MİLLİYET CADDE – 28 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA – ALİCE
Volkan Şen’in Trabzonspor-Çaykur Rizespor maçında sahayı terk etmesine kulübünden farklı tepkiler geldi. TS Başkanı’ndan başka bir yorum beklerdim.
Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Habertürk’teki “Bizim Stadyum”a konu hakkında şunları söyledi: “Seyircilerin oyunculara küfür etmesini tasvip etmemiz mümkün değil fakat profesyonel bir oyuncuya ‘Bana küfür ettiler, sahadan çıkıyorum’ yaklaşımı yakışmaz. Mahallede misket oynamıyorsunuz. Siz orada futbolunuza bakacaksınız. Bu yaklaşımı kabul etmemiz söz konusu değil. Bunu yapan oyuncunun elbette bizim yanımızda yeri yok.”
Trabzonspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay’ın olaya bakışıysa şöyle:
“İnsani bir iş yapıyoruz. Disiplinle alakalı bu olayı bir şeyin arkasına sokmaya çalışabilirsin ama orada duygu yoğunluğu, duygu patlaması yaşayan bir insanla karşı karşıyayız. Benim için disiplinden daha önemli olan insana saygıdır. Onun orada hissettiklerini hiçbirimiz bilemeyiz. Volkan küfür olduğunu söylüyor ama ben bunu münferit olarak görüyorum. Kol kırılır yen içinde kalır gibi davranmalıyız. Bu olayı Trabzon’un bütününe mal etmek gibi bir şey asla söz konusu değil. Kişisel bir tavırdır. Küçük beyinli bir adamın yaptığı harekettir. Trabzon taraftarının bana göre tasvip edeceği bir hareket değil, kınıyoruz. Zaten 15 dakika alkışlayarak takım olarak kınadık. 15 dakika soyunma odasında hepimiz alkış tuttuk ve protesto ettik. Bu onun için yeterlidir.”
Bakar mısınız aradaki farka?
TS Başkanı’ndan şunu beklerdim. Evet, Volkan’ın, her profesyonel futbolcu gibi, tribünlere kulağını tıkaması gerekirdi ama yapamadı. Buna rağmen TS Başkanı, “Böyle birinin aramızda yeri yok” lafını Volkan için değil, ona küfreden seyirci için söylemeliydi. Bordo-mavi formasıyla sahaya çıkan her futbolcunun namusu Trabzonspor’a emanet çünkü… Trabzonspor, bu yüzden Volkan Şen’i gönderirse, bundan böyle futbolcularını yem eder tribünlere…
iŞTE FRANKFURT’TA YARIŞACAK 10 FiLM
Bu yıl 13’üncüsü yapılacak “Frankfurt Türk Film Festivali”nde yarışacak filmler belli oldu. Bu filmlerden önce 25 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında yapılacak festivalin önemine dair birkaç bilgi vermekte yarar var. Festivalin Başkanı Hüseyin Sıtkı ve Koordinatörü Serap Gedik, “Frankfurt Belediyesi ve Hessen Eyaleti’nin himayesinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TRT¥nin kurumsal desteğiyle gerçekleşen festivalimiz” dese de aslında hiçbirinin ciddi katkısı yok bu etkinliğe. Çünkü destekleri “maddi” değil, “manevi”!
Bir avuç insanın sinema aşkı olmasa, anında sizlere ömür “Frankfurt Türk Film Festivali”… Festival kapsamında gösterilen Türk filmlerini izleyenlerin yüzde 47’si Alman, diğerleri 3’üncü ve 4’üncü kuşak Türk kökenli Alman vatandaşları ve hala T.C. pasaportu taşıyan Türkler…
Türkiye, Avrupa’daki film festivallerine destek olsa, çoğaltsa, Türk sineması adına iyi bir pazar doğar Avrupa’da ama nerede o kafa? Gelelim görüntü yönetmeni, senaryo, müzik, kadın ve erkek oyuncu dallarında “En İyi”lerin seçileceği festivalde bu yıl yarışacak filmlere. İşte o filmler:
“Elveda Katya”, “Gözetleme Kulesi”, “Hükümet Kadın”, “Kurtuluş Son Durak”, “Küf”, “Mar”, “Semi”, “Sen Kimsin?”, “Şimdiki Zaman” ve “Yük”.
GÜNÜN SÖZÜ
“Kıskançlık güven eksikliği değil, sevgi fazlalığıdır.”