MİLLİYET CADDE – 31 Aralık 2012 Pazartesi ALİCE
Zaman su gibi akıp geçerken, teknolojik yenilikler baş döndürürken, maalesef bazı şeyler hiç, ama hiç değişmiyor. ‘Bir hikaye bir gerçek’ başlığıyla yer verdiğim kısım, 1960’lı yıllardan, ‘Bir senarist bir isyan’ başlıklı bölümse Facebook’tan… İkisinin yılı, kahramanları farklı, peki nedir ortak yanları? Okuyunca fark edeceksiniz.
Nebil Özgentürk’ün ‘Sanatımızın Hatıra Defteri’nden bu satırlar1960’lı yıllar…
Halen ‘Kırmızı Bülten’le aranan Kemal Uzan, Yeni İstanbul gazetesini satın alır. Ünlü yazarları transfer ederek gazetenin tirajını 100 bine çıkarır ama yetmez. Daha fazlasını ister. Fikir Cihat Baban’dan çıkar, yazı işleri müdürü Erol Dallı’ya Türkan Şoray imzalı bir roman yayımlanmasını önerir. Türkan Şoray yazar değil, oyuncudur ama dert değil!
Baban, Dallı’ya “Piyasada roman yazıp da yayımlayamayan çok insan var. Onlardan birini bul, romanı satın al, Türkan Şoray imzasıyla bas” der.
Sonunda böyle biri bulunur. Cumhuriyet’in düzeltme servisinden Adnan Özyalçıner’dir bu kişi. Özyalçıner’den alınan romanı Yeni İsanbul, Türkan Şoray’dan ‘Buruk Acı’ olarak tefrikaya başlar. Şoray’ın ‘Buruk Acı’sı gazeteye 60 bin tiraj kazandırınca
romanların devamı gelir. Yeni İstanbul, ‘Buğulu Gözler’in ardından üç Türkan Şoray romanı daha verir.
1969’da ‘Buruk Acı’nın filmi çekilirken Özyalçıner’den bir de şarkı yazması istenir. Özyalçıner de şair eşi Sennur Sezer’den yardım ister. Sezer’in yazdığı sözleri Teoman Alpay besteler. Şoray popülarite-sinden tiraj ve gişe peşinde olanlar ‘Buruk Acı’ ve ‘Buğulu Gözler’ romanları gibi şarkıların da yazarı olarak ‘Sultan’ı gösterir. Kalan Müzik, 2006’da Belkıs Özener’e ‘Yeşilçam Şarkıları’nı okutup, albüm yapmaya karar verince işin rengi değişir. Türkan Şoray, “O sözleri yazan Sennur Sezer’dir” der.
BiR SENARiST BiR iSYAN!
Şimdiye kadar ‘Kınalı Kar’dan ‘Annem’e birçok dizinin senaryosunu yazan Gamze Özer, bu kez kendi sıkıntılarını kaleme aldı. İşte Özer’in Facebook’ta yazdıkları:
Bir defa daha başıma geldi, yüksek sesle söylemezsem içim rahatlamayacak. 1994’te Arthur Rimbaud ve Paul Verlaine’ın ilişkisini yazdım. “Boyundan büyük işlere kalkışma” dediler. Film 1995’te ‘Total Eclipse’ adıyla Hollywood’da çekildi. Başrolünde Leonardo DiCaprio oynadı, belki hatırlarsınız. 2006’da ‘Zehra Zeynep Yok’ adıyla bir dizi projesi yazdım. Riskli bulundu, kabul edilmedi. 2007’de aynı öykü ‘Juno’ olarak çekildi. Oscar aldı. Bunun üzerine yazdığım ‘Annem’ adlı dizinin içine, zaten Juno’dan önce kendi fikrim olan olay örgüsünü soktum. Neden? Çünkü ‘Juno’ tuttu, kabul gördü, konuşuldu. Sonraaaa… Taaa 2003’te ‘Bazen Sabiha’ diye bir kadının çoklu kişilik bozukluğunu konu alan bir dizi yazdım. Onu da algılayabilen biri çıkmadı. İki yıl önce Amerika’da ‘United States Of Tara’ adıyla yayınlanan dizi, benim öykümün aynısı fakat komedi versiyonu, en iyi dizi senaryosu ödülü aldı.
Şimdi de adı ‘Şimdiki Aklım Olsa’ olan bir dizi öyküsünü kabul ettirmekle zaman kaybettim. Proje algılandı fakat bütçede anlaşılamaması ve prototipte yer yokluğundan askıya alınacaktı ki yazarlık hakkım gereği ben beklemeyeceğim dedim, projemi aldım. Yılbaşı hediyesi almak için girdiğim kitapçıda ‘Zamanın Haritası’ adlı bir kitap gördüm. Türkiye hariç 30 ülkede çevirilmiş. Arka kapak yazısı benim sunum dosyama çok yakın. İlk sayfadaki Einstein’ın sözü de benim yola çıkış noktam. İçerik olarak da neyi anlatmak istediğimiz aynı fakat kahramanlarımızın başına gelenler farklı, amaç aynı görünüyor.
Kıssadan hisse! Vizyonu olmayan, ayakların baş olduğu bir ülkede niye doğduğumu sorgulamaktan vazgeçtim. Artık yoluma sezgilerimin ve aklımla devam edeceğim. Yani artık kimsenin eşref saatini, frekansının ben ve benim gibilerin kıvamına yükselmesini bekleyemeyeceğim. Oturun temcit pilavınızı karıştırmaya devam edin. Adaptasyonlarınızı yapın. Asla özgün bir şey üretmeye cesaretiniz olmasın. Bizim gibileri anladığınız güne kadar benden bu kadar!
Daha fazla düşünen aklımı öldürmenize ve geriletmenize izin vermeyeceğim. Ve de bu ülkenin sosyal ve ahlaki yapısının bozulmasından pek çok dizi sorumludur, hükümete sayıp sövene kadar nelerin seyircisi olduğunuza da gözünüzü açın!
GÜNÜN SÖZÜ
Sanırım hayal kurarken malzemeden çalıyoruz. Çünkü sürekli yıkılıyor!