Screenshot

18 Ağustos 2024 Pazar  –  Milliyet Pazar  –  Alice

Cem Davran’la Beykoz’dan yeni taşındığı eşinin eski mahallesi Suadiye’deki Remzi Kitabevi’nin kafesinde buluştuk. Kafedeki orta yaşlı kadınlardan biri “Çarkıfelek’i izliyorum ve başarılı buluyorum” dedi. Kitabevini dolaşırken genç bir kadın, Cem Davran’ı hangi oyunlarda izlediğini anlattı. İki kadının Cem Davran’ı nerede seyrettiklerine ilişkin anlattıklarından çıkan sonuç şu:

İnsanlar Davran’ın sadece tiyatroculuk geçmişini bilmiyor, bugün ekranda ne yaptığını da takip ediyor… Çocuk yaşlarda başladığı tiyatroda olduğu gibi çektiği filmler ve dizilerle sanatseverlerin gönlünde yer edinmeyi başarmış,  TV8’de kendine özgü sunumuyla ayrı bir renk kattığı “Çarkıfelek”ten takip eden ciddi bir kadın izleyicisi var. Taptaze bir filmin haberini veriyor: “Gölgede 39 Derece”. Tunç Şahin’in yönettiği filmin çekimleri yeni bitmiş. Yıllardır tiyatro, sinema ve TV kanallarının vazgeçilmezi Cem Davran’a merak ettiklerimi sorunca ortaya keyifli bir röportaj çıktı.

Cem Davran: Özel hayatımı hep sakındım

■Şimdiye kadar kaç tiyatro oyununda oynadınız, kaç sinema filminde rol aldınız, kaç dizi çektiniz ve ne kadar programda sunucu olarak görev yaptınız?  

Gençlik yıllarında hepsini kaydeder, tek tek sayardım ama sahiden tam sayı bilmiyorum artık, önemi var mı emin değilim, sanki yok. Muhabbet olsun diye, 100 civarında tiyatro oyunu, 20 civarı sinema filmi, yaklaşık 350 bölüm dizi ve yüzlerce sunuculuk. Dikkat ederseniz hepsi civarı, yaklaşık, tahminen. İnanın tam olarak bilmiyorum, işin abaküsüyle ilgim yok.

■Cem Davran’ın kariyer plânı neydi ve o hedefin neresinde şimdi?  

Hedef denirse, onun kilometrelerce ilerisindeyim. Kariyer plânım falan yoktu tahmin edersiniz ki. Sadece Darülbedayi’nin hatırı sayılır aktörlerinden biri olmak ve hayranı olduğum ustalarla aynı sahneyi paylaşmak istedim, yıllar önce gerçekleşti bu hayâlim.

Yeni kitap yolda  

■İki yıl önce “Palyaço’nun Günlüğü” adlı bir kitap çıkardınız. Nasıl dönüşler aldınız?  

Tanıdığım, tanımadığım insanlardan yüzlerce heyecan verici yorum işittim, okudum. Yazmak işinin ustalarından da harika sözler, yönlendiren, geliştiren cümleler kaydettim. İşin doğrusu ben yazar değilim, sadece aktörüm ve birçok aktör gibi yazmaya çok meyilliyim fakat öyle enteresan yorumlar ulaştı ki bana, meyilli olmakla yırtamam biliyorum. Buradan “Palyaço’nun Günlüğü”nü hikâyesine katan herkese çok teşekkür ediyorum.

Cem Davran: Özel hayatımı hep sakındım

■“Palyaço’nun Günlüğü”nü okuyanları nostaljik bir yolculuğa çıkaran Cem Davran’ın yeni bir kitap projesi var mı?  

İkinci kitap çoktan hazır, sonbaharda hayata karışacak. İsmi henüz kesinleşmedi, teknik çalışmaların bitmesiyle adını kulağına üfleyeceğiz ve kaderiyle baş başa bırakacağız.

■Bu kadar çok yazmayı seven biri olarak yazıp yönettiğiniz bir tiyatro oyunu ya da sinema filmi hayaliniz yok mu?  

Size biraz antika masamın üstünde neler var bahsedeyim, toplu bir fotoğraf olsun. Altı tane tiyatro oyunu yazdım, bunlardan bir tanesini zaten yıllar önce oynadım, ismi “Beyefendi.” Bu oyunu yakın zamanda güncelleyip kendi tiyatromda yapacağım ama büyük ihtimalle ben oynamayacağım, sadece yöneteceğim. Son yıllarda gördüğüm en yetenekli tiyatro yazarı Yunus Emre Gümüş kardeşimle birlikte yazdığımız bir oyun var, onu da uygun zamanda sahneye taşıyacağım. “Deli İbrahim” var masada yepyeni bir bakışla, kesinlikle ve sadece yöneteceğim. Tiyatro projesi çok fazla. Sinema ve dizi projeleri de dolu, tastamam, al sete çık olanı da var, sadece masalı belli olanı da. Tek fark bu alanlarda yönetmenlik peşinde değilim, sanırım hiç olmayacağım. Onlarca proje uyandırılmayı bekliyor. Yine de huyumu biliyorum, tam bunların içinde debelenirken biri gelir ve bir hikâye, bir karakter koyar önüme, her şeyi bırakıp koşarım peşinden. Örnek mi? “Hayat” Zeki Demirkubuz. Bir süreliğine bütün projelerle vedalaşmama sebep oldu, çok da iyi oldu, iyi ki oldu.

Cem Davran: Özel hayatımı hep sakındım

■”İyi ki oldu” dediğiniz “Hayat” filmi sizi nereden yakaladı?   

