MİLLİYET CADDE – 5 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA – ALİCE
Gezi Parkı eylemlerinin ardından Twitter’da başlatılan “TV izlemeyelim” kampanyası ve insanların tencere-tava eylemi için sokağa çıkması reytingleri etkiledi mi? An itibarıyla eylemler öncesi ve sonrası arasında anlamlı bir reyting değişiklik yok.
Eylemler diziden çok yarışmaların yayınlandığı hafta sonuydu. O nedenle bu hafta sonunun reytinglerini bir hafta öncesiyle kıyaslamak bana anlamlı gelmedi. Ancak 3 Haziran Pazartesi’yle 27 Mayıs Pazartesi’nin reytinglerini mukayese etmek mümkündü. TNS’nin verilerine göre 27 Mayıs akşamı TV karşısındaki insan sayısı 17 milyon 969 bindi, 3 Haziran akşamıysa 17 milyon 930 bin… Geçen hafta olduğu gibi bu pazartesinin de 1 numarası ‘Karadayı’ dizisiydi. Dizinin önceki haftaki total reytingi 9.46’ydı, bu hafta 9.38 oldu. İlerleyen günlerde ne olur bilemem ama an itibarıyla toplam TV izleyici sayısında Gezi Parkı eylemleri öncesi ve sonrası arasında anlamlı bir değişiklik söz konusu değil.
TAKSiM, TAHRiR DEĞiL ‘HALK MEYDANI’ OLDU
Gezi Parkı eylemleri başladığında İstanbul’da değildim. Gelir gelmez ilk işim Taksim’e çıkmak oldu. Pazartesi öğleden sonra gördüğüm manzara şuydu: Bir ‘zafer havası’ hakimdi Taksim’e… Alanın her köşesini bir örgüt kaptı; kimi amblemini, kimi bayrağını, kimi sloganlarının yazılı olduğu bez
afişlerini astı…
“Ne olmuş?” şaşkınlığıyla dolaşanlar da vardı Taksim’de, devrilmiş, yakılmış polis otosunun içinde veya önünde, parçalanmış, kaportasına sloganlar yazılmış NTV’nin naklen yayın aracının üzerinde zafer işareti yapıp hatıra fotoğrafı çektirenler de…
Ana-baba günüydü Taksim ve Gezi Parkı… Gezi Parkı’nın kesilmeye çalışılan ağaçlarının gölgesinde oturmuş yüzlerce insan…
Kimi cep telefonuyla konuşuyor, kimi mesaj yazıyor, kimi Taksim’den çektiği fotoğrafı paylaşıyor sosyal medyada. Kimileri şarkı söylüyor…
Okan Bayülgen etkisi
Onca gürültüye aldırış etmeden çimlere uzanıp, güneşin tadını çıkarmaya çalışanlar da vardı Gezi Parkı’nda. Lise öğrencileri ha bire gruplar halinde Tayyip Erdoğan aleyhinde sloganlar atarak giriş yapıyordu parka.
Kimileri okul formasıyla, kimileri günün moda kıyafeti siyah tişörtlerle…
Okan Bayülgen’in çağrısına uyup, olası bir polis şiddetinden sonra kendilerine lazım olacak kanın hangi gruptan olduğunu büyük harflerle yazanlar da vardı kollarına.
31 Mayıs 2013’ten bu yana Gezi Parkı ve Taksim’de olup bitenleri okumamış, izlememiş biri bu tabloyu görse, burayı bir panayır, bir festival yeri sanırdı her halde.
Trafik polisi bile yoktu
Taksim, Mısır’ın Arap Baharı’na ev sahipliği yapan Tahrir olmadı ama alandaki afişlerde ve duvarlarda yazan şuydu:
“Taksim: Halk Meydanı.”
1983’ten beri İstanbul’da en çok vakit geçirdiğim yer olan Taksim’i ilk kez böyle gördüm. Taksim’deki ‘bayram havası’na gölge düşüren şeyler de vardı: Parçalanmış, yakılmış polis servisi, otomobiller, NTV’nin canlı yayın aracı, otobüs durakları, reklam panoları ve Atatürk Anıtı’na yapılan muamele… Anıta çıkıp sigara içenler, mensubu oldukları örgütlerin bayraklarını, bez afişlerini asanlar ayıp ettiler.
Her yaştan, her sosyo-ekonomik statüden, belki de her örgütten insan vardı Taksim’de. Olmayan tek şey polisti…
Mutlaka sivil polisler vardı Taksim’i ve Gezi Parkı’nı dolduran binlerce insan arasında ama bir üniformalı polis göremedim. Gruplar arasında kavga çıksa, müdahale edecek trafik polisi bile yoktu etrafta. Ülkeyi yönetenler umarım geç de olsa alır Gezi Parkı eylemlerinin verdiği mesajı…
BAK ŞU iTALYANLARIN YAPTIĞINA?
‘Paris Match’ta gördüm bu sinir bozucu fotoğrafı! Biz şehrin göbeğindeki koca koca ağaçları söküp, yerlerine AVM’ler, plazalar dikerken Stefano Boeri adlı mimarın yaptığına bakın! Neymiş? Stefano Boeri, yıl sonunda Milano’da hizmete girecek bu binalarla ‘yeşil beton’ çağını açacakmış! ‘Yeşil hastası’ bir mimarın havadaki karbondioksidi emip, dışarıya oksijen salacak bina hayali için İtalyan botanikçilerin tam iki yıldır çalıştığına dair ayrıntılar vardı haberde. Yazık değil mi iki yıldır balkonlara, teraslara ağaç dikip, yeşertmeye çalışan botanikçilere? Türkiye’ye gelip, 1 hektarlık yeşil alanın iki yılda nasıl ortaya çıkarılacağını değil, iki dakikada nasıl yok edileceğini öğrensene…
GÜNÜN SÖZÜ
Açtığın her yaradan hesap sorar Yaradan.
Yorumlara kapalı