MİLLİYET CADDE – 17 Ağustos 2012 Cuma ALİCE
Bundan böyle hiçbir televizyon kanalı, varislerinden izin almadan Kemal Sunal filmi yayınlayamaz. Her oyuncu, Yargıtay’ın bu kararını dayanak olarak gösterip, oynadığı her filmden telif alabilmek için ayrı ayrı dava açmak zorunda.
Kemal Sunal, varislerince açılan ‘telif davası’ hakkında Yargıtay’ın verdiği karar Yeşilçam oyuncuları tarafından ‘bayram sevinci’yle karşılandı.
Çünkü yıllarca istedikleri bir şey sonunda ‘kağıt üzerinde’ de olsa gerçekleşti.
1995 yılından önce çekilen filmlerin tekrar tekrar ekranlarda gösterilmesinden, DVD ya da VCD olarak piyasaya çıkarılmasından maddi olarak hiçbir kazançları olmuyordu oyuncuların.
Peki Yargıtay’ın verdiği bu karardan sonra olur mu?
Yeşilçam oyuncularının yıllarca istedikleri hak için ‘kağıt üzerinde’ elde ettiler vurgusunu yapmam sırf bu yüzden.
Yargıtay’ın verdiği karar, sadece ve sadece Kemal Sunal filmlerini bağlar, varislerini ‘telif hakkı sahibi’ yapar.
Bundan böyle hiçbir televizyon kanalı, varislerinden izin almadan Kemal Sunal filmi yayınlayamaz.
1995’ten önce çekilen Kemal Sunal filmlerinde varislerinin ‘telif hakkı’na sahip olması, bu tarihten önce çekilen filmlerde oynayan oyuncuları da otomatikman ‘telif hakkı sahibi’ yapmaz.
Kemal Sunal
Binlerce dava demek bu!
Her oyuncu, Yargıtay’ın bu kararını dayanak olarak gösterip, oynadığı her filmden telif alabilmek için ayrı ayrı dava açmak zorunda.
Elbette ki Yargıtay’ın verdiği bu karar çok önemli.
İçtihat oluşturacak bir karar bu.
Nasıl ki, bir kişi kredi kartlarından alınan yıllık abonelik parasını iptal ettirmek için dava açıp, kazandığında her kredi kartı sahibi otomatikman bu haktan yararlanamıyor, herkesin ayrı ayrı dava açması gerekiyorsa, burada da aynı durum söz konusu.
Öyle oyuncular var ki Yeşilçam’da, oynadığı her filmin telifi için dava açıp, onu takip etmeye ne sağlıkları müsait, ne de bu amaçla avukatlara verecek paraları var.
Birçok oyuncu açısından da ‘Attığın taş, ürküttüğün kuşa değmez’ durumudur tablo.
Oynadıkları onlarca film, ekranlarda sıkça yayınlanan oyuncular açısındansa tek tek de olsa dava açmayı gerektirecek bir tablo var ortada.
O nedenle bu gruptakilerden ciddi ölçüde dava açanlar olabilir.
Ancak ortada böyle ‘emsal bir karar’ var diye, her dava açanın kazanacağının da garantisi yok Türkiye’de.
Ya televizyonlar yayınlamazsa?
O filmlerin ‘yapımcı’ haklarının elinde bulunduranların ve televizyonların boş duracağını da sanmayın.
Televizyonların 1995’ten önce çekilen filmleri yayınlamama kararı aldığını düşünün ki ihtimal dahilindedir bu.
O zaman kim ‘telif hakkı’ talep edebilir?
O zaman iki yol kalıyor geriye.
Birincisi en çetrefili, yorucusu ve uzun olandır.
Sinemanın meslek örgütleri bu amaçla bir araya gelecek, oyuncular da onların anlaşacakları hukuk bürolarına vekaletname verecek.
1995’ten önce çekilen filmlerden her oyuncunun telif hakkı kazanabilmesi için davalar açılacak.
En doğrusu yasa değişikliği
İkinci ve en kestirme yola ve en doğru olanına gelince:
Bugüne kadar tam altı defa değişti ‘Telif Kanunu’.
Yedincisi de yolda.
Meslek örgütleri, “TBMM’nin yaptığı yanlış Yargıtay’dan döndü. İptal edin artık 12 Haziran 1995 tarihinden önce yapılan ya da yapımına başlanan sinema eserleri üzerindeki ‘eser sahipliği’ni yapımcı firmaya veren kanunu” diye bastıracak, Kültür ve Turizm Bakanlığı da yeni Telif Yasası’nı buna göre düzenleyecek.
Böylece Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemeleri de gereksiz dosya yükünden kurtulmuş olacak.
Son olarak şunu da hatırlatmakta fayda var.
Kemal Sunal’ın varisleri bu davayı 2006 yılında açtı. İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi, 2012 yılında kararını verdi:
“İcracı sanatçıların 1995 öncesi yapımı gerçekleştirilen sinema eserleri üzerinde telif hakları
vardır.”
Davanın Yargıtay aşaması da bir o kadar sürdü.
2006’da açılan dava, tam altı yıl sonra sonuçlandı.
NE OLDU BENiM ÇiÇEĞiM?
Öğretim görevlisi Özlem Yurtsever’den geldi bu şikayet mektubu. www.cicekgonder.com adlı siteden yana şikayeti. Parasını verdiği çiçeğin zamanında yerine gitmediğinden ve siteye telefonla ulaşamadığını vurgulayan kimya mühendisi Yurtsever, “İsterseniz http://www.sikayetvar.com/firma/detay/cicekgondercom’a siz de bir göz atın” diye yazınca, dediğini yaptım. Gerçekten de bir hayli tüketici şikayeti var bu siteyle ilgili.
Bir insan, bir başkasına niye çiçek gönderir?
Onu mutlu etmek için.
Sonuçta bu kadar insan mutsuzsa, demek ki ciddi bir hizmet kusuru var ortada!
GÜNÜN SÖZÜ
‘Oto Kuaför’müş! Zannedersin otomobile, fön çekiyor, dip boyası, perma ve gelin başı yapıyor. ‘Oto Yıkama’ neyine yetmiyor?