MİLLİYET CADDE  – 4 Temmuz 2012 Çarşamba  ALİCE

Yıllarca köşe yazarı olarak bazen kendiyle, bazen Türkiye’nin gündemdeki isimleriyle dalga geçen yazılar yazan Ayşe Özyılmazel, Star TV’deki programında ev sahibi. O yüzden köşesindeki gibi özgür olması mümkün değil. Hal böyle olunca yıldızını parlatan çoğu özelliği törpülenmiş ‘sınırlı sorumlu’ bir Ayşe çıkıyor ortaya…

Ayşe Özyılmazel’le Alişan, Star TV’de ‘yaz tatili’ne çıkan ‘Melek’in yerine programa başladı.
İlk programlarında Bülent Ersoy’u ağırlayan Ayşe&Alişan, başarılı bir ikili olur mu?
Alişan bu konuda deneyimli biri.
Yıllarca gündüz kuşağında Çağla Şıkel’le program yaptı.
Ayşe Özyılmazel’se canlı yayın işinde yeni.
En geç bir haftaya geçer Özyılmazel’in canlı yayın sunuculuğundaki acemiliği.
Ancak şöyle bir teknik sorun var ortada.
Ayşe Özyılmazel’in özelliği ne?
O, ‘Özgür kız’ formatında biri.
Bazen bir kişiye kızıp, “Bütün erkekleri tek tek tokatlayasım var” diyerek ‘sevimli şımarıklıklar’ da yapar.

Özellikleri törpülenmiş gibi
Yıllarca köşe yazarı olarak bazen kendiyle, bazen Türkiye’nin gündemdeki isimleriyle dalga geçen yazılar yazdı.
Yaptıkları ve söyledikleri yüzünden alkışladığı ünlüler de oldu, yerden yere vurdukları da.
Yıllarca Sabah ve Günaydın’daki köşesinden ünlülere ayar veren Özyılmazel, Star TV’deki programdaysa ‘ev sahibi’, programa gelenler de ‘misafir’i.
O yüzden köşesindeki gibi özgür olması mümkün değil.
Hal böyle olunca da yıldızını parlatan çoğu özelliği törpülenmiş ‘sınırlı sorumlu’ bir Ayşe çıkıyor ortaya.
Özyılmazel, bu haliyle eğlence odaklı kadın kuşakları için ideal bir sunucu olmayabilir, ama gece, ünlülerle sıcak ve samimi sohbetler yapacağı programlarda çok daha başarılı olabilir. O     potansiyel var onda çünkü.

Alişan ‘Magazin Meydanı’nda
Kanaatim o ki Ayşe&Alişan ikilisi yaz sonuna kadar götürürler bu işi.
Yeni yayın döneminde Ayşe&Alişan ikilisinin ekrandaki birlikteliği devam eder mi?
Bu akşam tvem’de 22.30’da başlayacak ‘Magazin Meydanı’nda konuğumuz olacak Alişan’dan öğreneceğiz ikilinin akıbetini.
Bu arada programının ekran tanıtımlarını hazırlayanlara bir mesajım var.
Hazırladığınız Bülent Ersoy tanıtımlarını izlerken adeta dejavu yaşadım.
Kaldığımız tatil köyünün müşterilerinin yüzde 90’ı İtalyan, Fransız ve Alman.
O yüzden Star TV, NTV Spor ve TRT Haber’in dışındaki bütün Kanallar yabancı.
Bülent Ersoy için hazırladığınız tanıtımlar beni burada çekmeyen bir kanaldaki programa götürdü.
Sanki Show TV’de Saba Tümer’in anonslarını izliyor gibiydim.
Yeni bir ikili, yeni bir programın konuk anonsları, başka yapımları çağrıştıran değil de özgün bir bakış açısı gerektirmez mi?

RUMLARIN İKİ YÜZÜ

Yunan sanatçı Angela Dimitriou, tehditler yüzünden Kuzey Kıbrıs’ta konser verememiş.
Angela Dimitriou ile Ziynet Sali’nin Lefkoşa’daki Golden Tülip&Pasha‘da birlikte sahne alacaklarına dair PR çalışmaları başladığında belliydi bunun olmayacağı.
Düne kadar dünyaca ünlü birçok sanatçının Kuzey Kıbrıs’ta konser vermesine engel olan Rumların bugün, içlerinden birine bu şansı tanımaları mümkün mü?
Nitekim tanımadılar.
Ziynet Sali’yle birlikte Yunan şarkıcıyı aynı sahnede buluşturmak için yola çıkan casinonun Kuzey Kıbrıs’taki diğer kumarhanelerden tek farkı ne biliyor musunuz?

Müşterilerinin çoğu Rum
Kuzey Kıbrıs’ta en çok Rum müşteri Pasha Casino’da.
Çünkü Lefkoşa’nın Güney’inde yaşayan Rumlar, adeta evlerinden yürüyerek gidip geliyor Pasha’ya…
Kıbrıslı Rumların çoğu, sabah  akşam bu casinoda kumar oynuyor, ama KKTC’nin tanınması anlamına gelecek adımlar söz konusu olduğunda böyle yan çiziyorlar.
Kuzey Kıbrıs’taki casinolarda çalışanlardan daha fazla “kumar mesaisi” yapan Güney Kıbrıslı Rumlar, Angela Dimitriou’nun     Facebook’taki sayfasına “Kendini kaça sattın? Oraya gitmişken bari bütün Türklerle yat” diye yazan     bir avuç fanatik Rum’un karşısına dikilebilme cesaretini gösterse, “Kıbrıs sorunu” diye bir sorun     kalmaz ortada…

Müziğin dini, dili olmaz ama…
Sabah  akşam Pasha’da kumar oynayan Rumların yüzde 10’u, “Yıllardır bu casinolarda yan yana makinalarda ya da aynı masalarda oyun oynadığımız insanlarla birlikte dinleyeceğiz o konseri” diyebilseydi, Angela Dimitriou Kuzey Kıbrıs’a gelmekten çekinir miydi?
Lefkoşa’da Ziynet Sali’yle birlikte konser söz konusu olduğunda, “Müziğin dini, dili olmaz” diyen biri, Rum kesiminden gördüğü tepkinin yarısı kadar destek görse o konseri iptal eder miydi?
Hani hep, “Halklar arasında hiçbir sorun yok aslında. Siyasetçiler getirdi sorunu bu noktaya” denir ya!
Oysa her seferinde yerle yeksan oluyor bu söylem, bu tür gerçekler ortaya çıktıkça?
GÜNÜN SÖZÜ

Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın, benim  gibi bir acizden korkmuş, ama Allah’tan korkmamışsın. (Mevlana)