Gelen her sinema projesini sadece kalbimle okudum ve böyle çok mutlu oldum. “Yusuf ile Kenan”la başlayan sızılarım son kertede “Hayat”la canlandı. Çok özel bir film çektik, mükemmel bir romanın içine düştük Zeki sayesinde. Şimdi artık daha fazla eminim, sinema denilen mucizenin tek yoldaşı yüreğim, ona dokunan her masala kalan bütün zamanımı teslim edebilirim.

“Çocuklarımla ilişkim baba oğul çizgisinde”

■Oğullarınızla ilişkiniz nasıl? Otoriter, çocuklarla mesafeli bir baba mısınız, yoksa onlarla arkadaş gibi misiniz?  

İki oğlum var, artık büyüdüler. Hür Can 31, Ali 27 yaşında. Onlarla ilişkim baba oğul çizgisinde yürüyor. Ben o arkadaş gibi olmayı hafiften sahte bulurum, benim hissim tabii. Anne, baba olmak, öyle kalmak daha gerçek. Zaten diğeri gibi, mış gibi hem de. Oğullarımın kendi hikâyeleri var, kendi dünyaları var, karışmam, sadece elimden geldiği kadar destek olurum. Otoriter olmak, mesafeli olmak herkesin dünyasında bambaşka karşılıklar buluyor. Benim dünyamda mesafe kıymetli bir durum, uzak yakın olmak değil uygun mesafede olmak. Sürekli dibinde durarak çocuğunuza yüzme öğretemezsiniz. İhtiyaç halinde suyun dibine gitmesini engelleyecek mesafede durmak daha doğru. Onlara deneme yanılma, hata yapma alanları sağlamalısınız. Çelişmeden gelişemezler. Yoksa zaten ömrümü ikiye böldüm, yarısı birinin, yarısı diğerinin. Benim harika bir babam vardı, onu yitirdiğimde zihnim hep şu cümleyle çalkalandı: “Baba senin onda birin kadar olayım yeter.”

“Ülkemi karış karış gezdim”

■Dünyada çok görmek istemenize rağmen gidemediğiniz bir yer var mı?

Böyle bir yer yok, olsa gider görürüm zaten. Kendi ülkemi karış karış gezdim gördüm, bununla gurur duyuyorum. Herkese de tavsiye ederim, çocuğunuz daha Kars, Sinop, Diyarbakır, Erzincan, Sivas, Trabzon, Antep, Konya vb görmeden sadece Avrupa, Amerika görmüşse bir yanlış var durumda, bir an önce düzeltin. Ya da siz bilirsiniz!

“Basketbol ciddi amatör merakım”

■Yarına dair yapmak istedikleriniz, plânlarınız neler?  

Bol sinema filmi, bol sahne. Sahne diyorum özellikle çünkü ben sunuculuğu da tiyatro sepetinin içine koyuyorum, teknik olarak da duygusal olarak da böyle. Dizi sürecini de çok seviyorum, esasen set seviyorum. Okumak, yazmak, izlemek, ömrüm hepsine yetmeyecek biliyorum. Emrihak vaki olana kadar aktörlük yapabilirsem yeter.

■Çarkıfelek, yeni sezonda da devam edecek mi?  

Devam edecek kısmetse. Güzel bir iş yaptık, çok mutluyum, izleyicide de karşılığını buldu. Tv8 harika bir ekiple destekledi beni, hepsine teşekkür borçluyum. Şu muhabbette atlasak çok üzülürdüm, Çarkıfelek son yıllarda başıma gelen en güzel şey. Çekim için evden çıktığımda içim huzur doluyor, en sevdiğim şeyi yapmaya gidiyorum, kendim gibi davranmaya, samimiyete koşuyorum. Başta sevgili Acun olmak üzere bana bunu hissettiren herkese selam olsun.

■Hobileriniz neler?  

Eskiden bilardo ve briç vardı hayatımda, şimdi yok. Eksilmeyen tek hobim spor takip etmek. Sporu takip eden, hayatı takip eder. Özellikle basketbol ve basketbol altyapısı ciddi amatör merakım.

“Kimseye örnek olmak gibi bir derdim yok!”

■34 yıldır Hilâl Hanım’la evlisiniz. İki oğlunuz var. Evli, çocuklu, mutlu ve ünlü olmanın sırrı nedir? Cem Davran nasıl başardı bunu?  

Şu konu toplumsal algı açısından benim için önemli çünkü birkaç mecrada biraz düşüncelerimi aktardım ama yeteri kadar anlatamadım sanırım. Özel hayatımı mümkün olduğu kadar sakındım, böyle yapmaya da devam ediyorum. İster istemez insanlar bilgi ediniyor tabii. Sonra da vay efendim bakın Cem Davran da ünlü, aktör falan ama aile yaşantısı devam ediyor. Başkalarına karşı tez olarak, örnek olarak sunuluyor. Efendim bu benim tercihimdi, hayat da yardım etti, böyle kendimi iyi hissettim, bu kadar. Kimseye örnek olmak için yapmadım, öyle olsun da istemem. Sanat üreticisi başka eser başka. Resmi çok beğenirsiniz ama ressam berbat bir karakter olabilir size göre. Şarkıyı dilinizden düşürmezsiniz ama bestecisi beş evlilik yapmış biri olabilir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. İyiye örnek diye sofraya sunulmak hiç hoşuma gitmiyor. Ürettiğime bak, beğen ya da beğenme, bu kadar. Kalabalıklar kendi hikâyesini temize çekmek için yancılık yapıyor hissine kapılıyorum o zaman. Zaten çoğunluk sevmem pek fazla, kalabalık sevmem. Aksi halde, başlık parası hangi toplumda, berdel, çocuk yaşta evlilik, şiddet, bir dolu kötülük. İyiler var kötüler var yetişkinlerin arasında, bu kadar. Bir de çocuklar var, baştan sona masum ve melek çocuklar.