10 Kasım 2024 Pazar – Milliyet – Alice
Maksim Gazinosu’nda assolistlik yaptığı dönemde muhabir olarak çok takip etmişliğim ve haber yapmışlığım olan Gönül Yazar’ı, son olarak 2020 yılının Aralık ayında izledim ve ‘Büyük Kulüp’te gazino nostaljisi’ başlığıyla yazdım.
İskender Doğan, Hilal Özdemir, Ersan Erdura, Rana Alagöz, Semiha Yankı, Gülden Karaböcek ve Seyyal Taner’den oluşan ‘Aile Gazinosu’nun assolisti Gönül Yazar, tam 25 yıl aradan sonra sahnedeydi.
Gönül Yazar’ın, magazinsortie.com’dan Olcay Ünal Sert’e verdiği röportajı merakla ve keyifle okudum. 88 yaşındaki sanatçının yaşadığı bir dizi sağlık sorununu atlatmasına sevindim.
Röportajda kendi dönemiyle günümüz gazino anlayışını mukayese eden Yazar’ın, “Sen benim hiç Günay’da çıktığımı gördün mü? Koskoca Maksim’in yıldızıyım ben, benim lokantada ne işim var? Hepsi çıktılar, bir tek beni çıkaramadılar. İsmi Günay Müzikhol ya da Günay Gece Kulübü olsaydı çıkardım. Restaurant yazdığı için çıkmadım” dedi.
Bülent Ersoy, Emel Sayın ve Muazzez Abacı gibi assolistlerin çıktığı restaurant nedense ‘Taş Bebek’e cazip gelmedi.
Gönül Yazar’ın bu tavrı bana, bilgisayara inat daktilo ile yazı yazmakta ısrar etmek gibi geldi. Gönül Yazar’ın çıktığı gazinoları da iyi bilirim Günay’ı da… Hepsinde sunulan hizmet aynı…
Balıkçının solistleri
Gönül Yazar, Ataşehir’de yeni açılan bir balıkçı restoranında her hafta müzik dünyasının ünlü şarkıcılarının çıktığını öğrense ne der acaba?
Türk gazino kültürünün en önemli tanıklarından biri olan Gönül Yazar, hafızası bu denli sağlamken bir nehir söyleşi kitabıyla yaşadıklarını anlatsa şahane olur aslında. Röportajda, “Bana ‘Roman yaz’ diyorlar… Benim hayatım romana sığmaz ki; ansiklopedi mi yazayım?” diyen şarkıcı, gazino dünyasının altın çağını yaşadığı dönemin tanıklarından biri…
Keşke Gönül Yazar, müzik, gazino, sinema ve eğlence dünyasında yaşadıklarını anlatsa ve bu bir nehir söyleşi kitabı ya da belgesel olarak yayınlansa şahane olmaz mı?
Bu röportaj gibi o kitabı da keyifle okur, belgeselini merakla izlerdim.
İki şarkıcıya övgü
Tüm mal varlığının ölünce LÖSEV’in olacağını açıklayan şarkıcı, halen hayatta olan iki meslektaşı için güzel şeyler söyledi:
“Ajda kardeşim gibidir. Yazın Tarabya’daki evimde kalırdı, kışın Nişantaşı’nda Şakayık Sokak’ta oturuyordum ben o yıllardan beri tanırım. Bugünlere geleceği çok belliydi.
Aferin ona. Bundan ötesi yok… Geldiği yere çivi çakmış birisi. Ajda Pekkan’ı kardeşim gibi severim. Metin Oktay ile ‘Taçsız Kral’ filmini çevirirken biz aynı yatakta kardeş kardeş uyuduk. Geç bitiyordu çekimler, onu geç saatte evine yollamıyordum, bende kalıyordu.
O yüzden kardeşim gibi çok severim kendisini. Ajda’yı hiç kimsenin yerine koyamam, o Türkiye’de bir numaradır, hâlâ da devam ediyor. Sanırım yaşadığı müddetçe de hep bir numara kalacaktır.”
“Emel Sayın’ı da severim, dedikoducu değildir. Kimseyle çekişmez. İyi bir insandır, beni de çok sever, ben de onu severim.”
GÜNÜN SÖZÜ
“İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç!” (Yaşar Kemal)