MİLLİYET CADDE  –  25 OCAK 2013 CUMA  –   ALİCE

20-dakikaStar’ın bilhassa açık ara birinci olduğu AB kategorisinde ‘20 Dakika’ dizisinin her hafta düzenli reyting kaybetmesi ve dört haftada reytingini 8.01’den  5.28’e düşürmesi düşündürücü.  Özetle demem o ki, bu gidişle hayra alamet değil ‘20 Dakika’nın sonu!

İlk bölümü 1 Ocak 2013’te Star’da ekrana gelen Tuba Büyüküstün’ün yeni dizisi     ‘20 Dakika’nın aldığı reytingleri alt alta yazınca ölümsüz şarkılardan birinin mısrası takıldı dilime:
Ne mi diyordu güftesi Kemâlettin Kâmi Kamu, bestesi Yıldırım Gürses’e ait ‘Gurbet’in o satırlarında? “Gitgide, elveda her ümide.”
Kamu’ya bu sözleri yazdıran şey ‘gurbet’te yaşadığı acıydı.
Benim aklıma bu sözü getiren şeyse ‘20 Dakika’nın AB’de 8.01’le başlayan reytinginin 5.28’e, ‘Total’deyse 5.34’ten 4.05’e düşmesi.
‘20 Dakika’ sanki güneşi görmüş kar gibi.
Dört bölümdür dizi, reytingini bir dirhem artıramadığı gibi, ha bire kaybetti.
Daha önce çok yazdım, bu vesileyle bir kez daha vurgulamakta yarar var sanırım.

Seyircisi sürekli azaldı
Dizilerin ilk bölümlerini insanlar meraktan izler.
O yüzden de ilk bölümün reytingi tanıtıma, sonrasındaki reytingler de yapımın kendisine mal edilir.
Doğuş Yayın Grubu’nun bu sezon Star’da yakaladığı başarı ne?
Star, yeni yayın döneminde hem ‘AB’de hem ‘Total’de hem de ‘Prime Time’ kuşağında artık birinci.
Özellikle de ‘AB’ kategorisinde açık ara önde.
‘20 Dakika’ dizisinin Star’ın bilhassa açık ara birinci olduğu AB kategorisinde her hafta düzenli reyting kaybetmesi ve dört haftada reytingini 8.01’den 5.28’e düşürmesi düşündürücü.
‘20 Dakika’nın ‘Total’ reytingi yüksek değildi.
O kulvarda da reyting kaybına uğradı dizi, ama bu AB grubundaki kadar sert olmadı.
Dizilerin ömürlerini belirleyen şey, reyting.

6 seyirciden 1’i  izlemezse
Sektördeki herkes biliyor ki, ticari bir denklemi var bu işin.
Yayınlandığı saat diliminde televizyon izleyen altı kişiden birini çekemeyen bir dizinin yaşaması imkansız.
Çünkü reklamcı, ekran karşısındaki seyirci sayısına göre para verdiği için, 6’da 1’i tutturamayan, her hafta zarara sokar kanalı.
Kanalın sahibi, aile fertleri ya da yöneticileri diziyi çok sever, yapımcıyla  yayıncı arasında gönül bağı vardır, o yüzden birkaç hafta solunum cihazına bağlı yaşar, o ayrı.
‘20 Dakika’ dizisi ‘altın oran’ olan 6’da 1 seyirciyi-ki izlenme payı olarak yüzde 15’e denk düşer bu- ‘Total’de hiçbir zaman tutturamamıştı.
‘20 Dakika’, ilk üç hafta AB’de tutturduğu bu oranı da dördüncü bölümde kaybetti.
Özetle demem o ki, bu gidişle hayra alamet değil ‘20 Dakika’nın sonu!

‘İŞİNİZ HALDEN ANLAMAK’SA O ZAMAN NEDEN BU ACELE?

Okurlarımızdan İbrahim Yüksel, Vakıfbank’ın son reklam filmiyle ilgili bir eposta yolladı. Sloganı ‘İşimiz halden anlamak’ olan Vakıfbank yöneticilerinin de benim gibi Yüksel’in görüşlerine hak vereceklerine ve halden anlayacaklarına eminim. İşte Yüksel’in yazdıkları:
“Vakıfbank, ‘İşimiz halden anlamak’ sloganıyla, toplumun her kesiminin dikkatini çeken muhteşem bir reklam yapmıştı. Reklamda köy çocuklarının okuması için ineklerini satıp okul yapan Şamil Şener’in öyküsü anlatılıyordu. Hele ki Şamil Şener’in çocuklarının, yüreklerinin tüm saflığıyla yaptığı konuşmalar, herkesi etkiliyordu.
Vakıfbank, takip eden reklamında benzer bir öyküyü; ömrünü çevresini ağaçlandırmaya adayan öğretmen Rahim Demirtaş’ın öyküsünü ele aldı. Ancak Şener öyküsündeki doğallık ve gerçekliğin aksine bu reklamda son derece mantık dışı sahnelere yer verildi. Demirtaş gibi örnek bir insana, kar altındaki araziye fidan diktirilen bu reklamda, bir de her yer karla kaplı iken fidanların sulatılması nasıl bir mantıkla açıklanabilir bilmiyorum. Reklamı yapanların acelesi neydi acaba? Birkaç hafta bekleyip reklam filmini kar kalktığında çekselerdi daha inandırıcı olurlardı ve hiçbir karşılık beklemeden kutsal bir görev ifa eden Rahim Demirtaş öğretmenin çabasını daha da parlatmış, reklamın etkisini daha da artırmış olurlardı.”

GÜNÜN SÖZÜ

Ne gösterdiğiniz, ne söylediğinizden daha önemlidir.  (David Ogilvy)