MİLLİYET – 2 MAYIS 2014 CUMA – ALİCE
2011 yılında depremin ardından konteyner kentlerde yaşamaya başlayan Vanlı çocuklar önümüzdeki 8 Mayıs’ta İstanbul’a gelecek.
Geçen yıl başlattığı “Van Benim, Ben Van’ım” projesi kapsamında gerçekleştirilen konserlerden elde edilen gelirlerle iki aileyi ev sahibi yapan sanatçı Rojin sayesinde olacak bu.
Toplumun dikkatini depremden bu yana aileleriyle konteyner kentlerde zor şartlar altında yaşayan çocuklara çekmek için harekete geçen şarkıcı, ilk iş olarak Fenerbahçe’nin milli futbolcusu Mehmet Topal’ın eşi Selda Topal’dan destek istedi. Selda Topal, Rojin’e “Elimizden geleni yapmaya hazırız” deyince hazırlıklar başladı. Van’daki konteyner kentte kalan 35 çocuğu bir günlüğüne de olsa İstanbul’a getirmek için Selda ve Mehmet Topal’ın girişimiyle Türk Hava Yolları projenin ulaşım sponsoru oldu.
Vanlı çocuklar sadece İstanbul’a gelmekle kalmayıp, Fenerbahçeli futbolcularla da tanışma fırsatı bulacak. Fenerbahçe’nin Samandıra Tesisleri’nde Fenerbahçe Spor Kulübü İcra Kurulu Üyesi Yasemin Merçil’in ağırlayacağı konteyner kent çocukları, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün desteğiyle konuk evinde de ağırlandıktan sonra Van’a dönecek.
PAKETLENMİŞ ETLER SENEYE MARKETLERDE
Bugün süpermarketlerin çoğunda değişik firmalara ait, paketlenmiş, pişirmeye hazır tavuğun bir yığın çeşidi var…
Ancak aynı şekilde büyükbaş hayvan etleri satılmaz marketlerde.
Çoğu marketin kasap reyonu vardır, ya onlardan ya da kasaplardan alırız yiyeceğimiz etleri…
“Diyabetik ürünlerden kokusuz sucuğa” başlıklı yazımda belirtmiştim Kayseri’deki Şahin Et ve Sucuk firmasının bu konuda bir sürpriz hamleye hazırlandığını, bunun ayrıntılarını bilahare yazacağımı…
Gündemin yoğunluğundan nihayet bugün sıra gelebildi o konuya.
Yaptıkları ar-ge çalışmaları sonunda kokusuz, acısız, az tuzlu sucuk üretip piyasaya süren Şahin’in CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Salih Fazlıoğlu, bakın bu konuda neler söyledi:
“Uzunca bir süredir Brezilya, Hindistan, Hollanda ve Almanya’da yaptığımız araştırmalar ve sürdürdüğümüz çalışmalarımızı tamamladık. İşin ar-ge kısmı bitti, şimdi sıra uygulamada. Hiçbir kimyasal katkı maddesi kullanmadan ve dondurulmadan kıyma, kuşbaşı, parça et gibi büyükbaş hayvanların etlerini +4 derecede bozulmadan 90 gün muhafaza edebilir noktaya geldik. Kesilen etleri kandan ve kemikten ayırıp, vakumlu paketlere koyup, satışa sunacağız. Etler lezzetlerinden hiçbir şey kaybetmeden çeşitli gramajlardaki paketlerle tüketiciye ulaşacak.
Brezilya, Almanya, Hindistan ve Hollandalı çözüm ortaklarımızla en geç 2015’te marketlerde paket et satışına başlayacağız. Tüketici, marketlerde nasıl çeşit çeşit çiğ tavuk ürünlerini alıp, evinde pişiriyorsa, paketlerdeki etleri de aynı şekilde alıp tüketebilecek.”
“BAYRAM” MI DEDİNİZ?
Çocukluğumuzun bayramları ne güzeldi gibi klasik güzelleme yapmak değil niyetim.
Orası öyle, ama benim asıl üstünde durmak istediğim şey şu:
İster dini olsun, ister resmi fark etmiyor, bayramların çoğu artık bizim için kanlı geçiyor…
Ramazan Bayramımız “trafik canavarı” yüzünden kanlı.
Kurban Bayramımız da öyle…
Sürücülere yapılan onca uyarıya rağmen her bayram, kaybettiğimiz onlarca, yüzlerce insan yüzünden zehir olur bize…
1 Mayıs İşçi Bayramı ya da “Emek ve Dayanışma Günü”nün ne hale geldiği de ortada!
Helal olsun bize!
GÜNÜN SÖZÜ
“Aslında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikleri kazandı. Meteliksiz olabilirim; ama niteliksiz değilim.”