusun 4.1 milyonu üreme çağındaki kadınlar. Bu kadınlardan 226 bini hamile.

Bir ay içinde doğum yapması beklenen kadın sayısı ise

25 bin civarında…

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamadan biliyoruz ki, “asrın felaketi”ni yaşayan 11 şehirde depremden sonra

20 gün içinde doğan çocuk sayısı 11 binin üzerinde… 11 şehirde günde ortalama 550 bebek dünyaya geldiğine göre depremden bu yana doğanların toplam sayısı 18 bine yaklaşmıştır. Üstüne önümüzdeki süreçte doğacak deprem bebeklerini ekleyince, bu demektir ki bahar ve yaz aylarında giderek artan ciddi bir bebek bezi ihtiyacı olacak bölgede…

CNN Türk Özel Haberler Şefi Fulya Öztürk, gittiği yerlerde soruyor depremzedelere, “İhtiyacınız nedir?” diye…

Depremzedelerin ısrarla söyledikleri belli: Kadın ve erkek iç çamaşırı, hijyen malzemesi, çocuk bezi ve çocuk oyuncağı…

Yardımlar sürmeli

Depremzedelerin, 11 ilde inşa edilen deprem konutlarına yerleşene kadar -en az bir yıl- doğacak ihtiyaçlarını 70 ilde yaşayan 71 milyon insan karşılayamaz mı?

Karşılar… Karşılamalı…

Bu millete yakışan da budur…

Devletin kayıtlarına baktım, 8 Mart 2023 tarihi itibarı ile bu ülkedeki aktif dernek sayısı ne kadar biliyor musunuz?

101 bin 797…

Bu derneklerin yüzde 10’u bile depremzedelere yardımı iş edinse, toplumsal dayanışmayla kökünden çözülür bu…

‘Köye dönüş’ler başlamışken!

Taksici, dinlediği radyo reklama girince istasyon değiştirdi. Yeni radyo istasyonunda konu depremdi. Radyocu, “Sayın Valim, programımızın sonuna geldik. Son bir sorum olacak” deyip, ekledi:

“Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine bağlı köylerde hâlâ çadır sorunu yaşandığına dair bilgiler geliyor bize. Deprem Valisi olarak bu bölgenin en yetkili mülki amirisiniz. Depremin üstünden bir ay geçmesine rağmen bu sorunların yaşanması konusunda ne diyeceksiniz?”

Radyocuya önce, “Hangi köy ya da köyler olduğunu söyleyin, isim verin, arkadaşlarımız hemen ilgilensin” diyen Deprem Valisi, ardından şunları söyledi:

“Bölgemizdeki köy muhtarları bize çadır eksiği kalmadığını günler önce bildirdi. Ancak barınma sorununun çözüldüğünü beyan eden muhtarlardan çoğu yeniden çadır talep etmeye başlayınca ortaya çıktı ki, depremlerden bir süre sonra bazı köylerin nüfusunda üç kata varan artışlar oldu. Çünkü insanlar tek katlı evler daha güvenli diye köylere döndü. Bunların bir kısmı aile ya da yakınlarının sağlam olan evlerine yerleşti. Bir imkanı olmayanlar için de muhtarlar ek çadırlar talep etmeye başladı.”

Depremden sonra insanların köylere ilgisi artmışken devlet de, vereceği hibe ve kredilerle “köye dönüş”ü teşvik edebilir.

Terk ettikleri köylerine dönenlere veya deprem korkusuyla köylere yerleşenlerden tarımla uğraşmak isteyenlere veya hayvancılık yapacaklara ayrı ayrı hibe ve kredi verilebilir. Böylece, yıllardır ekonomik ya da başka sebeplerle köylerden kentlere geçiş tersine dönebilir. Bu sayede şehirlerin yükü biraz azalır, köyler yeniden şenlenir…

İnsanların kendiliğinden başlattığı “köye dönüş”ün ileride başka sorunları beraberinde getirmemesi için devletin şimdiden geniş kitleleri ilgilendiren bu olaya el atıp, planlı-programlı hale getirmesi gerekir.

GÜNÜN SÖZÜ

“İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!” (John Steinbeck)