MİLLİYET TELEVİZYON – 20 NİSAN 2013 CUMARTESİ – ALİCE
İstanbul – Buenos Aires arası az boz bir yolculuk değil… Yeşilköy’den 09.45’te havalanan Türk Hava Yolları’nın Erzurum uçağı Brezilya Sao Paulo’ya vardığında Türkiye’de çoktan gece olmuştu. Uçağımız yakıt ikmali için San Paulo’ya indiğinde Türkiye’de saatler 22.45’i gösteriyordu.
13 saatlik uçuşla bizi Sao Paulo’ya getiren THY’nin uçuş ekibi değişti, yeni ekip geldi. Yakıt ikmali, temizlik derken 1 saat 45 dakika sonra uçak yeniden havalandı. İstanbul’da 09.45’te bindiğimiz THY uçağından Buenos Aires’te indiğimizde saat 03.05’ti. Yaklaşık 17 saat bir uçağın içinde kalmak ne demek?
Kitap okumak, uyumak ve film seyretmekten başka alternatifiniz yok…
Arjantin seyahatinin uzun süreceğini bildiğim için Allah’tan bolca kitap aldım yanıma… İlk, gazeteci Tuğrul Sarıtaş’ın “Bedava Pirzola” kitabını okudum. Uçağımız İstanbul’dan havalandıktan bir süre sonra gazete okuma faslı bitince bu kitabı aldım elime…
Ankara’da siyasetten magazine birçok önemli habere imza atmış bir gazeteci olan Sarıtaş’ın anıları öylesine eğlenceli ve sürükleyiciydi ki, 206 sayfalık kitap uçağımız Tunus semalarına girdiğinde bitti. Sarıtaş’ın kitabında Kenan Evren, Turgut Özal, Tansu Çiller, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Bülent Arınç ve Ali Coşkun gibi siyasetçiler ve onları takip ederken yaşadıkları tebessüm ettiren anılar da var, TRT çekimlerinden tirajikomik hatıralar da… İşte Sarıtaş’ın kitabından birkaç renkli anı:
Haberlere takla attırmak!
“TRT, 1963’te Ankara’nın göbeğine düşen iki uçağı konu alan; ünlü gazeteci Mete Akyol’un ‘Yazıyor’ isimli röportajından esinlenerek, olayın meydana geldiği mekanda çekim yapıyordu.
Yönetmen Okan Uysaler de bu nedenle Hacı Bayram Camisi ile Ulus Gima arasındaki alanı film setine dönüştürdü.
TRT’nin usta makyozü Gülsen Özkavaf’ın yaptığı yanık makyajı görenleri şaşırtıyordu. Rahmetli Uysaler’in talimatıyla çekim başladı.
Üzerine kuru alev maddesi sürülen aktörün elbiseleri tutuşturuldu.
Aktör o kadar güzel rol yapıyordu ki, çekimi izleyen vatandaşlar bile gerçek sandılar.
Ben de bu güzel sahneleri kare kare fotoğrafladım. Haberimi yazıp İstanbul’a gönderdim.
Ertesi gün gazeteyi görünce şoke oldum.
Çektiğim üç fotoğraf kullanılmış, haberim de şu şekilde değiştirilmişti.
Üst başlık:
“Film çekimini izlerken, o günü hatırlayan adam bunalıma girdi.”
Manşet:
“Kibriti çaktı, kendini yaktı!”
‘Tirajların Efendisi’ oldular
Kitaptan bir çarpıcı anı daha:
“Ankara’da soymadık ev ve mağaza bırakmayan dört genç yakalanarak Emniyet’e getirildi…
Hırsızların fotoğraflarını çekip bilgileri topladıktan sonra, büroya döndüm ve haberi İstanbul’a geçtim.
Benim gönderdiğim haberin başlığı ‘Dazlak hırsızlar yakalandı’ydı.
