MİLLİYET CADDE – 15 Haziran 2012 Cuma ALİCE
Kapadokya’daki Tekfen Filarmoni Orkestrası 20’nci yıl konserinde, rüzgar müzisyenlerle yarıştı adeta. Sahnenin yanıbaşındaki akasya ağaçlarının rüzgardaki görüntüsü nefisti ama manzarayı bir de müzisyenlere sormak lazım.
Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın 20. Yıl konseri için gittiğimiz Kapadokya’yı gezerken öylesine sıcak vardı ki, sanırsın yazın ortası… Allah’tan konser saati geldiğinde o sıcak, bunaltıcı havanın yerini püfür püfür esen rüzgarın yarattığı ılık bir yaz akşamı aldı…
Konser alanı, üç tarafı peri bacalarıyla kaplı, çukur bir yer olmasına karşın rüzgar zaman zaman 40 kişilik Tekfen Filarmoni Orkestrası’yla yarıştı…
1992’de Hazar’dan Karadeniz’e, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan enerji ve petrol hattıyla birlikte üç denize kıyısı olan ülkelerin müzisyenlerinden kurulan ve bugün 23 ülkeden müzisyenin çaldığı Tekfen Filarmoni, şef Saim Akçıl’ın komutları ve ritmine göre çalmaya başladı…
Akasyaların ritmik dansı
Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Filistin, Gürcistan, Irak, İran’dan İsrail, Kazakistan, Lübnan, Mısır, Moldova, Romanya, Rusya, Suriye, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün, Özbekistan ve Yunanistan’dan müzisyenlerle birlikte eşzamanlı olarak kendi müziğini yapan bir de doğa vardı…
Sahnenin yanıbaşındaki akasya ağaçlarının dalları ve yapraklarının, esen rüzgarın yönü ve gücüne göre sallanması ortaya nefis bir görüntü çıkarttı.
Zelve Açıkhava Müzesi’nde aynı anda iki konser vardı sanki…
Tekfen Filarmoni Orkestrası şef Saim Akçıl’a, dallar ve yapraklarsa rüzgara göre ses çıkardı…
Bazen rüzgarın dallarda ve yapraklarda yarattığı dalgalanmalar kimi zaman orkestranın çaldığı parçalara eşlik eder gibiydi, bazen de tam tersi…
Notalara mandallı önlem
Esen rüzgar orkestra üyelerine zor anlar da yaşattı. Rüzgar uçurmasın diye önlerindeki notaları rengarenk çamaşır mandallarıyla sehpalarına sıkıştıran müzisyenlerden bir kısmının sayfalar bitince mandalları gevşetip, sayfaları değiştirmesi konseri daha da renklendirdi. Konseri sadece Türkler değil, turistler de dinledi. Tekfen Vakfı’nın yöneticileri konsere gelenlere girişte birer konser kitapçığı verdi. ‘Kapadokya’da Müzikli Bir Akşam’ broşüründen Türkler yararlandı, ama turistler bakmakla yetindi. Çünkü broşürde yazılanların hepsi Türkçeydi.
Ailelerin çoğu Tekfen Filarmoni Orkestrası’nı dinlemeye çoluk çocuk geldi.
Çocuklardan bir kısmı konserin başındaki Çaykovski’nin Serenat’larında derin uykuya daldı, ama bazıları konser sonunda bile cin gibiydi. İlginçtir, konserle birlikte rüzgar da bitti.
Rüzgar ve enstrümanlar susunca, o ana kadar müziğin seslerinin perdelediği çocukların sesi, konser alanında yankılanmaya başladı.
Talat Bulut
TALAT?BULUT’TAN KIVANÇ’A TAM?NOT
Ekranlar diziden geçilmiyor ama Türkiye’nin önemli aktörlerinden biri olan Talat Bulut, ‘Kasaba’dan bu yana kamera karşısına geçmiyor. tvem’deki ‘Magazin Meydanı’na konuk ettiğimiz Talat Bulut’a sorduk, 2.5 yıldır ekranlardan uzak kalmasının sebebini…
Bulut, “‘Kasaba’ yayından kaldırılınca küstüm. Çünkü çok önemli bir sosyal yaraya Türk-Alevi ilişkilerine parmak basıyorduk. Dizinin arkasında duracaklarına dair söz verdikleri halde durmadı kanal yönetimi. Dizi gelen baskılar yüzünden 20’nci bölümde kaldırıldı. O yüzden küstüm… Sonra da gelen işleri ben beğenmedim” dedi.
‘Umutsuz Ev Kadınları’ndan ‘Eve Düşen Yıldırım’a kadar birçok diziden gelen teklifi kabul etmeyen Bulut, son dönemde ekrana gelen dizilerden hangilerini beğeniyor peki?
Bulut’un bu soruya yanıtı şu oldu: “Bu sezon ‘Kuzey Güney’i hiç bırakmadım. Sit-com olarak da ‘Yalan Dünya’ya bakıyorum. ‘Kuzey Güney’i neden seyrediyorum? Bir kere senaristleri inanılmaz başarılı. Hikayenin gelişimi, girift ilişkileri, açmazları o kadar iyi yazıyorlar ki! Bu destekliyor onu izlememi. Kıvanç hakikaten iyi bir aktör oldu. Oyunculuk anlamında kendine yatırımı gerçekleştiren insanlardan biri diyebilirim.”
Kenan İmirzalıoğlu’nun oyunculuğunu nasıl bulduğunu da sorduk Talat Bulut’a…
Bulut, bu soruya isim vermeden yanıt verdi. Dikkat eder misiniz yanıttaki üsluba: “Kıvanç’ın adını veriyorum, çünkü kendine yatırım yaptığını görüyorum. O anlamda göreceğim isimler olsaydı onları da söylerdim. Shakespeare’in bir lafı var, ‘Dünya bir sahnedir, herkes bir oyuncudur’ diye… Herkesin doğal bir yeteneği var. Ama bunu geliştirmek önemli. Şayet aktörlük söz konusuysa, üzerine koymanız, yeteneğinizi geliştirmeniz lazım.”
GÜNÜN SÖZÜ
Hiç kimse başkasının sırtındaki yükün ağırlığını bilmez, herkes çektiğini bilir çünkü…