2011’de vizyona giren “Fetih 1453”ün ulaştığı seyirci rakamıyla kırdığı rekor herkesin malumu…
6 milyon 564 bin 069 kişiyi bundan böyle bir Türk filmi daha sinemaya çekebilir mi?
Türk Sineması’na dair istatistikler bunun, imkansız değil, ama çok zor olduğunu gösteriyor.
2011 yılında sinemaya üç kişiden birinin izlediği bu filmi Medyapım, televizyon dizisi yapacaktı.
Hatırlayın o günlerde, “Fatih”in çekilmeden yurtdışına satıldığı da açıklanmıştı.
Medyapım’ın Show TV için çekeceği dizinin Beykoz Kundura Fabrikası’nda yapılan platosunu gezip, izlenimlerimi yine bu köşeden paylaşmıştım.
Medyapım’ın Edirne Sarayı’nı ve dizide kullanılacak tüm mekanları devasa plato içinde tamamladı, ama “Fatih”in çekimleri bir türlü başlamadı.
Çünkü yayıncı kanal Show TV’nin ciddi ekonomik sorunu vardı.

Sözleşme feshedildi

Bu yüzden mevcut dört dizisinin yapımcılarından yüzde 25 ile 30 arasında indirim isteyen Show TV’nin “Fatih” gibi yüksek bütçeli bir işi yaptırması olanaksız hale geldi.
Hal böyle olunca Medyapım, “Fatih” dizisi için Show TV ile yaptığı sözleşmeyi feshetti.
Bildiğim kadarıyla Medyapım’ın “Fetih”in platosuna harcadığı para 7, 8 milyon dolar civarında.
Dizi rafa kalkınca, 15 milyon lira civarındaki yatırım da bir anlamda çöpe gitmiş oldu.
Medyapım’ın ortağı ve Genel Müdürü Fatih Aksoy’a sordum, ne olacak o platonun akıbeti diye?
Aksoy, “Plato ve dekor duruyor şimdilik. ‘Fetih 1453’ gibi bir dönem filmi çekersek, kullanırız orayı” dedi.
Bu saatten sonra “Fatih” dizisi hayata geçer mi?

17 Eylül 2012 yeni milad

Show TV içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan çıkarsa olabilir, aksi taktirde olanaksız.
Çünkü Star TV’nin “Muhteşem Yüzyıl”ı var, atv de yapımcılara geç ödeme yapan bir kanal.
FOX; “Muhteşem Yüzyıl”, “Kurtlar Vadisi Pusu” ve “Fatih” gibi bölüm maliyeti 1 milyon liranın üstünde olan dizileri alıp yayınlayan bir kanal değil.
Geriye kaldı Kanal D…
Kanal D yönetimi “Fatih” projesine inanmış olsaydı, “Umutsuz Ev Kadınları” ve “Veda” gibi dizileri yaptırdığı Medyapım’a çoktan “Biz alalım bu diziyi” derdi.
Bugüne kadar demediklerine göre demek ki onlar da, yüksek bütçeli dönem dizilerine artık mesafeli…
Alice’yi takip edenler hatırlayacaktır TNS’nin reytinglerinin açıklandığı Eylül 2012’de yaptığım analizi.
Reyting ölçümünün başladığı ilk gün olan 17 Eylül 2012’nin televizyon sektörü için yeni bir milad olduğunun altını çizip, bundan böyle yüksek bütçeli dizilerin işi zor diye yazmıştım.

2.5 ayda 14 dizi bitti

Hala da aynı görüşteyim.
Sadece yüksek bütçeli diziler değil, bütün dizilerin işi hergeçen gün daha da zorlaşacak.
2.5 ayda biten dizi sayısı şimdiden 14’ü buldu.
“Sultan”, “Eve Düşen Yıldırım”, “Son Yaz Balkanlar”, “Evlerden Biri”, “Babalar ve Evlatlar”, “Düşman Kardeşler”, “Kötü Yol”, “Dedemin Dolabı”, “Esir Şehrin Gözyaşları”, “İbrati Ailem”, “Uçurum”, “Sudan Bıkmış Balıklar”, “Annem Uyurken” ve “İffet” yeni reyting sisteminin kurbanları oldu.
Reyting ölçümü yapılan panel kırsala doğru genişledikçe daha da artacaktır ekrana veda eden dizi sayısı…
Konuştuğum dizi yapımcılarından çoğu, önlerini göremedikleri için projelerini askıya aldıklarını söyledi.
Bu sezon “Eve Düşün Yıldırım” dizisi kalkan “Fatih” dizisi çekilmeden iptal olan Fatih Aksoy’un söylediği şu cümle öyle sanıyorum ki çok iyi özetliyor dizi sektörünün geldiği durumu:
“Kolay kolay bir daha dizi işine elimi sürmem.”

EZO’YU KİM KÜSTÜRDÜ?

