MİLLİYET CADDE – 23 Ağustos 2012 Perşembe ALİCE
Belek’teki Adam&Eve’de balayı çiftlerine 12 ayrı konseptle paketler sunuluyormuş. En çok tercih edilen paketse, balayı sabahında odaya doluşan ponpon kızlarla uyandırılmakmış…
Üç kez ‘Avrupa’nın Enİyi Çift Oteli’ seçilen Adam&Eve’in Genel Müdürü Alper Uçar’la sohbet ediyoruz. Yılda ortalama kaç balayı çiftini ağırladıklarını sordum… Uçar, “Başta Türkler olmak üzere Rus, Ortadoğu ve Avrupalı çiftler tercih ediyor bizi. Yılda ortalama 5 bin civarında balayı çiftini ağırlıyoruz” dedi.
Evet, Adam&Eve, romantik çiftler düşünülerek dizayn edilmiş bir otel. Duvarlar boydan boya ayna ve bembeyaz…
Uzaktan kumandalı oda aydınlatmasında ‘pembe’den ‘mor’a her seçenek var. ‘En iyi çift oteli’ olabilmek için balayı çiftlerine özel oda süslemeleri, odaya kahvaltı, özel restoran ve çeşitli ikramlar yetmez… Daha fazlası lazım.
Tanıtım ne kadar etkili?
O yüzden de Adam&Eve, kimi paralı, kimi bedava alternatif ‘balayı paketleri’ sunuyor çiftlere… Denizaltı, helikopter ve balon gibi yerlerde sıra dışı evlenme teklifi imkanı da var bu paketin içinde, balayı sabahında odaya doluşan ponpon kızlar uyandırılmak da… Uçar, “Balayı çiftlerine sunduğumuz 12 konsept arasından kadın müşterilerimizin en çok tercih ettikleri servistir bu. Sabah erken saatte 3-4 ponpon kız ellerinde müzik setiyle odaya girerek misafirleri eğlenceli bir şekilde uyandırıyor” dedi.
Bizim sohbet ettiğimiz gün 43 ülkeden gelen misafir vardı otelde. Alper Uçar, aynı anda 75 milletten misafir ağırladıkları da olduğunu söyledi. Peki nasıl oluyor bu? Belek’te böyle bir otelin olduğundan nasıl haberdar oluyorlar? İşte bu noktada reklamın, tanıtımın gücü giriyor devreye.
80 civarındaki ülkede yazılı ve görsel basının yanı sıra, internet ve billboard üzerinden reklam yaptıklarını anlatan Uçar, bu işin geri dönüşünü şöyle dile getirdi: “Adeta nokta atışıyla yaptığımız tanıtım faaliyetlerinden sonra müşterilerimizin yüzde 100 arttığı ülkeler de var, ama genele vurursak, her kampanyadan sonra ortalama o ülkelerden yüzde 20 misafir artışı sağladığımızı söyleyebilirim. Bir de memnun kalıp, tekrar tekrar gelen müşterimiz çok. Örneğin balayı için gelen çiftler, yıldönümlerinde veya ilerleyen yıllardaki tatillerinde tekrar gelip romantik anlar yaşıyor. Bir Alman çift, otelimize 24 kez gelerek rekor kırdı.”
MAGAZİNDE YENİ MODA!
En deneyimli muhabirlerin bile yazdıkları haberler, önce o servis yöneticisinin, sonra haber merkezinin, ardından yazı işleri editörlerinin kontrolünden geçer… Dört dörtlük, eksiksiz, tashihsiz bir haber için gereklidir bu. Bu disiplinle yetişmiş bir gazeteci olarak, basın danışmanlarının epostayla gönderdikleri bültenlerin neredeyse noktasına, virgülüne dokunulmadan medyada yer almasına alışamadığımı itiraf etmeliyim.
Yıllarca bizim gibi gazetecilik yaptıktan sonra PR işine geçiş yapanları ayrı tutuyorum. Onlar hakkını vererek yapıyorlar işlerini, ama öyle ‘basın danışmanları’ da var ki, “5N1K nedir?” diye sorsanız ona, bön bön bakar suratınıza…
Maalesef onların gönderdikleri basın bültenleri(!) bile olduğu gibi yer alıyor çoğu medyada…
Şimdi bir de, magazin yıldızlarının, “Onu yaz, bunu yazma” alışkanlığı eklendi buna…
Karşısında basın mensuplarını değil de, sanki ‘düşman askerleri’ni görmüş gibi bakan Nurseli İdiz, kendisini Nişantaşı’nda yemek yerken görüntüleyenlere, “Bu kez de ‘çok yemek yedi’ diye yazarsınız artık bu fotoğrafın altına” dedi ve öyle de çıktı medyada. Çağla Kubat, İtalyan sevgilisi Jimmy Diaz’la görüntülenince Alaçatı’da, “Bakın, size poz veriyorum; ‘Kaçtılar’ diye yazmayın” dedi basın mensuplarına… O da o şekilde haber oldu medyada… Cem Özer, koşar adımlarla giderken havaalanına, kendisini görüntüleyen gazetecilere, “Şimdi, Cem Özer, Usain Bolt’u geride bıraktı’ diye yazarsınız” dedi. O fotoğraf da, ‘Usain Bolt’u geride bıraktı’ başlığıyla çıktı. Magazinin yıldızları artık sadece fotoğraf vermiyor, nasıl bir haber yapmaları gerektiği konusunda yardımcı oluyor medyaya… Yakında o haber ve fotoğraflarının hangi sayfada, nasıl kullanılmasını gerektiğini de söylemeye başlarlarsa hiç şaşırmam valla!
GÜNÜN SÖZÜ
Her annenin çocuğunda sevmediği bir taraf vardır; o da ‘baba tarafı’dır!