MİLLİYET CADDE – 25 MART 2013 PAZARTESİ – ALİCE
Tolunay Kafkas, Drogheda’nın Trabzonspor’un maç takvimine neden alındığını bilmiyorsa bu, yönetimin kusuru. ‘Dostluk maçı’nın hava muhalefeti yüzünden iptal edilmesi ne denli şanssızlıksa, Kafkas’ın bu işi angarya görüp, karşı çıkmış olması da o denli talihsizliktir.
“Trabzonspor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, baştan beri karşı olduğu dostluk maçının iptal edilmesine tepki gösterdi.”
Bilmeyen, bu teknik direktörün takımı düzenli antrenman yapınca, rakiplerine kök söktürüyor sanır.
Oysa tarihinin en kötü Trabzonspor’u var karşımızda.
‘Karadeniz Fırtınası’ ilk kez ‘zirve’den bu kadar uzak, ‘küme düşme hattı’na yakın.
Kafkas, şimdiye kadar bu takıma tesislerde düzenli antrenman yaptırdı da ne oldu?
Sonuç ortada.
Şenol Güneş, ‘kötü gidiş’i önleyemeyince istifa etti, yönetim ‘kurtarıcı’ olarak Kafkas’ı getirdi.
Saha sonuçları açısından hiç de parlak değil Trabzonspor’da Tolunay Kafkas dönemi.
Kafkas, Drogheda’nın Trabzonspor’un maç takvimine neden alındığını bilmiyorsa bu, yönetimin kusuru.
Şayet Kafkas, bildiği halde bu ‘dostluk maçı’na karşıysa, o zaman daha büyük bir sorun var ortada.
Çünkü Trabzonspor’un Drogheda’yla yapacağı ‘dostluk maçı’ anlamlıydı.
Zira İrlanda Premier Ligi’nde mücadele eden, renkleri Trabzonspor gibi bordo mavi olan, amblemindeyse ay yıldız bulunan Drogheda United, bu yüzden ‘kardeş kulüp’tür.
İrlandalıların bu ay yıldız sevdası, taa 1847 yılına uzanır.
İngiliz ablukası nedeniyle 1 milyon insanın açlıktan öldüğü dönemde Osmanlı, İrlandalılara yardım elini uzatmış, Padişah Abdülmecid içi gıda dolu üç gemiyi Drogheda limanına yollamıştır.
Bu ‘dostluk maçı’nın mimarı da Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’tır.
Maçın bu tarihte olmasının sebebi de AB Dönem Başkanlığı’nın altı aylığına İrlanda’ya daha yeni geçmiş olmasıdır.
Bu yüzden ‘dostluk maçı’nın hava muhalefeti yüzünden iptal edilmesi ne denli şanssızlıksa, Kafkas’ın bu işi angarya görüp, karşı çıkmış olması da o denli talihsizliktir.
SHOW TV DİZİLERİNİN AKIBETİ YAZDIĞIM GİBİ
Okurlar soruyor, “Siz, bazı yapımcılar ekonomik darboğazdan geçen Show TV’ye destek kapsamında diziler ve yarışmalar hazırladığını, bunların nisan ayından itibaren yayında olacağını yazdınız, ama sonra o projelerin başlamadan iptal olduğuna dair bir haber çıktı, hangisi doğru?” diye.
Bu vesileyle bir kez daha yinelemek isterim ki ben yazdıklarımdan sorumluyum.
‘Show TV’yle anlaşmalar başlamadan bitti’ diye haber yapanların yazmadıkları için kaynakları ne bilmiyorum, ama ‘İşte Show TV’nin altı yeni projesi’ başlıklı yazımın kaynağı belli:
Show TV’nin Genel Müdürü Haluk Şirin.
O projelerden ‘Ben Burdan Atlarım’ın tanıtımları dönüyor.
Yapımcıların Show TV’ye çekecekleri dizilerin akıbetine gelince; Haluk Şirin’in verdiği son bilgi şöyle:
“Dizilerden sadece Gold Film-Faruk Turgut’un projesini daha ağır bir drama olduğu için bahar yerine sonbahara kaydırıp ‘Benzemez Kimse Sana’ya yer açtık. Size daha önce anlattığım dizilerden bir kısmını nisan ayının ilk, diğerlerini ikinci haftasında yayınlamaya başlayacağız. İptal olan hiçbir şey yok.”
Durum budur.
AÇIKÖĞRETİM’İ ÜNİVERSİTEDEN SAYMAYAN ANADOLU AJANSI
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi kimin?
Devletin.
Anadolu Ajansı (AA) kimin?
Devletin.
AA Genel Müdürü Kemal Öztürk, Beyaz TV’ye çıktı ve Tahir Sarıkaya’nın sunduğu ‘Uyan Türkiye’de şöyle dedi:
“Bizden önce torpille şoförler kameraman, muhabir yapılmış AA’da. Buna son verdik. Artık yabancı dil bilmeyen, üniversite mezunu olmayanları muhabir olarak almıyoruz işe. Açıköğretim mezunlarını dahi almıyoruz.”
Öztürk, özel bir şirketi yönetiyor olsaydı, istediği üniversitenin mezunlarını tercih etme hakkı olurdu.
AA, özel bir şirket değil ki, devlet kurumu.
AA Genel Müdürü, “Sadece üniversitelerin iletişim fakültelerini bitirenleri alıyoruz muhabir” olarak deseydi, itirazım olmazdı buna.
Ancak dediği ve yaptığı şey, Açıköğretim’i kale almamak, üniversiteden saymamak.
Bir taraftan 2 milyon gencini, “Burası da üniversite” deyip, dört yıl okutan devletin, öte yandan aynı insanlara, “Anadolu Ajansı’nda üniversite mezunları muhabir olabilir, ama Açıköğretim mezunları olamaz” deme hakkı var mı?
Derse bu adil bir devlet olur mu?
Devletin kurumları bile Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ni bitirenleri ‘üniversite mezunu’ saymıyorsa, o zaman bu okul niye var?
GÜNÜN SÖZÜ
Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak için önce yanmak gerek. (Hz. Mevlana)