MİLLİYET – 19 MAYIS 2014 PAZARTESİ  –  ALİCE

Bugün 19 Mayıs, yani Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı…
Önce 19 Mayıs’a dair birkaç tarihsel bilgiyi hatırlatmak, sonra da içimden geçenleri paylaşmak istiyorum.
19 Mayıs 1919’da Atatürk, Samsun’a ayak bastı ve Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.
Bu tarih, Türkleri tarihten silmek isteyen “yedi düvele” karşı Kurtuluş Savaşı’nın başladığı, Atatürk’ün de gençlere bayram olarak armağan ettiği gündür.
Bu bayram ilk defa 24 Mayıs 1935’te “Atatürk Günü” adı altında kutlandı.
Beşiktaş’ın girişimleriyle Fenerbahçe Stadı’nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce sporcunun da katılımıyla bir spor günü haline geldi. “Atatürk Günü” daha sonra Beşiktaşlı Ahmet Fetgeri Aşeni’nin önerisi ve Atatürk’ün de onayıyla  “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı”na dönüştü. 20 Haziran 1938’de kanunla “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak ilan edilen bayramın adı 12 Eylül’den sonra “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” oldu.
19 Mayıs, yıllarca “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak öğrenciler tarafından stadyumlarda kutlandı. 2012’de, havanın soğuk olacağı, bu açıdan öğrencilere ve vatandaşlara yük olmaması gerekçesiyle başkent Ankara dışındaki illerde, stadyumlarda kutlanması Mili Eğitim Bakanlığı’nca kaldırıldı.
Bugün 19 Mayıs 1919’un 95’inci yıldönümü, ama kutlayamıyoruz onu…
Çünkü Soma’da 301 madenciyi kaybettiğimiz için millet olarak yastayız.
Çünkü, beğenmediğimiz Şili’de 33 madenciyi 69 gün hayatta tutan “yaşam odaları” maalesef mecburi değil bizde…
Özür diliyoruz Atam…
“Gençler, ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” ödevini layıkıyla yerine getiremedik.
1935’te Beşiktaş’ın girişimi, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın desteğiyle stadyumlarda kutlamaya başladıkları “Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”nın 65’inci yılında maçların çoğu, “futboldaki şiddet ve kötü tezahürat” nedeniyle seyirciye kapalı.
Türkiye tarihinin en büyük maden kazası bile toplum olarak kenetleyemedi bizi…
İletişim çağındayız…
Bugün sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en ücra noktasına bile artık anında ulaşıyor bilgi…
Ama bu bilgilerin çoğu kirli…
Türkiye’deki kutuplaşma öyle bir noktaya geldi ki, artık söylenti, tevatür gerçeğin önüne geçti…
Toplumdaki kamplaşma öyle bir hal aldı ki, bugün Soma’ya gitmek bile vizeye tabi…
Devlet, “Ölenler arasında yakının var mı?” diye soruyor vatandaşına, kimileri de, “Soma senin ne haddine? Soma’ya gidilecekse biz gideriz. Soma hakkında bir laf söylenecekse onu da biz ederiz” diye ayar veriyor Soma’ya gidenlere ya da Soma için bir şey söyleyip, yazanlara…
Herkes “kendine Müslüman”, herkes “kendine demokrat” artık bu ülkede…
Büyük Önder’in vasiyetine yeterince sahip çıkamadığımız gibi, Atatürk’ü sevmeyen insanlar bile yetiştirdik.

BİRKAÇ GÜN İZİN

Allah kısmet ederse yarın bir iş gezisi nedeniyle Kenya’ya uçacağım. Cuma’ya kadar da orada olacağım. O yüzden dükkân birkaç gün kapalı. Hafta sonuna doğru görüşmek üzere…

GÜNÜN SÖZÜ
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet. 
İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, muritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” (Mustafa Kemal Atatürk)