26 KASIM 2019 SALI  –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

Kanal D’de altı sezon yayınlanan ‘Bana Her Şey Yakışır’ adlı moda yarışması, birçok ülkeye satıldı. Program Türkiye’de bitti, ama Almanya’nın VOX ve Fransa’nın M6’nın gündüz kuşaklarına damga vurmaya devam ediyor. Yapımı dünyada birçok televizyon kanalına sattıklarını vurgulayan Global Agency CEO’su İzzet Pinto, formatın Fransa ve Almanya’daki başarısını şöyle anlattı:

“Fransa M6’da bin 250 bölümü geride bıraktı yarışma. Fransız televizyonunun ‘Les Reines du Shopping’ adıyla ekrana getirdiği projenin yapımcısına bölüm başına ödediği para 75 bin euro. Yarışma, Almanya VOX televizyonunda ‘Shopping Quin’ adıyla bin 500 bölümdür yayında. Fransız ve Alman televizyonları bizdeki gibi yarışmayı haftanın beş günü ekrana getiriyor. Rüyhan Duralı’nın formatı iki ülkede de iyi reyting aldığı için devam ediyor.”
Fransız ve Alman televizyonlarının ‘Bana Her Şey Yakışır’ için bölüm başına ne kadar format hakkı ödediklerini de öğrendim. Pinto, ‘yazılmamak kaydı’yla söylediği için açıklayamıyorum ama şu kadar ipucu verebilirim.
Bana beş ülkeye sattığı ‘The Remix’ yarışmasının Hintli yapımcısını dolar milyoneri yaptığını söyleyen Pinto’dan hareketle, Avrupa’da 2 bin 750 bölümdür yayınlanan formatın da sahibini euro milyoneri yaptığı sonucunu çıkarmak mümkün.

GAZETECİNİN HABER KAYNAĞI VE HAYSİYETİ

Birçok meslek gibi gazeteciliğin de evrensel kuralları var. Basının yasama, yürütme ve yargıdan sonra ‘dördüncü kuvvet’, sayılmasının sebebi de bu. Gazetecinin gerektiğinde ‘haber kaynağı’nı gizlemesini dünya, ‘Gazetecilerin Haber Kaynaklarını Açıklamama Haklarıyla İlgili İlkeler’le belirledi. Merak edenler Google’a girip, öğrenebilir detayları.
Netflix’te tarzım olan bütün dizileri izleyince sıra, başroldeki Kevin Spacey, ‘cinsel taciz’le gündeme gelince uzak durduğum ‘House Of Cards’a geldi. Birinci sezonun başındaki bir sahne, bugünlerde Türkiye’nin tartıştığı gazeteci-’haber kaynağı’ ilişkisi üzerineydi.
Yayın yönetmeni, genç ve acar muhabiri odasına çağırır. Genç kadının girdiği odada gazetenin patroniçesi de vardır. Patroniçe muhabire, yakın arkadaşının aday olacağını kendisinden önce nasıl öğrenip, haber yaptığını sorar. Muhabir, haber kaynağını söylemeyince patron, “Gazetenin patronuyum, bana da mı söylemiyorsun?” diye ısrar eder. Muhabirin verdiği yanıt şudur:
“Hangisini? İsmi mi, haysiyetimi mi?”

ALİŞAN’IN MAHSUN SALVOLARI

“Ordumuz operasyondayken bir Türk bayrağı dahi paylaşmayan ve günlerce kabuğuna çekilenler, maşallah filmleri vizyona girerken saat başı paylaşım yapıyor. İyi hafta sonları diliyorum hepinize, hainler hariç.”
Alişan, 23 Kasım’da yaptığı bu paylaşımda isim vermedi ama herkes anladı kimi kastettiğini.
Seren Serengil ve Yeşim Salkım’ın Gülben Ergen’e karşı yıllardır besledikleri husumetin sebebi belli; ‘gönül meselesi’ ve ötesi.
90’lı yıllarda ‘prestij kolonisi’ gibi dolaşan Mahsun-Özcan-Alişan için o günler çoktan geride kaldı. ‘Gönül kırıklığı’nın yarattığı ‘fay hattı’nı son günlerde ne tetikledi ki Alişan’dan Kırmızıgül’e salvo üstüne salvo başladı?
Kırmızıgül de Alişan’a aynı tonda yanıt verse, Serengil ile Salkım’ın Ergen’e açtıkları savaştan daha çok malzeme çıkar mı medyaya? Sanmıyorum.
Çünkü Kırmızıgül, yangına körükle gitmek yerine, sessizliği tercih ettiği için öyle sanıyorum ki Alişan da bir müddet sonra vazgeçer bu salvo atışlarından.

GÜNÜN SÖZÜ

“İnsanlar gerçeği anlatan çıplak sözcüklerden hoşlanmıyorlar.” (Maksim Gorki)