MİLLİYET TELEVİZYON – 7 Temmuz 2012 Cumartesi ALİCE
Ayşe Özyılmazel ile Alişan, Star TV’de yeni bir programa başladı.
Ayşe & Alişan ikilisi Star TV’deki ilk canlı yayınlarında Türk Müziği’nin “Diva”sını ağırladı. Ama bu hiç de kolay olmadı.
Ayşe Özyılmazel ile Alişan, Star TV’de yeni bir programa başladı.
Ayşe & Alişan ikilisi Star TV’deki ilk canlı yayınlarında Türk Müziği’nin “Diva”sını ağırladı.
Ama bu hiç de kolay olmadı.
Bülent Ersoy, “Ayşe & Alişan” ekibine resmen ecel terleri döktürdü.
Önceki gün Mustafa Sandal’ın sanatçıların egolarına ilişkin yaptığı itirafa dair bir yazı yazmıştım ya, alın size onun en canlı, en somut örneği…
“Ayşe&Alişan” ekibi “bomba gibi” bir başlangıç için şov dünyasının “ağır top”larından birini konuk etmeye karar verir.
Bu amaçla ilk temas Bülent Ersoy’la kurulur.
“Beyaz Show”a konuk olduğunda oturduğu tahtın aynısını ister “Diva”…
“Beyaz Show”da “Diva”nın oturduğu koltuğu yapan kişiyle temasa geçen ekip, tahtı alıp stüdyonun bir köşesine yerleştirir.
“Beyaz’daki taht değil o!”
Pazartesi başlayacak canlı yayın için stüdyoyu “Diva”nın istediği şekilde hazır hale getirirler.
Ancak Pazar akşamı “Diva”nın menajeri Haluk Şentürk’ten herkesi şoke eden bir telefon gelir.
“Ayşe & Alişan” programının yapımcısını arayan Şentürk, canlı yayına 8- 10 saat kala “kara haber”i verir:
“Bülent Hanım, programa gelemeyecek.”
Bu haber herkesi şoke eder…
Çünkü Star TV, Ayşe Özyılmazel ile Alişan’ın “Ayşe&Alişan” adlı programla ekranların yeni ikilisi olacağına ve ilk canlı yayında Türk Müziği’nin “Diva”sı Bülent Ersoy’u konuk edeceklerini izleyicilerine çoktan duyurmuş, gazetelerin televizyon sayfaları bu içerikle dönmüştür…
İşin vehametini Şentürk’e anlatan ekip, çok geçmeden “Diva”nın niye yan çizmeye başladığını öğrenir.
Şentürk, “Bülent Hanım, koltuğu beğenmedi. ‘Beyaz Show’daki taht değil o’ dedi” deyince ekip koltuğun fotoğrafını çekip, altına “Vallahi de billahi de Beyaz Show’daki koltuğu getirdik” notunu iliştirir.
‘Sunucu Hanım beni yazmadı’
Ancak bu delil ve yemin de işe yaramaz.
Zira “Diva” bu kez, menajeri aracılığıyla ekibe, Ayşe Özyılmazel’e olan şu kırgınlığı nedeniyle bu kararı aldığını iletir:
“O hanım sunucu (Ayşe Özyılmazel), Seda Hanım’ın (Sayan) ayağına gidip davet etti onu programına, ama aynısını yapmadı bana. Sabah’taki köşesinde Seda Hanım’ı programına nasıl davet ettiğini övgü dolu bir yazıyla dile getirdi, ama benim için hiçbir şey yazmadı.”
Ölür müsün, öldürür müsün?
Viski, pastırma ve 40 poğaça
Hayli uzun ve yorucu telefon trafiğinden sonra ekip ikna eder “Diva”yı…
Pazartesi stüdyoya gelince derin bir nefes alır ekip, ama sinir harbinin bir de ikinci raundu vardır…
Ayşe Özyılmazel’e olan kırgınlığı ve kızgınlığı nedeniyle canlı yayın başlayıncaya kadar ne onunla eder bir Allah kelamı ne de Alişan’la…
O canlı yayının perde arkasında sadece bunlar mı oldu?
