6 Ekim 2024 Pazar  –  Milliyet Pazar  –  Alice

Pazar söyleşilerinde bu haftaki konuklarımız ekranların en uzun soluklu dizisi “Arka Sokaklar”da komiser olarak izlediğimiz Oya Okar ve Özlem Çınar… İki oyuncunun “Arka Sokaklar” dizisinde komiseri oynamalarının yanı sıra bir ortak özellikleri daha var… İki oyuncu da ayrıldıkları “Arka Sokaklar” dizisine yeniden döndü.

“Arka Sokaklar” ekibinin ilk üyelerinden komiser Aylin Aydın’ı oynayan Özlem Çınar ve Şevket Çoruh’un canlandırdığı komiser Mesut komaya girince onunla birlikte diziden ayrılan komiser Selin Demirci Güneri’ye hayat veren Oya Okar’la Beykoz’daki sette buluştuk. Gün batımının ardından ışıl ışıl parlayan İstanbul ve Boğaz’a tepeden bakan Beykoz Karlıtepe’de soğuk bir sonbahar akşamında sıcak bir sohbet yaptık iki oyuncuyla…

‘Arka Sokaklar’ büyük bir aile ve fanlar gücümüze güç katıyor

Özlem Çınar’la daha önce röportaj yaptığım için tanışıklığım vardı ama bunca yıllık meslek hayatımda ‘Sanatta Yeterlilik’ üzerine doktora yapmış bir oyuncuyla tanışıklığım ve sohbetim olmamıştı, Oya Okar sayesinde bu da oldu.

– Oya Hanım, 2015’te katıldığınız “Arka Sokaklar”dan 2023’te ayrıldınız ama dizide eşinizi oynayan Şevket Çoruh dönünce siz de döndünüz.

Evet, öyle oldu.

– Geri dönme fikri nasıl oluştu?

Oynadığım karakter Mesut’la partner olduğu için, birlikte ilerleyen bir hikâyeydi. O hikâyenin ayaklarından biri olmayınca eksik kalacaktı. Mesut’la birlikte Selin’ de gitti. O güzel bir hikâyeydi, onun parçası olarak geri dönme fikri güzeldi, döndüm.

– Diziden ayrıldıktan sonra başka bir iş yaptınız mı?

Hayır. “Arka Sokaklar”da altı sezon oynadıktan sonra ayrılınca, biraz dinlendim. Çünkü ağır temposu olan bir iş. 140 dakikaya yakın bölüm çekiyoruz, bizde öyle dakikalarca birbirine bakan oyuncular yok. Hızlı ve yorucu bir iş. O yüzden dinlenmek istedim. Zaten doktora yapıyordum, ona ağırlık verdim. Sonrasında diziye dönme fikrim yoktu ama olaylar ve hayat öyle gelişti, su öyle aktı.

– Özlem Çınar’a soralım. “Arka Sokaklar”ın hayatınızdaki yeri nedir sizde?

Alıştığımız bir yer… Birbirini seven insanların olduğu bir set… Hayatımın ciddi bir bölümü bu diziyle geçti.

– Oya Okar’ın aynı soruya yanıtı ne olur?

Uzun bir evlilik gibi “Arka Sokaklar”…

Özlem Çınar: Bazen boşanmak istiyorsun ama olmuyor!

Oya Okar: Ama yok, bizde hikâye, durum, her şey sürekli değiştiği için… Ne bileyim? Ben ilk geldiğimde sorsaydınız bunu, birkaç yılda sıkılır insanlar derdim. Ama şimdi uzun süre oynadım, geri geldim. Nasıl oluyor, bilmiyorum. Dinamiği ve hızlı değişen hikâye yapısı nedeniyle öyle hissetmiyorsun. “Arka Sokaklar”ın oyuncusu olmadan önce seyircisiydim. “Arka Sokaklar”ın seyircilerin hayatında da önemli bir yeri var. Çünkü tarihe biz yazı yazılıyor ve kollektif hafızada yer ediniyor. Seyirciye de bu iyi geliyor, önemi ve farkı da burada…

Piyano ve obua çalıyor

– Güzel Sanatlar Lisesi’nde müzik okudunuz, ama konservatuvara girince tiyatroyu seçtiniz. Şarkıcılık ya da enstrüman yeteneğiniz mi yok yoksa oyunculuk mu daha ağır bastı?

