MİLLİYET CADDE – 23 MAYIS 2013 PERŞEMBE – ALİCE
Erkeklere, koyu renk takım elbise ve papyonun zorunlu olduğu ‘La Grande Bellezza’nın gala gecesinde kadınlara da topuklu ayakkabı mecburiyeti vardı. Kadınların girişte giymek zorunda oldukları topuklu ayakkabıları içeride yanlarında getirdikleri parmak arası terliklerle değiştirmesi ilginçti.
Cannes’a gitmek için Los Angeles’taki otelden çıktığımda Amerika’da pazar günü öğlendi ve yerel saatler 13.20’yi gösteriyordu. Londra ve Nice üzerinden gittiğim Cannes’daki otele giriş yaptığımdaysa pazartesi gece yarısıydı ve Fransa’da saatler 23.00’tü. Dünya sinemasının kalbinin attığı Los Angeles’tan düzenlediği film festivaliyle Avrupa’da aynı işlevi üstlenen Cannes’a ulaşmam uzun sürdü ama değdi. Cannes’daki 40 saatim hayli yoğun ve renkli geçti, üstelik benim şansıma hava şahaneydi. Efes ve İKSV’den festivale gelenlerin söylediğine göre, önce yağmur, ardından esen aşırı rüzgar bayağı etkilemiş etkinlikleri.
PAPARAZZİLER BÖYLE ÇALIŞIYOR
Efes ve İKSV ekibiyle öğle yemeğini, Cannes’ın 15-20 kilometre uzağında ünlülerin konakladığı Hotel Du Cap Eden Roc’ın restoranında yedik. Rezervasyon yaptırmayanların alınmadığı denizin üzerindeki restorana gittiğimizde gördük birkaç yüz metre ilerideki kayalıklarda konuşlanan paparazzileri.
Garsona paparazzilerin kimi beklediğini sorduk, ünlü oyuncular Nicole Kidman’la Matt Damon’ın otellerinde konakladığını söyledi.
ATİLLA DORSAY, GERİ DÖNDÜ MÜ?
Akşam üzeri Efes’in sponsorluğunda İKSV’nin daveti vardı sahilde. Fes-tivale katılan sinemacılar bir hayli ilgi gösterdi İKSV’nin davetine. Festivalin gediklilerinden Vecdi Sayar, Türkiye’nin Cannes’da ilk defa böyle bir davet verdiğini söyledi.
Türkiye’den gelen sinemacıların Cannes’a gelen sinemacılarla tanı-şıp, kaynaşma şansı yaka-ladığı davette Emek Sineması’nın yıkılmasını protesto için sinema eleştirmenliğini bırakan Atilla Dorsay da vardı. Festivali boyuncu Can-nes’dan Radikal’e yazılar yazan Dorsay, “Yeniden sahalara dönmüş değilim. Sadece Cannes’a özel bir durum bu. 20 yıl aralıksız da davetli olsan Cannes’a, 21’incisi için yazı yazmamışsan, ertesi yıl davet etmezler seni. Bu hakkımı kaybetmemek için Radikal’e yazdım o yazıları. Kararımdan dönmüş değilim” dedi.
TOPUKLU AYAKKABI VE PAPYON OLMADAN ASLA!
Bizim meşhur ‘kırmızı halı’dan geçip izleyeceğimiz film ‘La Grande Bellezza’ydı. Atilla Dorsay’ın “Bu sene çok kötü filmler var, siz şanslısınız.?En iyisini izleyeceksiniz” dediği filmin gösterimi 22.00’deydi ama bizden ‘kırmızı halı’da 21.00 gibi olmamız istendi. Hürriyet Kelebek’ten Cengiz Semercioğlu ve beni Cannes’a davet eden Efes’in PR şirketi Ogilvy’den gelen yazıda ‘kırmızı halı’ kıyafeti için “Koyu renk takım elbise, papyon veya kravat” yazıyordu. O nedenle önce papyonu denedim, sonra kravatı. Baktım kravatlı halim daha iyi, onu tercih ettim. Ancak girişte güvenlik kontrolü için sıra bana geldiğinde görevli, “Papyon şart” demesin mi? Papyonun otelde kaldığını söyleyince beni yan tarafa yönlendirdi. Görevli kız, torbadan bir papyon çıkarıp, 15 euro karşılığında bana verdi. O sırada öğrendim kadınlara da topuklu ayakkabı mecburiyeti olduğunu. Bunu bilen kadınların bir kısmı girişte giymek zorunda oldukları topuklu ayakkabıları içeride yanlarında getirdikleri parmak arası terliklerle değiştirip, topukluları ellerinde taşıması ilginçti. Cannes’da davetliler için geçerli olan katı kurallar, söz konusu ünlüler olunca pek geçerli değil. Çünkü Kylie Minogue’un yanındaki adam bırakın papyonu, kravatı, takım elbise bile giymediği halde, bildiğiniz spor bir kıyafetle kırmızı halıdan yürüyüp, içeri girdi. ‘La Grande Bellezza’ filmini izlemek için içeri girecek yüzlerce kişi kapıda beklerken, Michael Douglas ve Matt Damon gibi ünlülerin bulunduğu bir ekip çıktı içeriden. Alkışlar ve çığlıklar arasında ‘kırmızı halı’dan yavaş yavaş yürüyüp, kendisini alkışlayanları selamladıktan sonra lüks otomobillere binip, gittiler otellerine. 140 dakika süren filmden sonra dışarı çıkarkenki manzara da ilginçti. Bir tarafta içeriden çıkan ünlülerin fotoğrafını çekmek için yarışan paparazziler, diğer taraftan ‘Cannes hatırası fotoğraflarını’ çekip, insanlara satmak isteyen fotoğrafçılar ve bir yıldız edasıyla o fotoğrafçılara poz veren kadınlar, çiftler. Cannes notlarım şimdilik bu kadar.
GÜNÜN SÖZÜ
Her şeyi içine atarsın da kendini atacak yer bulamazsın.