“12. Türk Filmi Festivali”nde Kemal Sunal’a verilen “Vefa Ödülü”nü almak için Frankfurt’a geldiklerinde uzun uzun sohbet ettim Ezo Sunal’la…
Kemal Sunal’ın kızı, kurucusu ve öğretmeni olduğu “Ezo Sunal Çocuk Atölyesi”nde öğrencilere orff yaklaşımı ile hareket, ritim, İngilizce, beden müziği ve çocuk gelişimi konularında eğitim olanağı sağlıyor.
Ezo Sunal, haftada bir gün Okan Üniversitesi’nde “Beden Perküsyonu” dersi veriyor.
Ezo Sunal, her hafta otobüsle Eskişehir’e gidip Anadolu Üniversitesi Engelli Entegre Yüksek Okulu’nda işitme engelli öğrencilere “Her Beden Duyar” projesi kapsamında “Kekeça”ile beden perküsyonu çalışmaları yaptırıyor.
Ezo Sunal’a niye babası Kemal Sunal ve ağabeyi Ali Sunal gibi oyunculuğu seçmediğini sordum.
Yurtdışındaki eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüğünde oyunculuğun planları arasında olmamasına karşın FOX’un kurulduğu dönemde “Tutsak” dizisinden gelen teklifi kabul ederek kamera karşısına geçtiğini anlatan Ezo Sunal, “İlk dizide yaşadıklarımdan sonra soğudum bu işlerden” dedi.
Ezo Sunal’ın dizi sektöründen soğumasının sebebi de şu:
“Artı Film, FOX’ta yayınlanacak ‘Tutsak’ dizisi için teklifte bulundu bana. O zaman da hedefim şimdiki işimi yapmaktı, oyunculuk benim için ikinci plandaydı. O yüzden yüksek bir rakam söyledim ve kabul ettiler.
16 bölüm anlaşması yaptık, ancak yapımcıyla kanal arasındaki anlaşmazlık nedeniyle dizi 8’nci bölümde kalktı.
Birkaç gün sonra şirketten bana bir ihtarname geldi. ‘Dublaja gelmediğiniz için sözleşmeniz feshedildi’ diye. Halbuki yapmıştım o dublajı. Ben de yargıya taşıdım olayı. Yargı haklı olduğuma karar verdi ve yapımcıdan aldım o oynamadığım bölümlerin parasını. Yapımcı, ‘Olmadı, kanalla anlaşamadık, dizi bitti’ deseydi, feshederdim sözleşmeyi. Daha yolun başında, ilk projede böyle bir sorun yaşayınca küstüm haliyle.”
Kanaatim o ki, iyi bir yapım şirketi, iyi bir teklif götürürse Ezo Sunal’a, kırgınlığı, küslüğü geçer, güzel bir oyuncu daha kazanır sektör…

MUHTEŞEM ARAPÇA!

“Muhteşem Yüzyıl”ın oyuncularıyla yapılmış bir saatlik bir program izledim Dubai TV Europa’da…
Arapça’dan Türkçe’ye geçen birkaç kelimenin dışında söylediklerinden hiçbir şey anlamadım oyuncuların…
Çünkü A’dan Z’ye Arapça dublaj yapmışlar “Muhteşem Yüzyıl” oyuncularının konuştuklarını…
Kutluyorum Dubai TV yetkililerini…
Halit Ergenç’i, Meryem Uzerli’yi veya diğer oyuncuları tanımayanlar, eminim Türk değil de Arap sanmıştır hepsini…
Dubai TV ekibi o denli başarılı bir dublaj yapmış söyleşilere çünkü…

SERAY SEVER YÜZÜNDEN PERDE NASIL KAPANDI?

Seray Sever’in “Dadı” dizisinde oynadığı dönemden ilginç bir anı bu…
Önce Selçuk Yöntem’den dinledim bunu…
O anda not alma imkanım yoktu.
Yazmaya karar verince Seray Sever’i arayıp, bir de ona anlattırdım tiyatro perdesini nasıl kapattırdığını.
Çolpan İlhan, Selçuk Yöntem ve Seray Sever’in de aralarında olduğu bir kadro “Dolunay Katili” adlı bir oyunu sahneliyor.
Sahnenin birinde Çolpan İlhan, tabancayla Selçuk Yöntem’e ateş ediyor.
Silah sesini duyan meraklı komşu – ki Seray Sever oluyor bu- koşarak geliyor ve “Ne oldu burada?” diye soruyor.
Defalarca senaryoya uygun oynandı oyun…
Ancak gösterinin birinde Çolpan İlhan, ha bire tetiğe basmasına rağmen silah patlamıyor.
Selçuk Yöntem, silah patlamış ve kurşunu yemiş gibi kendini yere atıyor.
Kulisten onları izleyen Seray Sever, sahneye çıkar çıkmaz şu lafı edince, herkes kopuyor ve perde kapanıyor:
“Ne oldu burada? Gerçi bir silah sesi duymadım, ama…”