16 Ekim 2024 Perşembe – Milliyet – Alice
61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde sonuçlar 12 Ekim akşamı açıklandı. İş seyahatlerim nedeniyle geç katılıp, erken ayrıldığım Altın Portakal’daki açığımı kapatmak için festivali takip eden meslektaşlarımdan aldığım bilgileri 9 Ekim’de kaleme aldım. 10 Ekim’de yayınlanan yazımın bir bölümü şöyleydi:
“9 Ekim’e kadar izledikleri filmlerden beğendiklerini sorduğum Mutlu Hesapçı, Oya Doğan, Olkan Özyurt, Sayım Çınar, Suzan Demir, Taha Feyizli, Ali Can Sekmeç, Sadi Çilingir ve Caner Ural, ‘Mukadderat’ın ‘En İyi Film’, Nur Sürer’in ‘En İyi Kadın Oyuncu’ olduğunu söyledi. Coşkun Çokyiğit ve Arzu Değer’e göre ise ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Binnur Kaya. Ali Can Sekmeç, bu konuda ilginç bir şey söyledi:
“Binnur Kaya’ya sordular ödül işini, ‘Nur Abla varken bana vermezler’ dedi.
Jüri, 12 Ekim’de ‘Altın Portakal’a kimleri layık görürse görsün, sinemadaki 45’inci yılında Nur Sürer’in ‘Mukadderat’taki performansıyla 11 gazeteciden dokuzunun gözünde, festivalin ‘En İyi Kadın Oyuncusu’ olması önemli. 1992’de ‘Bir Günün Hikayesi’, 1989’da ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ filmleriyle Antalya’dan ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve 2010’da ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ aldığı ‘Altın Portakal’da Nur Sürer, 70 yaşında bir kez daha ‘En İyi Kadın Oyuncu’ seçilirse, Türk Sineması’nda bir ilke imza atmış olur.”
Öyle de oldu…
61. Altın Portakal’da jüri, ‘En İyi Film’ seçtiği ‘Mukadderat’ın başrol oyuncusu Nur Sürer ile ‘Ayşe’ filminden Binnur Kaya’yı, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülüne layık gördü.
Nur Sürer, 70 yaşında başrol oynayıp, ‘Altın Portakal’ kazanan ilk oyuncu.
Gerçekler ortada
Nur Sürer ödülünü Yılmaz Güney’e ithaf etti:
“Bu ödülü, çoğunlukla değersizleştirilmek istenilen, bundan 40 yıl önce yaşamını Paris’te yitiren, biz sinemacıların en kıymetlisi ustamız Yılmaz Güney için alıyorum.”
Yılmaz Güney’in sinema adına yaptıkları tartışılmaz. O nedenle usta oyuncu Nur Sürer’in Yılmaz Güney için, “Biz sinemacıların en kıymetlisi ustamız” demesi doğal.
Ancak ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü alan Nur Sürer’in, Yılmaz Güney’in özel yaşamındaki yanlışları, Nebahat Çehre’ye yaptıklarını yok sayması, hatta bu konuda ‘Çirkin Kral’ı eleştirenlere sitem etmesi şaşırtıcı.
Bir yürekli o çıktı
Geçen yıl Murathan Mungan’ın Yılmaz Güney güzellemesine, “Sinemamızın en iyi yürüyen erkeği mi? Kadın döven ve şiddet türleri açısından zengin ve etkili silah kullanan diyelim” diye tepki gösteren Farah Zeynep Abdullah, bu kez de Nur Sürer’in konuşmasını paylaşıp altına, “Ne Yılmaz Güney’i be” diye yazdı.
Abdullah’tan başka bu konuda eleştiri yapan hiçbir ünlü olmaması da şaşırtıcı…
Oysa sanat dünyası ‘kadına şiddet’ karşıtı ünlülerle dolu.
Hiçbirinin sesi çıkmadı.
Maalesef ülkemizde, kendisiyle aynı görüşte olanların hatalarını yok sayan, ama gerçekleri dile getirenlere kızan bir kesim var.
Buna rağmen Yılmaz Güney’in hakim Sefa Mutlu’yu öldürmekten 19 yıl ceza aldığını, hayatına giren kadınlara şiddet uyguladığını, Paris yıllarında ‘Kürdistan’ projesine hizmet ettiğini yazmaktan vazgeçmedi insanlar.
Herkesin bildiği gerçekleri yok sayanlar kendini kandırmış olur!
GÜNÜN SÖZÜ:
“Aşırı hız yapan hayaller, gerçeklere çarparak durur.” (Bukowski)