MİLLİYET – 20 TEMMUZ 2016 ÇARŞAMBA – ALİCE
15 Temmuz’da yapılanın hâlâ bir “askeri darbe girişimi” olmadığına, bunun “Erdoğan’ı başkan yapmak için sahnelenen bir tiyatro” olduğuna inananlar olabilir. Dileyen istediğine inanmakta serbest… Yeter ki iş; “düşünce”den çıkıp, 15 Temmuz’u “darbe girişimi” görenler “düşman” ilan edilmesin…
Şu gerçeği de göz ardı etmemek lazım: Türkiye’nin sadece birçok rengini değil, birçok şeyi kaybettiği 6-7 Eylül olaylarının perde arkasında ne çıkmıştı?
“Atatürk’ün Selanik’teki evini yaktılar” şeklindeki yalan haber…
6-7 Eylül’de azınlıkların mallarını yağmalatanların torunları 15 Temmuz’da yine işbaşındaydı:
“Çember sakallılar, askerin boğazını kestiler.”
“IŞİD’liler, Mehmetçiği linç ettiler.”
Hiçbir suçu günahı olmayan emir kulu “kınalı kuzular”ın değil boğazını kesmek, onlara fiske vuranlar da en az “darbeciler” kadar barbardır, insanlık düşmanıdır. Onlar da yargılanıp, en ağır cezayı almalıdır.
Aynı şekilde uydurup yaydıkları yalanlarla karşımızdaki asıl tehlikeyi gizlemeye çalışanlar, toplumda iç savaş çıkması için ellerinden geleni yapanlar da yargıda hesap vermeli.
2013 yılında Suriye’deki çatışmalar sırasında çekilmiş bir fotoğrafı, “Askerin boğazını kestiler” diyerek sosyal medyada paylaşan muhabirin gözaltına alınıp, serbest bırakılması ne demek?
Türkiye’de milyonlarca insan bu yalana kanıp, “darbeye dur” demek için sokağa çıkanların, aslında amaçlarının “demokrasi” değil, “şeriat” olduğu gerekçesiyle korkuya kapıldı. Bir yalan haberin toplumda yarattığı infiale bakar mısınız?
O yüzdendir ki öfkeli kalabalığın linç etmek istediği “kınalı kuzu”yu kurtarıp, hastaneye götüren tiyatrocu Ali Nuri Türkoğlu ve arkadaşları sosyal medyada “Katil IŞİD’ci” damgası yedi. Kendinizi bir an için, can kurtarırken “Katil IŞİD’ci” damgası yiyen Türkoğlu ve evinizde otururken “Başı kesilen asker” ilan edilen Burak Salıvermez’in yerine koyun…
200’den fazla insanın hayatını kaybettiği “Darbe girişimi”ne gölge düşüren bu “yalan haberler”in sosyal medyada ilgi çekmek için yapıldığını düşünmüyorum.
HAYVANLARI İZLERKEN İNSANLIĞIMDAN UTANDIM
Ne para, ne kadın; akan bir suyun sesi kadar hiçbir şey dinlendiremez beni… Ne zaman olan biten ruhumda bu denli derin izler bırakırsa, bu hasarı su sesiyle tamir ederim… Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için yola çıkıp, gözlerini kırpmadan insanları katleden “darbeciler”in 15 Temmuz’dan bu yana iç dünyamda yarattığı tahribatı yine su sesiyle hafiflettim.
Pazartesiden bu yana Marmaris Bördübet’teki Golden Key’in içinden geçen derenin sesini dinleyip, bir avuç suda yaşayan hayvanları izliyorum. Çeşitli renk ve büyüklükteki balıklar, su kaplumbağaları, ördekler ve kuğular, eni iki, boyu birkaç yüz metreyi geçmeyen suyun içinde gün boyu rızıklarını arıyor. İki gündür, ne birbirinin boğazını kesen, birbirine kurşun sıkan, bomba atan canlı gördüm, ne de kendilerinden olmayanı bir avuç suda boğup, katledeni… Birbirlerine saldırmadan, dar alanda kısa paslaşmalar yapıyorlar adeta…
Yeminle söylüyorum, onları izlerken insanlığımdan utandım.. Biz 78 milyon insan, 783 bin kilometrekare gibi geniş bir coğrafyayı kendimize dar edip, birbirimizi öldürürken, yüzlerce hayvanın birbirlerinin kılına değmeden bir avuç suda barış içinde yaşamasına özendim…
GÜNÜN SÖZÜ
Kelimenin tam anlamıyla gerçek bir demokrasi hiçbir zaman var olmadı ve var olmayacaktır. (J. J. Rousseau)