MİLLİYET – 18 TEMMUZ 2016 PAZARTESİ – ALİCE
Askeri darbe girişimine ilişkin ayrıntılar ortaya çıktıkça, Türkiye’nin nasıl bir belayı atlattığı daha iyi anlaşılıyor.
Darbe girişimi suçunu işleyenlerin, “Bir avuç FETÖ’cü” değil, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin general ve subay kadrosunun neredeyse 6’da 1’i olması ürkütücü.
Kanaatim o ki FETÖ’cü hainler, TSK içindeki ‘Erdoğan düşmanları’nı da aralarına katıp, ihanet çemberini bir hayli genişletti.
Önüne çıkan her şeyi ezip geçen tanklar…
TBMM’yi bombalayan uçaklar, helikopterler, savunmasız insanların üstüne kurşun yağdıran gözünü kan bürümüş alçaklar…
Hareketlerinin adına ‘Yurtta Sulh’ diyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” özdeyişine bile ihanet etmiş çapulcular…
81 ilde ‘Sıkıyönetim Komutanları’nı belirleyecek kadar gizlice örgütlenmeyi başarmış, darbeye ikna edemedikleri komuta kademesini esir almış ‘hainler’in yaptıkları kadar bir başka tehlike de şu:
Sosyal medyada bu kanlı darbe girişimini ‘Senaryo’, ‘Erdoğan’ı Başkan yapmak için planlanan tiyatro’ diye küçümseyenler, bunu bir kampanyaya dönüştürenler var.
‘Cunta’ taraftarları
Siz, evlerinizde ‘klavye delikanlılığı’ yaparken ülkesini, demokrasiyi, liderlerini seven milyonlar sokağa çıkıp canlarını verme pahasına ‘Darbeye dur’ demese, bayram edecektiniz galiba.
Her şey milletin gözü önünde oldu.
Darbecilerden binbaşı Murat Çelebioğlu’nun WhatsApp’ta oluşturduğu ‘Yurtta Sulh’ grubundaki yazışmalar bile başlı başına Türkiye’nin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun delili.
‘Cuntacılara’ ekleyin o yazışmalardaki “İtaat ediyorlar”, “Biat ettiler” denen emniyet mensupları ile açığa alınan 2.745 hakim ve savcıyı, alın size kocaman bir ‘cunta ordusu’…
“Darbeye dur” derken ‘emir kulu’ Mehmetçiklerin kanını akıtmak da kansızlıktır.
Ne suçu, ne günahları var, “Tatkibat var” denilerek yataklarından kaldırılıp tanklarla sokağa çıkarılan vatan evlatlarının…
Vatan için canlarını veren masum Mehmetçiklere el kaldıranların Allah belasını versin…
Tek çare demokrasi
Afrika’nın kabile ülkelerinde sıkça yaşanan, ‘insanlık ayıbı’ bu barbarlıkları yapanlar da yargı önüne çıkarılıp, döktükleri kanların hesabını vermeli…
Çünkü sivillere kurşun sıkıp öldüren ‘hainler’den hiçbir farkı yok o barbarların…
Her yönüyle nasıl bir tehlike atlattığımızın farkında olalım…
Oturduğumuz yerden, ‘klavye delikanlılığı’ yapıp, senaryo uydurmayalım…
Demokrasinin kıymetini bilelim ve ona sımsıkı sarılalım…
Görüşüne katılmadığımız insanları ‘düşman’ ilan edip toplumdaki kutuplaşmayı derinleştirmek yerine yapılacak tek şey var:
Demokrasiyi içselleştirmek…
Karşı fikre tahammül etmeyi, insana, hayvana ve çevreye saygı duymayı öğrenmek…
‘PENGUEN KANALI’NDAN ‘DEMOKRASİ’NİN SESİ’NE
Bu ülkede kimlerin ‘darbeci’, kimlerin ‘demokrat’ olduğunu açık ve net bir şekilde gördü herkes… Düne kadar ‘darbe yanlısı’ diye yaftalanan medya kuruluşlarının demokrasiye nasıl sahip çıktıklarına birlikte tanıklık ettik.
15 Temmuz’un ‘Demokrasi Bayramı’na dönüşmesinde, ‘Gezi’ sırasında ‘Penguen kanalı’ yaftası yapıştırılan haber kanallarının payını inkar eden olursa, çarpılır valla…
O nedenle 15 ve 16 Temmuz’da olan biteni bütün çıplaklığıyla ekranlara taşıyan haber kanallarının yöneticilerini, sunucularını kutluyorum. Özellikle de CNN Türk ekibini…
Çünkü ne zaman ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Abdulkadir Selvi ile Hande Fırat ekrandayken cep telefonundan görüntülü olarak yayına bağlandı ve herkesi meydanlara davet etti, işin seyri değişti…
TRT’de darbe bildirisi okunurken CNN Türk’ün, Cumhurbaşkanı ile canlı bağlantı yapıp, ondan aldığı ilk mesaj, ‘cuntacılar’ için ‘sonun başlangıcı’ oldu.
GÜNÜN SÖZÜ
Demokrasinin bütün hastalıkları, daha fazla demokrasiyle tedavi edilir. (Alfred E. Smith)