23 ARALIK 2019 PAZARTESİ  –  MİLLİYET  – ALİCE

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy’un “Çürük Elmalar Masum Mahkûmlar” kitabını bir solukta okudum. Çünkü inceleme  araştırma, en sevdiğim kitap türü.

Kitapta sadece, seri katillerle evlenen kadınlar, roman yazmak için cana kıyan yazarlar, delil ‘eken’ polisler, hastalarını öldüren hemşireler, hayatı oyun sanıp cana kıyan bilgisayar bağımlıları yok. Adli bilimden yeterince yararlanmayan adalet terazisinin nasıl yanıldığına dair çarpıcı örnekler de var.

Atasoy’un, “masum” insanların nasıl “suçlu” ilan edilip cezalandırıldığına dair yazdıkları tüyler ürperten türden:

“Yapılan hesaplara göre, ABD cezaevlerindeki mahkûmların yüzde 2  10 kadarı gerçek suçlu değil. Yaklaşık 2,3 milyon mahkûmdan 40 bin ile 230 bin kişi haksız yere cezaevlerinde. Son 25 yılda ABD’de yürütülen ‘Masumiyet Projesi’ kapsamında 349 kişi DNA analizleri sayesinde serbest kaldı. Bunların 20’si ölüme mahkûm edilmişti.

ABD’de adalet istatistiklerine göre cezaevinin niteliklerine bağlı olmak üzere mahkûmların yüzde 44 ile 64’ünün ruh sağlığı sorunu var. Toplumda görülenin beş katı bir rakam bu.

Yine ABD’de DNA analizi sayesinde masumiyetleri kanıtlanıp serbest kalan her dört mahkûmdan birinin işlemediği suçu itiraf etmiş olmasına ne demeli? Saatlerce süren sorgulara dayanamayıp işlemediği suçu kabul edenler arasında ölüm cezası alanlar bile var. Çünkü bu insanların yarıdan fazlası zihinsel engelli ve erişkin, kalanının önemli bir bölümü ise 18 yaşından küçük.”

CEZAEVLERİNDE YATAN ‘MASUM MAHKÛMLAR’

KAMUOYU BASKISI ADALETİ YANILTTI!

Sevil Atasoy’un, “Çürük Elmalar Masum Mahkûmlar” kitabında Türkiye’de yıllarca suçsuz yere hapis yatan kişiyle ilgili yazdıkları şunlar:

“Nagehan Polat, bir akşamüstü, Edirne Selimiye Camisi’nin birkaç sokak ötesindeki evinden ekmek almak için çıkmış, bir daha geri dönmemişti. Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim görevlisiydi. Cesedi ertesi sabah caminin arkasındaki mezarlıkta bulundu. Polis, cinayetten altı gün sonra Çorlu’da Orhan Dinç’i (33) gözaltına aldı. Dinç, sabıkalıydı, birkaç aydır aranıyordu. Dinç, sorgusunun üçüncü gününde cinayeti itiraf etti!

Cinayet davasında Edirne Barosu’nun 52 avukatı Polat Ailesi’nin yanında duruşmaya katıldı, sanığı savunacak avukat bulunamadı. Sanık, mahkemede suçlamaları reddetti. Cinayet gecesi Çorlu’da olduğunu anlatanlar oldu. Mahkeme onu altı ayı hücrede olmak üzere ömür boyu hapse mahkûm etti.

Otopside elde edilen vajinal yaymayla kimse ilgilenmedi. Kimse DNA analizi yapılmasını istemedi. Ta ki yattığı Uşak Cezaevi savcısı bizden söz edinceye kadar. Vajinal yayma bulunursa, DNA analizi yapılabileceğini bildirdik. İade-i mahkeme kararı alındı.

Nagehan’ın DNA profili çalışılmadığından ölümünden altı yıl sonra mezarı açıldı, kemik ve dişleri adli tıp kurumunda incelendi. Spermin DNA’sı Dinç’inkiyle tutmayınca beraat etti. Cinayetin üzerinden 25 yıl geçti. Gerçek katil bulunamadı.”

GÜNÜN SÖZÜ

“Bir kişiye karşı yapılmış haksızlık, bütün insanlığa karşı yapılmış haksızlık demektir.” (Emile Zola)