4 Ocak 2025 Cumartesi – Milliyet – Alice
Toplumda gittikçe derinleşen bir kutuplaşma var mı?
Var…
Toplumun bir kesimi, kendileri gibi düşünmeyenlerle arasına mesafe koyup onları ötekileştiriyor mu?
Evet…
Ancak Türkiye için yeni bir durum değil bu…
Son yıllarda toplumdaki bu siyaset eksenli ikiye bölünme hali, internet ve sosyal medya hayatımıza girmeden de vardı…
Bu ülkede toplumun elitleri ve beyaz Türkler, yıllarca arabesk müziği, onu söyleyenleri ve dinleyenleri ötekileştirmedi mi?
Daha iyi bir yaşam umuduyla köylerden kentlere göç edenler, Avrupa’ya gurbete gidenler ve aşk acısı yaşayanların duygularına tercüman olan şarkılar “Toplumu yozlaştırıyor” diye küçümsenip, hakir görülmedi mi?
Gönül yasak dinlemez
Tarih kitaplarını okuyarak değil, tanığı olarak biliyoruz ki, TRT’de arabesk yasaktı. Milyonların diline pelesenk olan şarkılar TRT’de çalınmıyordu. Buna rağmen arabesk patlaması yaşandı. Çünkü arabesk şarkılar geniş kitlelerin acıları ve dertlerinin sesi, umutlarının tercümanıydı. O yüzden ezilen sessiz milyonların sesi olmayı başaran şarkıcılar ve şarkıları ne yasak dinledi, ne engel… Önce söyledikleri şarkılar, sonra çektikleri filmlerle buluştular milyonlarla.
1960’larda doğan arabesk, 1900’lü yılların sonunda Türkiye’nin en popüler müzik türüydü. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Adnan Şenses, Neşe Karaböcek, Gülden Karaböcek, İbrahim Tatlıses, Hakkı Bulut, Bülent Ersoy, Kamuran Akkor, Gökhan Güney, Vahdet Vural, Hüseyin Altun, İbrahim Erkal, Azer Bülbül, Bergen, Esengül, Emrah ve Ceylan gibi şarkıcılar bu süreçte müzikseverlerin gönlünde taht kurdu…
Onun gibi yok
Toplumdaki sosyoekonomik değişimi nedeniyle arabesk eskisi kadar revaçta olmasa bile, bu müzik türünü yapanlarla toplum arasında kopmayan bir bağ söz konusu.
Sesi ve şarkılarıyla hayatımızda derin izler bırakan Ferdi Tayfur’la ‘Ferdiciler’ arasındaki bağ inanılmaz… Magazin gazeteciliğine başladığım 1981 yılından bugüne müzik dünyasının birçok yıldızının sayısız konserini takip etmiş bir gazeteci olarak sahnelerde Ferdi Tayfur gibisini görmedim. Ferdi Tayfur, diğer şarkıcılardan farklı ya da başka değil, bambaşkaydı. O sahneye çıktığında sevenleriyle arasındaki bağ, hiçbir şarkıcıda yoktu.
Sanatçının Gülhane Parkı’nda verdiği efsane konserin üstünden tam 32 yıl geçti, ama o muhteşem tablo daha dün gibi aklımda… Birçok insanın parkın içindeki ağaçlara tırmanıp izlediği o konserde, 200 bin kişi Ferdi Tayfur’a şarkılarını söyletmemiş, o şarkıya başlayınca devamını dev koro getirmişti. Sanatçının stadyum konserleri de böyleydi…
Filmleri vizyona girdiğinde de sinema salonlarında aynı yoğun ilgi yaşanırdı.
Ferdi Tayfur, ardında onlarca ölümsüz eser bırakarak gitti… 2020’de Antalya’da oğlu Timur Turanbaykurt’un bağışladığı böbrekle ikinci kez hayata tutunan sanatçı, son nefesini de aynı şehirde verdi. ‘Ferdi Baba’ya bir kez daha Allah’tan rahmet, ailesi ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
GÜNÜN SÖZÜ:
“Seçmiş olduğunuz ve karar verdiğiniz şeylerin bedelini siz ödersiniz; size akıl verenler değil.” (T.S. Eliot)