Bir gün sonra haber Günaydın’ın birinci sayfasında şu başlıkla çıktı:
‘Yul Brynner çetesi enselendi.”
Sarıtaş’ın onca anısı arasından bunları seçmemin sebebi de şu:
Muhabirin gönderdiği habere takla attırıp asparagasla onu manşet yapanlar, bugün “Tirajların Efendisi” diye takdim ediliyor da ondan…
O gazeteler tarih oldu, ama maalesef, sayıları az da olsa yaptıkları “yalan” ve “yanlış” haberlerle hâlâ okurları kandıranlar var.
Allah’tan sosyal medya var da, haberde adı geçenler anında tekzibi çakıyorlar.
ŞAKA MISINIZ SİZ?
Beyazıt Öztürk, “Beyaz Show”da “Revenge” dizisiyle “İntikam”ın birebir çekilen sahnelerini peş peşe gösterdikten sonra sosyal medyada yapılan yorumlara baktım, şaşırdım…
“İntikam” dizisinin “Revenge”den “uyarlama” olduğunu “Sağır Sultan” bile duydu…
İki dizinin benzer sahnelerini “Beyaz Show”da izledikten sonra, “Gördünüz mü? ‘İntikam’ da çalıntı çıktı. Revenge dizisini sahne sahne çalıp çekmişler” diye yorum yapanlar oldu.
Pardon da siz hangi dünyada mı yaşıyorsunuz?
Hangi dizilerin “uyarlama”, hangilerinin “özgün” olduğunu bilmiyorsanız, kabahat kimde?
ÜNLÜLER “ÖZEL”İNİ NİYE SOSYAL MEDYAYA AÇTI?
Her biri dünya çapında tanınan yıldızlar…
Verdikleri çok özel pozlar…
Her biri, diğerinden samimi…
Mariah Carey, bir bakıyorsunuz park halindeki motoru, at gibi şaha kaldırıp poz vermiş objektife, bir bakıyorsunuz lunaparkta tavşan olup dönmüş çocukluk günlerine…
Jennifer Lopez, bir sağ kroşe indirirken Muhammet Ali’nin çenesine, gülüyor objektife…
Jennifer Lopez, bir başka karede stüdyoda en samimi haliyle…
Katy Perry, katıldığı bir etkinlikte Selana Gomez’in karnındaki bebeğini ellemesini bizzat kendi yükledi hesabına…
Hamile Kim Kardashian da öyle…
Aynı şeyi bizde de yapanlar var…
Örneğin Gülben Ergen…
En özel pozlarını sosyal medya aracılığıyla paylaşıyor takipçileriyle…
Ünlülerin sosyal medyada paylaştığı o kadar “çok özel” fotoğraf var ki, hangi birini anlatayım?
Medyanın özel yaşamına girmesini istemeyen ünlülerin, bu çok özel pozlarını sosyal medyaya yüklemesinin birçok sebebi var.
Birincisi, sosyal medya birçok insan için artık kamuya açık fotoğraf albümü gibi oldu…
Ünlüsünden ünsüzüne milyonlarca insan, hoşlarına giden her şeyi takipçileriyle paylaşıyor.
Psikologlar boşuna mı, “Sosyal medyayı yoğun olarak kullanıp, yaptıklarını paylaşanlar teşhirci, onları takip edenler de röntgenci” dedi?
Ünlülerin “teşhirci”liği klasik medya aracılığıyla değil de, sosyal medya ile yapmalarının birinci sebebi şu: İşin kontrolü kendilerinde…
Sayfada yer verdiğim Tuğrul Sarıtaş’ın anılarındaki gibi, artık bu sayede gazetecilerin, ünlülerin bu tür fotoğraflarına “takla attırıp” okurlarına sunma riski ortadan kalkıyor çünkü…
Buna rağmen “yalan”a “dolan”a başvuranlar olduğunda, anında “İşin aslı bu” deyip gerçeği açıklıyorlar hayranlarına…