MİLLİYET TELEVİZYON – 2 Haziran 2012 Cumartesi ALİCE
“Magazin Meydanı”nın üçüncü haftasında konuk ettiğimiz Tamer Karadağlı’nın Kadir İnanır’a dair anlattığı bir anı bir hayli ilginçti.
Daha doğrusu “şov dünyasında pek rastlanmayan türden” demek gerekir buna.
Eminim okuyunca siz de aynı hisse kapılacaksınız.
İşte “Taşfırın erkeği”nin “Kuzey’den gelen adam”a dair anlattığı o ilginç anı:
“Kadir Abi’yle tanışıklığım 15 seneden fazladır. Ben o zamanlar Ankara’daydım. İstanbul’a Arzu’nun bir arkadaşını ziyarete gelmiştik. ŞimdiElle dergisinin editörü Işın Görmüş. O sırada Kadir İnanır, ‘Böyle Gitmez’ diye bir program sunuyordu. Işın da orada çalışıyordu. Işın demiş ki ‘Arkadaşlarım geldi Ankara’dan. Tamer Karadağlı, Arzu Balkan. Tamer, Ferhunde Hanımlar’da oynuyor. Kadir Abi sever öyle şeyleri ‘Akşam getiriyorsun onları yemeğe çıkarıyorum sizi’ demiş.
Davet etti, biz de gittik. Kadir Abi davet etti, geri çevirmek olmaz diye… Daha Arzu’yla flört ettiğimiz dönemler bunlar…
Buluşacağımız yere gittiğimizde arabayı otopark görevlisine teslim ettik. Kadir Abi oradan bizi sonra başka bir yere götürdü kendi arabasıyla. Geri döndüğümüzde araba orada duruyor, ama anahtar yok. Çünkü otoparkçı çoktan gitmiş. Bir arkadaşımız evinin anahtarını verdi bize, orada kalıyoruz. Ama evin anahtarı da kilitli kalan arabada.
Ne yapalım bir otele gider yatarız deyince hemen itiraz etti:
Olur mu öyle şey?
Benim yüzümden dışarıda kaldınız, bu gece bana geliyorsunuz.
Nasıl sana geliyoruz diye soracak olduk, ‘Bende kalacaksınız’ dedi.
Abi yapma, ne olacak? Gider bir otelde kalırız dedik, ama ısrar etti, bana gidiyoruz diye…
Kadir Abi’nin o zamanlar oturduğu Cihangir’deki evine gittik.
Kadir Abi, yatağını bize verdi, kendi yerde yattı.
Yatmadan önce ‘Tamer’ciğim ben sabah erken çıkacağım, arkadaşlarla koşacağım dedi. Siz keyfinize bakın. İstediğiniz saat kalkın, kahvaltınızı yapın. Hiç çekinmeyin. Burası sizin de eviniz. Bir insanın böyle bir jesti, evsahipliğini unutması mümkün mü?”
Seren Serengil’e soracaklarım var
4 Haziran Pazartesi akşamı tvem’de saat 21.00’de başlayacak “Magazin Meydanı”nın canlı yayınında Seren Serengil’i ağırlayacağız.
Moderatörlüğünü benim üstlendiğim programda yorumcu arkadaşlarım Uğur Güneri, Nurettin Soydan, İdil Çeliker ve Yaşar Çakmak’ın Seren Serengil’e neler soracağını bilmiyorum.
Ama benim soracağım ilk soru belli…
Seren Serengil, yıllardır eski can dostu Gülben Ergen hakkında demediğini bırakmadı.
Eski arkadaşına karşı öyle bir kinlenmişti ki, Seren Serengil’deki bu öfke yanından ayırmadığı köpeğine bile geçmişti.
Biri yanında daha soyadını bile söylemeden “Gülben” dediğinde düşmanını görmüş gibi havlıyordu…
Ne oldu da Seren Serengil’in Gülben Ergen’e karşı öfkesi bir anda bıçakla kesilip atılmış gibi bitti…
Şov dünyasında ilelebet küslük ve dostluk olmaz, eyvallah kabulüm…
Ama bu onun ötesinde bir şeydi.
Şimdiden merak etmeye başladım Seren Serengil’in bu konuda neler söyleyeceğini…
Seda Güler’in “Kıpkırmızı”sı
Mayorka seyahatine giderken bir kitap aldım yanıma…
Seda Kaya Güler’in “Kıpkırmızı” adlı son kitabıydı bu…
Adından ve kapağını süsleyen iki beyaz yastığın dışında her tarafı kırmızıyla kaplı yataktan belliydi rahmetli Duygu Asena’nın feminist öğrencisi ve “Aşk, Seks ve Kadınlara” dair kitabının yazarı Seda Kaya Güler’in yine ateşli ve seksi bir kitap yazdığı…
Yanılmamışım…
Barcelona aktarmalı uçtuk Mayorka’ya…
Bir solukta okudum “Kıpkırmızı”yı…
İstanbul – Barcelona arası üç saat…
Pilot, iniş için anons yaptığında çoktan bitmişti Seda Kaya Güler’in otuzuna yaklaşmış, evlenmiş ve boşanmış bir kadın üzerinden anlattığı aşk ve cinsellik romanı…
Aile ve toplumsal baskılar yüzünden yaptığı “aşk evliliği”ne rağmen aradığı aşkı bulamayan bir kadının, boşandıkdan sonra bir gün karşısına çıkan erkek, o güne kadar seksle ilgili bildiği her şeyi nasıl alt üst ettiğini anlattığı ilginç bir roman “Kıpkırmızı”.
Eurovision hâlâ önemli demek ki!
Medya Takip Merkezi’nin (MTM) hazırladığı medya takip raporuna göre Mayıs ayında hakkında en çok haber ve yazı çıkan popüler kültür yıldızı Can Bonomo…
Can Bonomo kim?
Türkiye’nin son Eurovision temsilcisi.
“Love Me Back” adlı şarkıyla Bakü’deki yarışmadan 7’nci dönen Can Bonomo’nun İbrahim Tatlıses’ten Cem Yılmaz’a, Beren Saat’ten Kıvanç Tatlıtuğ’a şov dünyasının onca ünlüsünü geride bırakması “Eurovision mu kaldı? Kimse takmıyor artık bu yarışmayı” diyenleri taca çıkardı.
Düne kadar sınırlı sayıda insanın tanıdığı Can Bonomo, bir ayda hakkında 6 bin 149 haber ve yazı çıkıyorsa bunun bir sebebi var; o da bazılarının ısrarla küçümsediği Eurovision…
Eurovision artık ciddi bir şarkı yarışması olmayabilir, ama ciddi bir televizyon şovu haline gelmiştir.
Birileri daha iyisini yapana kadar da bu böyle gidecektir.
Çünkü Eurovision’dan başka bir müzik etkinliği yok dünyanın bu kadar geniş coğrafyasında aynı anda canlı yayınlanan ve izlenen…
İşi bilenler bu büyük vitrini kullanmasını beceriyor.
Örneğin Azerbaycan…
Yarışma nedeniyle ışıl ışıl aydınlatılan Bakü’den ve yarışmanın yapıldığı salonlardan ekranlara yansıyan görüntüler muhteşemdi.