blank

15 TemmuZ 2025 Salı  –  Milliyet  –  Alice

12 Haziran’da 260 kişinin ölümüne yol açan Air India’ya ait Boeing 787-8 Dreamliner tipi uçağın düşmesinin ardından henüz kara kutuları bile bulunmadan Türkiye’yi suçlayanlar vardı Hindistan’da…

Pakistan’la Hindistan arasındaki savaşta dost ülkeye yardım eli uzattığımız için Türkiye’ye ve Türklere düşman kesilen bazı Hintlilerin o günlerde neler söyledikleri arşivlerde…

Aynı Türk ve Türkiye düşmanları bu kez, “Boeing 787-8 Dreamliner tipi uçakların bakımını Turkish Technic yaptı” yalanını dolaşıma soktu.

blankUçak kazasının günah keçisi olarak Türk şirketini göstermek isteyenleri Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), anında şu açıklamayla yalanladı:

“Air India ve Turkish Technic arasında 2024 ve 2025 yılında gerçekleşen anlaşmalar kapsamında yalnızca B777 tipi geniş gövde uçakların bakımı gerçekleştirilmektedir.

Kazaya konu Boeing 787-8 Dreamliner uçağı, bu anlaşmanın kapsamı dışındadır.”

Aradan bir ay geçti ve hazırlanan ön raporda uçağın düşme nedeni belli oldu.

Air India’nın 171 sayılı uçağının kalkıştan saniyeler sonra düşme nedeni; kokpitindeki iki yakıt anahtarının kalkıştan kısa bir süre kapatılmış olması. Büyük güç kaybı yaşayan uçak yere çakıldı.

Raporda, “Kokpit ses kaydında pilotlardan birinin diğerine ‘Neden kestin?’ diye sorduğu duyuluyor. Diğer pilot ise ‘Ben kesmedim” yanıtını veriyor.

Bu durum, pilotun neden düğmeleri elle kapattığı ve bunun kasıtlı bir hareket mi yoksa felaket niteliğinde bir hata mı olduğu sorularını gündeme getirdi.

Pilotlar her uçuşta yakıt düğmelerini doğru zamanda açıp, kapatırlar ancak bu kez kalkıştan hemen sonra yakıt kesildi ve iniş takımları kaldırılmadı. “Kalkış sırasında yardımcı pilot uçağı uçuruyordu, kaptan ise uçağı izliyordu” denildi.

8 bin 200 saatten fazla tecrübesi olan kaptan Sumeet Sabharwal’ın ruh sağlığı sorunları yüzünden rapor alıp, 3-4 yıl uçmadığı, annesinin ölümünün ardından yine bunalımı girdiği bu yüzden uçağı kasten düşürmüş olabileceği iddiaları da var.

Uçağın kara kutuları bile bulunmadan Turkish Technic’e iftira atanlar şunu unutmamalı:

Gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi pis bir huyu var.

Gerçekler acıdır, gerçekler acıtır!

Yalancıların mumu yine söndü!

blankHindistan’daki utanmaz yalancılar ve palavracılardan maalesef bizde de var…

“Kabinede değişiklik olacak. Şu bakanlar gidecek” diye yazan yalancılara yenileri eklendi.

Başka bir göreve atanan Fahrettin Altun yerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na Burhanettin Duran’ın gelmesinden sonra sosyal medyalarında ve YouTube programlarında, “Sırada TRT Genel Müdürü ve RTÜK Başkanı var” diye palavra sıkanlara Cumhurbaşkanı’ndan tokat gibi bir cevap geldi.

Dört yıldır TRT’nin Genel Müdürlüğü’nü yapan Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ikinci kez aynı göreve atandı.

Bunlar sadece yalancı değil, aynı zamanda mevzuat cahili.

RTÜK üyeleri ve başkanını Cumhurbaşkanı atamaz.

Çünkü 6112 sayılı RTÜK Kanunu’nun 35/5’inci Maddesi’nde yazan şu:

“Üst Kurul üyelerinin görev süresi altı yıldır. Üyelerin üçte biri iki yılda bir yenilenir. Üyelerin seçimleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce yapılır. Bu seçimlerde, boşalan üyeliklerin siyasi parti gruplarına dağılımı, ilk seçimde siyasi parti grupları kontenjanından seçilen üye sayısı ve siyasî parti gruplarının hâlihazırdaki oranı dikkate alınmak suretiyle yapılır.”

Bundan bile bi’haberler… Kitleleri de müsait, onlar ne verirse sorgulamadan kabul ediyor. Yalanları ortaya çıkmasına rağmen ne takipçi kaybediyor, ne de izleyici. En vahimi de bu!

GÜNÜN SÖZÜ

“Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir.” (Albert Einstein)

blank