MİLLİYET CADDE – 11 KASIM 2013 PAZARTESİ – ALİCE
Antalya’da düzenlenen “Sosyal Medya ve Sosyal Hareketler” seminerinde iki gün boyunca neler mi konuşuldu? USMED temsilcisi Said Ercan’ın siyasetçilerin twitter karnesine dair verdiği rakamlar çarpıcıydı…
Almanya Büyükelçiliği’nin Antalya’da düzenlediği “Sosyal Medya ve Sosyal Hareketler” semineri iki gün sürdü. Almanya Büyükelçiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müsteşarı Peter Kettner’in açılış konuşmasıyla başlayan seminerin ilk günü konuşmacılar şu isimlerdi: Akademisyen Dr. Leonard Novy, gazeteci Ümit Sezgin, Frankfurter Allgemeine’den Michael Mantens, İnternethaber’den Hatice Kübra Kocaoğlu, blog yazarları Lisa Altmaier ve Steffi Fetz, Hürriyet WEB Koondinatörü Bülent Mumay, Greenpeace’den Volker Gabner, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ulaş Başar Gezgin, gazeteci Veronika Hartman ve Zaytung’un kurucularından Hakan Bilginer.
Seminerin ikinci gününde sunum yapanlar ise Bilgi Üniversitesi’nden Mehmet Bedii Kaya, gazeteci Christian Feiland, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan Murat Akşit, blogcu Martin Fushs, akademisyen Dr. Erik Meyer, Uluslararası Sosyal Medya Derneği’nden (USMED) Said Ercan, Korsan Partisi eski Siyasi Genel Müdürü Marina Weisband, Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Mustafa Kaya, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nden Hauke Gierow ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan Bahattin Vidinli’ydi.
İki gün boyunca neler mi konuşuldu? “Yarının gazeteciliği böyle mi olacak?” konusunu yarına bırakıp, aldığım diğer notları bugün paylaşacağım.
Ümit Sezgin: Günümüzde “Bir arkadaş haberciliği”yle karşı karşıyayız. Biri sizinle çarpıcı bir haber paylaştığında, haliyle kaynağını merak edip sorduğunuzda nedense yanıt hep aynı: “Bir arkadaş söyledi.”
Ulaş Başar Gezgin: “Gezi”yi “Gezi Olayları” diye tanımlamak Gezi ruhunu reddeden bir bakıştır. Gezi’de olayı yaratan devletti; o yüzden bunun adı “Gezi Direnişi” veya “Gezi Protestosu”dur…
Hakan Bilginer: Gezi’den önce Türkiye’de sosyal medya kullanımı yüzde 40 civarındaydı, bu oran yüzde 80’lere çıktı. Gezi sürecinde Zaytung’un ziyaretçi sayısı üç kat artmıştı, hiç bitmeseydi keşke!
Martin Fuchs: Twitter, Almanya’da hiçbir şey ifade etmiyor. Bizde Wikipedia ve bloglar ilgi görür. Klasik medyanın boş bıraktığı her alanı vatandaş
gazeteciliği ve bloggerlar doldurdu. O yüzden Almanya’da blog yazarı olarak ünlünen çok insan oldu. Ben de onlardan biriyim.
Murat Akşit: Anonimlik, yurttaş gazeteciliğinin en tehlikeli yanıdır. ‘Yurttaş gazeteciliği’nin dinamizminden yararlanmak isteyen ciddi medya kuruluşları, kaynaklardan teyit ettiği bu tür haberlere ‘Bu haber kontrol edilmiştir’ mührü basmaya başladı.
Michael Martens: Blogcular istedikleri kadar kibirlersin, “Klasik medya bitti” desin, bugün hâlâ insanlara en doğru ve güvenilir bilgiyi veren kaynaktır. Gezi’de şunu gördük. Evet, ‘Halk gazeteciliği’ vardı, ama ‘çöp’ dediğimiz yalan, yanlış bilgiler de.
Siyasetçilerin ‘takipçi’ sayısı gezi’yle patladı!
Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) temsilcisi Said Ercan’ın siyasetçilerin twitter karnesine dair verdiği rakamlar çarpıcıydı. Çünkü USMED’in hazırladığı rapora göre siyasetçilerin twitter’da yaşadıkları takipçi patlamasının tek sebebi var, o da “Gezi”…
Siyasetçilerin Twitter’daki takipçi sayıları da patladı,
Twitter’ı kullanmaya başlayan siyasetçi sayısı da… Ünlü siyasetçilerin “Gezi”den bir ay
önce Twitter’dan takip edenlerin sayısı kaçtı, bugün durum ne?
GÜLE GÜLE KAPTAN!
Birkaç ay önceydi… Baktım yine paso sigara içiyor Savaş Ay… “Gırtlak kanseri yaptı seni hâlâ bırakmadın mı bunu?” dedim. “Kaptan”ın o gün verdiği yanıt şuydu: “Bugüne kadar kaç ameliyat geçirdim, ne kadar kemoterapi gördüm biliyor musun? Bu hastalık çok yordu beni ‘Lazoğlu’. Yine kan gelmeye başladı ağzımdan, doktora gideceğim, belki de yeni bir operasyon diyecek. Kendimi işe vermezsem kafayı yedirir bana bu hastalık. Şimdi anladın mı bu meredi bile bile niye içtiğimi?”
Gazetecilikte türünün son örneklerinden biriydi Savaş Ay… Mekanın cennet olsun “A Takımı”nın “Kaptan”ı…
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyayı ahirete götüremeyeceğine göre, öyle yaşa ki dünya seni ahirete götürsün. (Şems-i Tebrizi)