MİLLİYET – 5 KASIM 2014 ÇARŞAMBA – ALİCE
Fransa gezisinden yeni dönen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, günlerdir dış basında Türkiye aleyhinde çıkan yalan yanlış haber ve yorumlardan dert yanıyor.
Haklı.
Çünkü öyle haber ve yorumlar var ki aralarında, belli ki “Bugün Türk hükümeti ve Türkiye aleyhinde ne yapabiliriz?” diye başlıyorlar güne…
Bu yayınlardan biri de Bild.
Her gün olmasa bile sıkça ziyaret ettiğim sitelerden biri olan Bild’de, hayli zamandır bir Türk’ün, “Hah şöyle. Bild’de nihayet Türkiye lehinde bir şeye rastladım” diyebileceği bir şey yoktu.
Haberlerden vazgeçtim, her hafta okurlarına gidilip tatil yapılacak ülkeleri, şehirleri tanıtan Bild, nedense Türkiye’yi kapsama ağına almıyordu.
Dün Bild’e bakınca gördüğüme inanamadım.
Kasım ayında tatil yapılacak ideal yer olarak ve “Türk St. Tropez’i” yakıştırmasıyla Bodrum’un tanıtımı vardı Bild’de.
Hans Schlomer öyle bir anlatmış ki Bodrum’u vallahi benim bile gidesim geldi.
Tarihi değerlerinden denizine, deniz ürünlerinden kasım ayında bile insanın içini ısıtan güneşine kadar Bodrum’un birçok güzelliğinin anlatıldığı yazıda bir şey dikkatimi çekti.
Deri sandaletleriyle ünlü ustanın müşterileri arasında Mick Jagger ve Donna Karan’ın da olduğu vurgulanan yazıdaki şu cümleye dikkatinizi çekmek isterim:
“Eğer şanslı iseniz, bir yoga sınıfında Noami Campbell ve Kate Moss’la karşılaşabilirsiniz.”
EMRE KINAY, ŞEVKET ÇORUH İLE BÜLENT KAYABAŞ’IN ŞOVU
“İnşaat 2”nin yönetmeni Ömer Vargı ve oyuncularıyla bir yemekte buluştuğumuzda filmde başrolü Emre Kınay’la paylaşan Şevket Çoruh, “Filmin her sahnesinde varım” dediğinde, abarttığını sanmıştım. Cuma günü vizyona girecek filmi Akmerkez’deki galasında izleyince hak verdim Çoruh’a…
Vargı’nın “İnşaat” filminden 10 yıl sonra çektiği “İnşaat 2”, gerçekten de iki oyuncunun stand up şovu gibi. Vargı, öyle bir senaryo yazdı ki “Motor” deyip çekimlere başladığı andan “Final”e kadar Çoruh ve Kınay da kameranın önünde…
Kınay ve Çoruh’un müthiş performans sergiledikleri “İnşaat 2”de yardımcı rollerden birini üstlenen Bülent Kayabaş, “Meraklı ve huysuz komşu” tiplemesindeki başarısıyla benden alkışı hak etti. Yılların kurdu Kayabaş, sinemacı diliyle acayip “rol çaldı” ve filmin “gizli başrol oyuncusu” oldu!
“OFLU HOCA”LARI KARIŞTIRMAYIN!
Adem Kılıç’ın yönettiği ilk sinema filmi “Sümela’nın Şifresi Temel” gişede iyi iş yapınca Karadenizkomedilerinin devamı geldi. Henüz hiçbiri “Sümela’nın Şifresi”nin 1.731.519 olan seyirci sayısına ulaşamadı ama gişede şans aramaya devam ediyor Karadeniz komedileri.
Kılıç’ın üçüncü sinema filmi olan “Oflu Hoca’nın Şifresi” şu günlerde vizyonda.
Gelen mail’ler ve bilgilerden anladığım o ki bazıları Adem Kılıç’ın “Oflu Hoca’nın Şifresi”yle, Levent Soyarslan’ın çektiği “Oflu Hoca’yı Aramak” filmini karıştırır hale geldi. İsimlerindeki “Oflu Hoca” dışında ortak noktaları yok iki filmin.
Kılıç’ın çektiği “Oflu Hoca’nın Şifresi”, cemaate kızıp imamlığı bıraktıktan sonra fırıncılığa başlayan adamla “Müteahhit Ahmet”in, amatör bir kulübün başkanlığı için yaptığı mücadeleyi anlatıyor, Soyarslan’ınki ise “politik mizah”.
Aman ha “Uşaklar”! Her “Oflu”yu “Hoca”, her “Oflu Hoca”yı aynı sanmayın.
GÜNÜN SÖZÜ
“Mutluluğun tek yolu; iradeniz dışındaki şeylere üzülmekten vazgeçmektir.” (Epiktetos)