MİLLİYET CADDE – 2 Kasım 2012 Cuma   ALİCE

Yıllarca yazıp, bestelediği gurbet, hasret, aşk ve ayrılık şarkılarıyla bizi ağlatan Orhan Gencebay’ı bile ağlattı Özcan Deniz’in filmi. Eliyle gözyaşlarını silerken gördüğüm Gencebay, ‘İskender’le ‘Leyla’ arasındaki aşkın kendisini çok duygulandırdığını söyledi.

Bugün vizyona girecek Özcan Deniz’in ‘uyarlama senaryo’sunu yazıp, yönetmenliğini yaptığı ‘Evim Sensin’ filmini Trump Towers’taki özel gösteriminde izledim.
Özcan Deniz, davet etmek için telefon açtığında, “Gala yapmıyoruz, sadece ekibe özel bir gösterim yapıyoruz. Medyadan da sevdiğimiz birkaç dostumuzun bu gösteride aramızda olmasını istiyoruz” demişti.
Trump Towers’a gittiğimde gerçekten de medyadan çok az insan vardı. Sabah’tan Şengül Balıksırtı, Şirin Sever, Yüksel Aytuğ, Akşam’dan Elif Aktuğ, Hürriyet’ten Ömür Gedik ve Milliyet’ten ben.
Sanat dünyasından da Orhan Gencebay  Sevim Emre, Mahsun Kırmızıgül’le yapımcısı Murat Tokat. Barış Falay, Seray Sever ve Selen Görgüzel’i de gördüm ‘Evim Sensin’i izlemeye davet edilenler arasında.
‘Ya Sonra’nın ardından Özcan Deniz’in yazıp, yönettiği ikinci sinema filmi ‘Evim Sensin’, Güney Kore’li John H Lee’nin 2004 yapımı ‘A Moment to Remember’ filminden uyarlama.
Filmin orijinalini izlemedim, ama Özcan Deniz’in yaptığı uyarlamayı seyrettim.

Aşk masalı fena sardı

Peki nasıl buldum filmi?
Beni bilen bilir. Beğenmediğim hiçbir şey için, sırf insanlar kırılmasınlar diye yalancıktan beğendim demem. Ne hissetmişsem onu söyler, onu yazarım.
Mümkün olduğunca kırmadan, dökmeden yapmaya özen gösteririm bunu.
Film, şarkı, dizi gibi işler, zevke hitap eder.
“Zevkler ve renkler tartışılmaz” derler. Çünkü birinin beğendiğini, öteki beğenmez.
Önemli olan kişiler değil, toplumdur. Şöyle de bir arıza var bende. Varsayalım ki okumayı çok da istediğim bir kitabı aldım elime.
İki, üç yerde tashih yakalamışsam hele hele dahi anlamındaki ‘de’ ve ‘da’ların bitişik yazıldığını görmüşsem, anında bırakırım o kitabı.
Bir daha da almam elime.
Filmlerle ilgili de benzer bir takıntım var.
Bir filmin başında, öykünün genelini etkilemeyen birkaç detay hatası yakalamışsam, bir daha konsantre olup, giremiyorum içine.
‘Evim Sensin’de de aynısı oldu.
Özcan Deniz’in canlandırdığı ‘İskender’in işiyle ilgili detay hataları yüzünden başında koptum filmden.

Gencebay: “Duygulandım”

Hikaye beni taca attı, ama seyredenlerin çoğunu fena sardı.
Önümde Orhan Gencebay’la Sevim Emre, sol yanımda Murat Tokat’la Mahsun Kırmızıgül, sağ tarafımda Şengül Balıksırtı’yla Şirin Sever vardı.
Bir ara önüme, arkama, sağıma, soluma baktım ne oluyor diye?
O da ne?
Şengül Balıksırtı, Murat Tokat ve ben hariç herkesin iki gözü iki çeşme. Yıllarca yazıp, bestelediği gurbet, hasret, aşk ve ayrılık şarkılarıyla bizi ağlatan Orhan Gencebay’ı bile ağlattı Özcan Deniz’in filmi.
Eliyle gözyaşlarını silerken gördüğüm Gencebay, ‘İskender’le ‘Leyla’ arasındaki aşkın kendisini çok duygulandırdığını söyledi.
Sevim Emre’yse “Artık böyle aşklar kalmadı” dedi.

Evcen, ödüllük oynadı

Film beni sarmadı, ama başta kadın izleyiciler olmak üzere birçok insanı Özcan Deniz’in yarattığı aşk masalı fena sardı.
‘Evim Sensin’ günümüzün ‘Love Story’si olur mu bilemem.
Ama bildiğim bir şey var ki, ağlatan filmleri sever Türk halkı.
Özellikle de kadınlar.
O yüzden var ‘Evim Sensin’in iyi gişe yapma şansı.
Son olarak iki konuya daha dikkat çekmek isterim.
Özcan Deniz’in çektiği bazı romantik sahnelerin her biri klip gibi.
Al her karesini ekran koruyucu yap. Öylesine güzel.
Fahriye Evcen’in filmdeki performansına hayran kaldım.
Müthiş oynamış.
Bu film, bu yıl ‘Altın Portakal’ ya da ‘Altın Koza’da yarışsa Fahriye Evcen, kesin ödül alırdı.
Fahriye Evcen, filmde söylediği Karadeniz türküleri yüzünden albüm teklifi alırsa kimse şaşırmasın.
Fahriye Evcen’in fiziği gibi, sesi de güzel.
‘Sen Yarim İdun’u öylesine içten, öylesine samimi, öylesine duru söyledi ki, filmi izleyenlerin önce gönül telini titretti, sonra göz pınarlarını harekete geçirdi.

‘UÇURUM’U UÇURUMDAN KURTARMAK iMKANSIZ GiBi

“@eyuboglualice: Reytingi sosyal medyada yüksek, ölçüm cihazlarında düşük dizi ‘Uçurum’ bitiyormuş. Sevenleri #ucurumbitmesin kampanyası başlattı.”
Ali Turgay’ın attığı bu tweet’e kadar, ‘Uçurum’un uçurumun kenarına geldiğinin farkında değildim. Anlaşılan o ki ‘reyting canavarı’ bir dizinin daha sonunu getirdi. Şimdiye kadar bu tür kampanyaların marjinal bir faydası olmadı, bunun olur mu?
‘Yolun sonu’ gelmişse ‘Uçurum’ için, düşeceği uçurumdan onu kurtarmak imkansız gibi.

GÜNÜN SÖZÜ
Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölüm. (Aristoteles)