Oya Okar: Bir meslek olarak müzikte ilerlemek yerine oyunculuğa karar verdim, o yüzden. Yetenekle ilgili değil, bir tercih meselesi…

– Çaldığınız enstrüman var mı?

Var… Piyano çalıyorum, obuacıyım aynı zamanda.

– 15 dizi, bir TV film…

Dizi o kadar var mı?

– Google’da öyle yazıyor.

Doğrudur.

– Niye sadece bir TV filmi?

Bilmem… Denk gelmedi. Bana gelen roller içinde olmak istediğim kadar beni heyecanlandırmadı. Heyecan duyacağım roller de henüz bana gelmedi.

– Bu kez su akıp, yolunu bulmadı demek ki! 2010 ve 2012’de iki tiyatro oyununuz var, sonra niye devamı gelmedi?

Devlet Tiyatroları’nın “İmparatorluk Kuranlar” oyununu üç sezona yakın oynadık. Yine İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda “Sessizlik”i oynadık ki o dönemin kapalı gişe oynayan, bol ödüllü bir oyunuydu. Biz devam etmek istedik ama oyun repertuvardan kaldırıldı.

‘Arka Sokaklar’ büyük bir aile ve fanlar gücümüze güç katıyor

“Yoga yapmadan günlük hayata adapte olamam”

– Özlem Hanım, siz “Arka Sokaklar”dan kalan zamanlarda ne yaparsınız, kendinizi nasıl şarj edersiniz?

Erken yatıp, erkek kalkarım. Sabah kalktığımda yoga yaparak kendimi şarj ederim.

– Ne kadar sürer yoga seansınız?

Sabahları 45 dakika yoga, 20 dakika da meditasyon yaparım. Yapmak zorundayım, Çünkü başka türlü zihnimi toparlayamıyorum.

– Fanlarınızla diyaloğunuz nasıl? Sizi yönlendiriyorlar mı yoksa kızdırıyorlar mı?

Diyaloğum çok yok fanlarla… Instagram’da fotoğraf paylaşım üzerinden bir diyalog oluyor. Biz onların Aylin ya da Selin ablasıyız. Ne onlar bizi kızdırıyor, ne biz onları, ama onlar bazen kendi aralarında birbirlerine kızıyorlar.

“İşim yoksa iki köpeğimle doğada vakit geçiririm”

– “Arka Sokaklar”dan kalan zamanlarda ne yaparsınız, kendinizi nasıl şarj edersiniz?

Oya Okar: Köpeklerimle doğada vakit geçiriyorum.

– Köpeklerim derken kaç tane var?

İki tane…

– Hobileriniz neler?

Dönem dönem değişiyor. Kimi dönem resim yaparım, bazen müzikle uğraşırım. Ne iyi geliyorsa onu yaparım. O dönem neye ihtiyacım olduğunu hissedersem onu yapıyorum. “Ay hobilerim şudur: Günde üç defa at binerim” gibi havalı cümleler kuramayacağım.

“Doktora süreci çok yorucuydu”

– İstanbul Üniversitesi’ndeki “Sanatta Yeterlilik” tezinizi 19 Eylül 2024 tarihinde verip doktoranızı aldınız tebrikler… Cüppesini giyen Oya Okar’ın bundan sonraki hedefi ne? Annesi gibi tıp doktoru olamayınca bilim doktoru olarak akademisyenlik yapmak mı?

Oya Okar: Ben zaten hocalık yapıyordum, bunu Wikipedia yazmadığı için bilginiz olmayabilir Ali Beyciğim. İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda asistanlık ve üç sene de doğaçlama hocalığı yaptım, 2016’da bıraktım. Şimdi başka bir üniversitede hocalık yapıyorum.

– Hangi üniversite?

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde ders veriyorum, üçüncü senem.

– Doktoranız kaç yıl sürdü?

Uzun sürdü…

– Tez hocası Prof. Mehmet Birkiye’ye hiç yorulmadan yolunu aydınlattığı için teşekkür eden Oya Okar, bu süreçte yoruldu mu?

