MİLLİYET CADDE – 18 HAZİRAN 2013 SALI – ALİCE
İlk bakışta Türkiye, iki cepheye bölündü gibi. Yüksek sesle konuşan iki taraf var çünkü… Peki ya seslerini çıkarmayanlar?
Türkiye’nin sağ-sol çatışmalarına ne gibi bedeller ödediğine tanıklık etmiş bir kuşağın mensubuyum…
Türkiye’nin yıllar içinde ‘alevi-sünni’ ya da ‘Türk-Kürt’ diye ikiye bölünerek iç savaş ortamına itilmek istendiğini de gördük. Şükürler olsun bugüne kadar Türkiye gelmedi bu oyuna…
Bugün karşımıza çıkan tabloysa başka… Gezi Parkı olaylarından sonra adeta iki cepheye ayrıldı Türkiye.
İki tarafın da elinde Türk bayrağı…
Türk bayraklarından bir kısmının üzerinde sadece ay-yıldız var, bir kısmındaysa ay-yıldızın yanı sıra Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafı… Bayraklarına bakarak kimin hangi taraftan olduğunu anlamak mümkün mü?
Aradaki fark şu: Gezi Parkı eylemcilerinin ve onlara destek için sokağa çıkanların ellerinde sade Türk bayrağı da vardı, Atatürk’lü olan da… Atatürk’lü olanlar çoktu. AKP’nin düzenlediği mitingteyse insanların ellerinde Başbakan’ın Kazlıçeşme mitinginde de vurguladığı gibi Bayrak Kanunu’na uygun olan Türk bayrakları vardı. Atatürk’lüsü hiç yoktu. Başbakan, mitinge katılanlara, evlerinin
balkonlarına ve camlarına o bayrakları asmasını önerdi.
450 dairenin olduğu bir sitede oturuyorum… Bizim bahçeden ancak yarısını görebiliyorum bu dairelerin, o nedenle sitenin etrafını dolaştım ve saydım kaç dairede Türk bayrağı asılı diye…
450 daireden 44’ünde Türk bayrağı vardı. 44 bayraktan 8’inde Atatürk’lü, 36’sıysa sadeydi.
Bir dairenin balkonundaysa ikisi birden asılıydı.
İlk bakışta Türkiye, iki cepheye bölündü gibi. Yüksek sesle konuşan iki taraf var çünkü… Peki ya seslerini çıkarmayanlar?
Bizim siteyi örnek alırsak 450 daireden sadece 44’ünün rengi belli…
Oturdukları dairenin camlarına, balkon demirlerine bayrak asma gereği hissetmeyen 406 daire sakininin temsil ettiği bir kitle yok mu? Var ve bana göre onlar, “Sessiz çoğunluk” denen gruptan.
ÇİZGİSİNİ BOZMAYAN TEK KANAL FLASH TV!
Flash TV, beğendiğim bir yayıncılık mı yapıyor? Hayır… Ama buna rağmen takdir ettiğim bir yanları var.
Türkiye’de ne olursa olsun çizgisinden taviz vermeyen tek kanaldır Flash TV.
Dışarıda kan gövdeyi götürüyormuş, umurlarında bile değil onların… Bazıları gibi “İktidarla muhalefet arasında denge tutturayım” derken, dengesiz kalıp, savrulmuyor, her daim “Vur patlasın, çal oynasın”a devam ediyor.
Bir kanalın ‘dünyayı umursamayan’ tavrını bant yayınlarla sürdürmesi mümkün. Flash TV’nin asıl başarısı, aynı şeyi canlı yayınlarla da yapıyor olması. Flash TV’nin canlı yayınlarındaki şarkıcılara bakıyorsun hepsi bizim gibi insanlar. Bizimle aynı dili konuşuyor, bizim gibi oynuyor, bildiğimiz şarkıları söylüyorlar ama başka bir dünyadan onlar!
Flash TV’nin patronu, onları günler önce bir yere hapsedip, yayın sıraları geldiğinde ekrana çıkarıyorsa, ancak o zaman, “Dünyadan haberleri yok bu insanların” demek mümkün ama öyle değil.
Peki buna rağmen merkezi İstanbul’un göbeği sayılabilecek Tepebaşı’ndaki kanalın canlı yayına gelmeden bu ülkede olan bitenden bihaber olabilir mi bu insanlar? Flash TV’ye gelirken sokaklarda da mı bir şey görmüyor bunlar? Görmelerine rağmen kameraların karşısına geçer geçmez her şeyi unutup, “Çalsın sazlar, oynasın kızlar” yapabiliyorlarsa pes valla!
Toplumbilimciler, “Hangi dünyanın insanı?” diye acilen incelemeye almalı bunları.
BAŞKA BiR iSTEĞiN VAR MI TURKCELL?
Son günlerde Turkcell’den en çok aldığım mesaj şu: “İstemediğiniz kişilerin SMS’lerini engellemek, SMS’lerinizi arşivlemek, yönlendirmek ve SMS’e imza eklemek ayda sadece 1.99 TL’ye mümkün. SMSPLUS yazıp, 2222’ye gönderin.”
SMS’leri arşivlemek, yönlendirmek ve imza ekleme
hizmetleri için Turkcell’in abonelerinden aylık ücret talep etmesine bir itirazım yok.Böylesine ekstra bir hizmeti isteyen, bedelini öder…
Ancak istemediğiniz kişilerin SMS’lerini para karşılığı
engellemeye gelince mevzu, orada durun bir dakika…
Bazı telefonların kendinde olan bir özellik bu… Abonelerini bu tür kişilerden koruması gereken Turkcell’in bu işten de para kazanmak istemesine ne demeli?
GÜNÜN SÖZÜ
Her insanın aynalara göstermediği bir yüzü ve kimseye söylemediği bir hüznü vardır…