Hayır…
Sohbet ve eğlence programlarına para ya da değerli hediye almadan çıkmayan Bülent Ersoy’un Star TV’den ne aldığını öğrenemedim.
Ancak “Diva”nın gündüz kuşağındaki program için kulise bir şişe viski, yarım kilo pastırma ve 40 tane poğaça istediğini söyleyebilirim.
Canlı yayın bitip, Bülent Ersoy stüdyodan ayrıldıktan sonra kuliste yarım şise viski kalmış, ama pastırma ve poğaçalardan eser yoktu.
Gülü seven nasıl dikenine katlanmak zorundaysa, “Diva”yı konuk edip, onun reytinginden yararlanmak isteyenler de Ayşe ile Alişan gibi her isteğine boğun eğecek haliyle…
ŞAHAN ÇOK HAKLI
Şahan Gökbakar, tv8’in 7 yıl önce kendisine şöhret kapılarını aralayan “Dikkat Şahan Çıkabilir” programını dönüp dönüp yayınlamasına tepkili…
tv8’in kendisine bu nedenle bir kuruş telif ödemediğini vurgulayan, “O kadar para var, bundan da kazanmayıver” diyenleri cahillikle suçlayan Gökbakar diyor ki:
“Taylandlı çocuk işçi miyim ben? Programı yayınla, reklamı koy cebe! Zaten televizyon yapmayı bıraktım ama filmlerimde böyle bir sorun yok. Yıllardır Kemal Sunal’ın ve birçok kişinin hakkı yendi sinemada ama artık bu sorun sinemada kalmadı. Ancak diziler ve programlar sömürülmeye devam ediyor. Bedavayım ya; yeni ve başka isimlerle program yapacağına, beni dayıyor ekrana. 6 yıllık hakkım olan telifi ödesinler; bir kuruşunu bile bağışlamazsam, şerefsizin önde gideni olayım.
Yayınladığın programın telifini hesaplat, benim adıma bağışla, makbuzu da yolla. Ya da bedava yayınlayacağına bütün bölümlerin DVD’sini çıkar. Payıma düşen varsa, onu da bağışla.”
Vicdan ve ahlak meselesi
Sadece tv8’in yaptığı bir şey değil bu… Kanalların çoğu yapıyor bunu…
Daha yolun başında başka seçeneği olmayan yapımcılara imzalattıkları sözleşmelerle eserlerin haklarını eser sahiplerinin elinden alan kanallardan bir kısmı “dolgu” niyetine, kimi “programı yapan kişi artık çok ünlü biri, biraz da biz yiyelim kaymağını” mantığıyla ha bire yayınlıyorlar eski programları…
Mevcut sözleşmeler televizyon kanallarına bu fırsatı veriyor olabilir.
Ama bu işin bir de ahlaki ve vicdanı yanı var…
Bile bile “kul hakkı yemek” değil de nedir bu?
Çok insana var zararı
Yayın planını hazırlarken, “Nasılsa telif ödemiyoruz, yayınlayalım şu programın eski bölümlerini” diyen televizyoncular ne zaman vicdan muhasebesi yapacak bu konuda?
Ne televizyon yöneticileri ellerini vicdanlarına koyuyor bu konuda ne de sanatçılar el ele verip haklarını arayabiliyor.
Şahan Gökbakar’ın bu çıkışını “Recep İvedikvari” görüp destek vermeyen sanatçılar unutmayın ki, yarın size de yapılacak aynısı…
Ayrıca şu da unutulmamalı.
Sadece programı tekrar tekrar yayınlananlara olmuyor bunun zararı. Televizyonlar o tekrarları yayınlamasa, onların yerine koyacak yeni işler yapmak zorunda…
Birçok insan için yeni ekmek kapısı demek bu…
Bedava tekrarlar yüzünden doğmadan ölüyor o iş imkânı…
Biri “tecavüzcü”, biri “gazozcu”, biri “pornocu”!