MİLLİYET CADDE  – 21 Eylül 2012 Cuma  ALİCE

Nurseli İdiz, 1.5 ay önce Alaçatı’da çekilen fotoğraflarının ardından “Kendimi infaz edilmiş gibi hissediyorum” diye magazincileri suçlamıştı. Aynı Nurseli, ‘Küllerimden yeniden doğdum. Üç koldan geliyorum’u kamuoyuna, 1.5 ay önce suçladığı magazinciler aracılığıyla duyurdu.

Nurseli İdiz, küllerinden yeniden doğmuş ve üç koldan geliyormuş.   Nurseli İdiz’in PR’ını üstlenen Özgür Aras’ın salı günü medyaya servis ettiği basın bülteni genelde bu şekilde yer aldı çarşamba günkü gazetelerde.
Özgür Aras’ın Nurseli İdiz’in iki yeni fotoğrafı eşliğinde medyaya servis ettiği basın bülteninin     başlığı şuydu:
“Nurseli İdiz yeniden doğuyor.”
Özgür Aras’ın yazıp medyaya servis ettiği, çoğu gazetenin noktasına virgülüne dokunmadan ‘haber’e(!) dönüştürdüğü ‘basın bülteni’nin en çarpıcı yanlarından biri şuydu:
Gani Müjde’nin senaryosunu yazıp yapımcılığını üstlendiği ‘Harem’ dizisinde ‘Mozaikli Valide Sultan’ karakterini canlandırmaya başlayan, aynı dönemde yeni bir tiyatro oyunu ve bir sinema filmi için imza atan Nurseli İdiz, şöyle demiş:
“Bu işlerle birlikte küllerimden yeniden doğacağım. Tüm yaşadıklarımdan sonra her şerde bir hayır vardır diyorum. Artık kendime ve ekibime tek bir sözüm var sadece çalışacağım.”

Küllerinden yeniden doğmak
İdiz’in yaz sonuna doğru Alaçatı’da çekilen ve Cahide Sonku’nun sonunu hatırlatan fotoğraflardan  1.5 ay sonra üç koldan gelmesi, o günlerde “Küllerinden yeniden doğacaktır Nurseli” diye yazmış biri olarak beni ziyadesiyle mutlu etti.
Ama “Küllerimden yeniden doğacağım” lafını Nurseli etti mi, biraz durup, düşünmek lazım o noktada.
Evet, ‘balık hafızalı’ bir toplumuz, ama  o kadar da değil.
Nurseli İdiz’in o günlerde söyledikleri hâlâ tazeliğini koruyor hafızalarda.
İdiz, kendisini maddi ve manevi olarak bitmiş, alkole vermiş bir sanatçı gibi gösterdikleri için magazincilere isyan ettiğinde temmuz ayının sonu, ağustos ayının başıydı.
Ne demişti o günlerde İdiz?

Magazincilere özür borçlu
“Bu fotoğraflar, yazılanlar bugün benim ipimi çekti. Bu son nokta, gerçek bir ölüyüm. Herkesin bildiği psikolojik bir rahatsızlığım var zaten. Zaman zaman o depreşiyor. Orada yüzlerce tiyatrocu yerlere yapışıyor, yerlerde sürünüyor. Onların hiçbirini yazmıyorlar, neden ben?
Benim için ‘Alkolün, bağımlılığın bitirdiği sanatçı’ demişler; bundan sonra hangi yapımcı bana iş verir? Bu imaj üzerime yapıştı, silemiyorum.
Kendimi infaz edilmiş gibi hissediyorum. Ne yaptım ben kadın mı sattım, uyuşturucu mu? Sessiz sakin hüzünlü bir şekilde oturuyorum. Bugünden sonra yapımcıların kafasındaki her şey bitirildi. Oyunculuğu bırakıp, buralardan gideceğim. Yurt dışında  yaşayan yeğenlerimin yanına yerleşip, başka bir iş yapacağım.”
Aradan iki ay bile geçmedi, tablo ortada.
Nurseli İdiz, ne öngörmüşse tam tersi oldu.
Üstelik aynı Nurseli, ‘Küllerimden yeniden  doğdum. Üç koldan geliyorum’u kamuoyuna, 1.5 ay önce suçladığı magazinciler aracılığıyla duyurdu.
Bir insanın suçunu kabul edip, haksızlık yaptıklarından özür dilemesi bu kadar zor mu?

BAKANLIK: “KUMA AVUSTURYA FiLMi”

‘Portakal’da ‘Kuma’ krizi’ başlıklı yazım üzerine Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdür Yardımcısı Özgür Semiz aradı.
‘Kuma’ filminin yönetmeni Umut Dağ’ın ‘Altın Portakal’ yetkililerine verdiği bazı bilgilerle, bakanlıktaki bilgilerin örtüşmediğini anlattı.
İşte Semiz’in söyledikleri:
“Kuma’nın konusu, yönetmeni, oyuncuları Türk, ama yapımcısı Türk değil. Bizde Avusturya yapımı olarak görünüyor ‘Kuma’. Yapımcının adı da Michael Katz. Yapımcısı Türk olmayan bir filmi bakanlık olarak tescil edebilmemiz için, o filmin bir Türk yapımcı tarafından ithal edilmiş ve Türkiye’deki mali haklarının o yapımcıya geçmiş olması gerekir. ‘Kuma’ filmi için bize böyle bir başvuru da yapılmadı. O nedenle bizim için ‘Kuma’ yabancı bir filmdir.”
Yönetmen Umut Dağ’dan da bir eposta aldım. Dağ’ın yazdıklarıysa özetle şöyle:
“Filmin hikayesinden tut, oyuncularına ve diline kadar her şey Türkçe. Ancak filmin yerli film tescili alması için sadece Mavi Kart’ımın onaylanması yetmiyor. Yabancılarla ortak yapım bir işin ‘yerli yapım’ sayılması için yönetmen, senarist, başrol oyuncusu, kurgu, mekan yoğunluğu, ses mühendisi ve orijinal çekim dili gibi 13 kategoride toplam 22 puanlık sistem üzerinden 14 puan alması gerekiyor. Filmin özgün hikayesi bana ait, ama Avusturyalı bir senaristi de ortak ettiğim için işe oradan puan vermiyorlar bize. Asıl sorun orada.”

GÜNÜN SÖZÜ
Kendi ayıbını gören kişiye ne mutlu. (Mevlana)