MİLLİYET CADDE – 1 MART 2015 CUMA – ALİCE
Sicilya hakkındaki algı ve gerçeği anlatmak için, ‘Kurdun adı çıktı, ama çakal dağları yıktı’ deyimini kullanmak yanlış olmasa gerek. Başta ‘Baba’ olmak üzere birçok Hollywood filmi sayesinde Sicilya’nın algısı ‘Mafya adası’… Yılın üç ayını İstanbul’da geçiren İtalyan rehberimiz Giusy Nicotra’nın söylediğine göre mafya hâlâ etkin Sicilya’da.
“Bizim rehber, ‘Sicilya’da mafya var mı?’ diye sorulduğunda, ‘Hayır’ diyorlar, ama öyle değil. En büyük mafya ‘Carleone’ ailesinin şehri Palermo’da” diyen Nicotra’nın anlattıklarından anladığım şu:
Sicilya mafyası sokaklarda değil, siyasette ve ekonomide etkin…
Mafyanın sokakları esir aldığı asıl yer ise Napoli. Sokaklardaki kap kaç çetelerinden tutun, otomobil çalmaya kadar her şey ellerinde. Türkçe karşılığı ‘At geri geldi’ olan bir deyimleri bile var oto hırsızlığında. Biri lüks otomobil aldığında anında çalıyorlar. Sonra, “Hayırlı olsun. Yeni bir otomobil almışsın, ama çalmışlar. Şu kadar para verirsen arkadaşlar bulup, sağ salim getirirler size onu” diye telefon açıyorlar sahibine. Kişi parayı verirse, at sahibine geri geliyor, vermezse at sizlere ömür!
Sicilya, Afrika göçmenlerinin daha iyi bir yaşam yolculuğundaki ilk durak yeri. Akdeniz’in durgun olduğu her sabah, teknelerle gelen göçmenler sayesinde nüfusu artıyormuş Sicilya’nın. Bunların bir kısmı daha sonra Napoli’ye, oradan Fransa veya diğer Avrupa ülkelerine gidiyor.
Bize anlatılanlara göre, “Roma’dan yukarısı çalışıp, aşağıdaki şehirleri besliyor. İtalyanlar bağ – bahçe işlerini sevmediği için bu hizmeti Afrikalı göçmenler yapıyor.
SiCiLYA HATIRASI
Katanya Belediyesi’yle ‘Kardeş Şehir’ anlaşması yapan Beyoğlu Belediyesi’nin Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve ekibi, sokakların zemin kaplamasını çok beğendi. “Gittiğim her şehirde gördüğüm güzel şeyleri Beyoğlu’na taşımaya çalışıyorum. Burada da kaldırımlar ve yol, volkanik siyah taşla kaplanınca evlerin güzelliği daha bir çıkmış ortaya” diyen Demircan, bakalım benzer bir uygalamayı Beyoğlu’nda yapacak mı?
TARiHi VE TURiSTiK ŞEHiR TAORMiNA
Sicilya’nın ikinci büyük şehri Katanya ile Taormina’yı dolaştık, Etna Yanardağı’na çıktık, ama en büyük şehir olan Palermo’ya gidemedik. Gezip gördüğüm yerler itibarıyla şunu belirtmekte yarar görüyorum. Katanya’daki yapı stoğu çok eski olmamasına rağmen bakımsız, Taormina’daki evler ise daha eski olmalarına rağmen restore edilmiş.
Taormina’nın bu denli bakımlı olmasının nedeni curiuse gemilerinin uğrak yeri olması. Gemilerle her gün Taormina’ya gelen 2 – 3 bin turistin bıraktığı paranın bir kısmının binalara yatırıldığı ortada.
İtalyan eşinden boşandıktan sonra dört yıl Türk sevgilisi olduğunu söyleyen Giusy Nicotra, “Sicilya erkekleri de Türkler gibi, Akdenizli ve kıskanç. Hiçbir Sicilya erkeği eşinin 3 – 4 ay ülke dışında yaşamasını istemez. O yüzden benim evliliğim de yürümedi” dedi.
BiR GÜNDE ÜÇ MEVSiM
Etna’ya gitmek için otelden çıktığımızda hava serin, ama açıktı. Etna’nın otomobille gidilen noktasına kadar ulaştığımızda ise hava kapalıydı. Dağın zirvesine çıkmak için teleferiğe bindiğimizde etrafı sis kaplamıştı. Zirveden inip, yemeğe geçtik. Restorandan çıktığımızda yağan taze kar, izlerimizi kapatmıştı.
Etna’dan inip Taormina şehrine geçtik. Yol boyunca müthiş bir yağmur vardı. Şehri dolaşmak için midibüsten indiğimizde de öyle… 5 – 10 dakika sonra yağmurun yerini pırıl pırıl bir güneş aldı. Değil bir günde, birkaç saat içinde üç mevsimi yaşadık…