Yorucu bir süreç doktora çalışması, yapanlar bilir… Çünkü çok uzun süre aynı alan ve aynı konu üzerinde çok detaylı araştırma gerekiyor. İyi değerlendirme yapabilmeniz için bazı konuları pek çok kez okuyorsunuz. Evet, yorucu bir süreç…

‘Arka Sokaklar’ büyük bir aile ve fanlar gücümüze güç katıyor

“Fanlar futbol taraftarları gibi”

– Oya Hanım sizin fanlarla aranız nasıl?

Gücümüze güç kattıklarını düşünüyorum. Çok zeki ve çok yaratıcı şeyler yapıyorlar sosyal medyada. Çok kıvrak zeka ürünü paylaşımlar görüyorum. Fanlar kendi aralarında biraz futbol taraftarları gibi ‘Selin ve Mesut’cular’ var, ‘Aylin ve Hakan’cılar’ var, onlar birbirleriyle biraz atışıyorlar. “Arka Sokaklar” büyük bir aile ve onlar çoğunlukla bizi destekliyor. Bize hep pozitif katkı ve fayda sağlıyorlar yaptıklarıyla…

“Sosyal medyada fanların yazdıkları egomu okşuyor”

– Dört yılda toplam 31 post paylaşmışsınız. Ayda ortalama bir post bile değil… 28 paylaşımınız altında tek satır bile yok, niye?

Özlem Çınar: Pek yazmayı sevmiyorum ben… Hikâyeyi paylaşırken de, bir şey açıklamayı sevmiyorum, kendimle ilgili… Fotoğraf koyuyorum ve geçiyorum. Instagram bir mecburiyet aslında benim için. Takip ettiğim hocalar ve ressamlar var. Ressam takip etmeyi seviyorum. Beslenmeyle ve yogayla ilgili şeyler takip etmeyi seviyorum. Bazı doktorları takip ediyorum. Diziden fotoğraf koyuyorum, fanlar mutlu oluyor. Onlar mutlu olunca ben de mutlu oluyorum, seviyorum onları. Bana olan övgüleri ve düşkünlükleri hoşuma gidiyor, egomu da okşuyor. Görmediğim ve tanımadığım insanlarla sosyal medya üzerinden bir bağ kurmuş olmak da hoşuma gidiyor.

“Arabadan indim ve trafikte yolu açtım”

– Rol gereği emniyet mensubusunuz, gerçek polislerle karşılaştığınızda sizi tanıyorlar mı? Tanıdıklarında nasıl diyaloglar geçiyor aranızda?

Oya Okar: Polislerle karşılaştığımızda en çok söyledikleri şey, “Bizde işler ‘Aylin’in çözdüğü kadar hızlı olmuyor” oluyor.

– Özlem Hanım sizin bu konuda söyleyecekleriniz neler?

“Gerçek hayatta size hiç komiserim diyen oluyor mu?’”diye soran polisler oluyor, ama 15- 20 yıl sonra geldiğimiz nokta şu. Geçen bir durum yaşadık, Oya da vardı arabada, anlatınca hatırlayacaktır. İkinci ekibe gidiyoruz, yolda bir kaza olmuş. Arabayı çekecekler, çekiciler gelmiş. Önümüzde de 20-30 araç var. Ben gittim çekicinin içinde bir polis vardı. Merhaba, kolay gelsin dedim, “Merhaba komiserim” dedi. Amirim burada mı canım dedim. “Burada Aylin komiserim” dedi. Rica etsem çağırır mısın? Bizim ikinci ekibe gitmemiz lazım, bize bir izin ver deyince “Tamam, bir dakikaya açılır” dedi. Ben bizim arabaya yürürken diğer araçlardaki insanlar, “Aylin komiser yolu açtı” falan diye konuşmaya başladı. Diziyle gerçek hayat birbirine karıştı, komik bir şey oldu.

– Özlem Hanım, siz yaparsınız, inanırım.

Yaptım, evet arabadan inip yolu açtım!

– “Herkes Kendi Evinde”yle başlayan oyunculuk serüveninizde yedi dizi, iki film ve üç tiyatro oyununuz var. 24 yılda 10 proje az mı, çok mu?

Özlem Çınar: Az… Daha çok olsun, daha çok sinema filmi ve tiyatro oyunu olsun isterdim ama olmadı.