1 Eylül 2024 Pazar – Milliyet Pazar – Alice
Anadolu Kavağı’nın sırtlarında İstanbul Boğazı’nı kucaklayan havuzlu beyaz köşkün bahçesinde buluştuk “Ayazın Sonu Güneş” dizisinin kadın başrol yıldızı Hira Koyuncuoğlu’yla… Burası Kanal D’nin büyük ilgiyle izlenen günlük dizisinin ana çekim mekânı… Dizideki partneri Birand Tunca ile iyi bir ikili olan Koyuncuoğlu’yla oyunculuk serüveninden 25 yıl önce yaşadığı Gölcük depremine pek çok şeyi konuştuk. Koyuncuoğlu’nun bu yıl üniversiteye başlayacak kız kardeşi Ceylin’le aralarındaki yaş farkı için verdiği yanıtlar beni çok şaşırttı.
“Ayazın Sonu Güneş” dizisinin nesi sizi cezbetti?
19 yaşımdan beri bu işi yapıyorum. İlk defa kendime yakın bir karakterdi teklif edilen rol. Önceki rollerim hep benden çok uzak hayatlardı. “Acaba bana benzeyen bir kızla nasıl uyumlanabilirim?”… O yüzden beni daha çok çekti Güneş.
*Bir oyuncu için kendine benzeyen bir karakteri oynamak hiç de zor olmasa gerek. Bu işinize gelen bir durum muydu?
29 yaşındayım ama şimdiye kadar hep 18, 19, maksimum 22 yaşındaki kızları oynadım. Daha yaşıma yakın, daha kadın kadın bir rolün içinde olmamıştım daha önce. Onunla nasıl bütünleşeceğimi merak ediyordum, o yüzden çok daha fazla heyecan duydum bu rolle ilgili.
*Güneş karakterinin hangi yanları size benziyor, neleri size ters?
Güneş çok idealist bir kız. Duygularından önce mantığıyla hareket eden, onunla ilgili gerçekleri kafasında her anlamda oturttuktan sonra adım atan biri. Ben de biraz öyleyim. Duygularımı biraz sindirip, aklımın, mantığımın beni yönlendirdiği şekilde hareket etmeyi seviyorum. Zıt tarafı da biraz fevri. Bazı zamanlarda heyecanına yenik düşebiliyor. Ben öyle değilim. Ben mantıklı bir yandan yaklaşmaya çalışırım olaylara. Soğukkanlılığımı korurum.
*Günlük dizide oynamakla haftalık dizide oynamak arasındaki bariz farklar neler?
Şu anda 10 bölüm iç içe çekiyoruz ve duygu devamlılığını tutturmak, hatırlamak biraz zorluyor. Hayatımda en yoğun çalıştığım iş temposunun içindeyim. Bir sahne çekiyoruz 32. bölümden, bir sonraki sahne 23. bölümden. Onun devamını tutturmak bir oyuncu için çor zor bir durum. O yüzden ekiple uyum hâlinde birbirimize destek vererek üstesinden geliyoruz. Sağ olsunlar ekibimiz de şahane, başarabiliyoruz hep beraber. Ayrıca repo günlerinde ben kitap okur gibi genel hikâyeyi sindirmeye çalışıyorum. Ufak tefek sorunların da reji desteğiyle üstesinden geliyoruz.
“Birand çok güzel bir adam, iyi ki partnerim oldu”
*Birand’la partner oldunuz, kimyanız tuttu. Daha önce tanışıyor muydunuz?
Daha önce tanışmıyorduk ama Birand’la ilk karşılaştığımız andan beri o şeyi yakaladık, hiç çekinmedim. Çok güzel bir adam, iyi ki partnerim oldu. Birand’ı tanıdığım için çok mutluyum. Galiba hayata ve sanata bakış açılarımız eşleşti, bu yüzden uyumlu bir şekilde ilerliyoruz.
Her ‘Ayazın Sonu Güneş’ oluyor mu?
Olmuyor tabii ama ayazın sonunun güneş olması biraz da bizim elimizde. Güneşi doğurabilmek, kar veya yağmur yağdırabilmek, rengârenk bir gökkuşağı açtırabilmek, hayatta yaptığımız seçimlere bağlı aslında.
*Güne başlarken ya da sete gelirken mutlaka yaptığınız rutininiz, ritüeliniz var mı?
Güne dua ederek başlamayı çok seviyorum, çok iyi geliyor bana. Bir de yüzümü yıkadıktan sonra ayna karşısında iç sesimle kendi kendime konuşurum. Kızım bugün elimizden geleni yapalım, güzel geçsin bugünümüz gibi… O konuşmalar bana çok iyi gelir. Kahve bağımlısıyım, filtre kahvemi yapar, sete gelirim.
*Bir röportajınızda “Kimsenin yanımda üzülmesini, hayata isyan edip negatif konuşmasına izin vermem” demişsiniz.
Enerjiye çok inanırım. Hayatı kendi başıma yönlendirdiğimi öğrendikten sonra artık o negatif şeyi de kaldırabildiğimi gördüm. O yüzden biriyle enerjim tutmuyor mu, beni mutsuz mu ediyor? O ortamdan ya da o kişiden uzaklaşabiliyorum artık.
“O Hayat Benim”le başlayan serüven
*Reklamcılık okudunuz, peki oyunculuk nereden çıktı?
Hep oyuncu olmak istiyordum, konservatuvar sınavlarına da hazırlandım ama garantici bir yapım var. Sınava girdim, iyi bir puan aldım. Kadir Has iyi bir üniversite. “Reklamcılık okuyayım, oyunculuğu da yapmaya devam ederim,” dedim. Oyunculuk sürecim de şöyle başladı, bir gün kampüste sohbet ederken kulak misafiri olan arkadaşım Arda, “Oyuncu mu olmak istiyorsun? Seni menajerlerle tanıştırayım,” dedi. İki gün sonra bir menajerle tanıştırdı beni ve ben “O Hayat Benim”e girdim, o kadar hızlı oldu.
Hira Koyuncuoğlu ve kız kardeşi Ceylin.
“Kardeşim olsun diye çok mücadele ettim”
*Instagram paylaşımınızda kız kardeşinizin yaş günü altına destan yazdınız ama çoğu paylaşımlarınız tek cümle ya da hiç yazı yok. Bu devasa fark niye?
Sevdiğim insanlarla ilgili duygularımı ifade etmek bana güzel geliyor. Kardeşimle ilgili 10 sayfa yazarım, kendimle ilgili olunca tek cümleyle bırakabilirim ama sevdiğim insanları galiba bir cümleyle es geçemiyorum.
*Kaç kardeşsiniz?
İki kardeşiz.
*İsmi ne uğruna destan yazdığınız kardeşinizin?
Adı Ceylin, 19 yaşında, Bilgi Üniversitesi’ni kazandı, artık yanıma İstanbul’a geliyor.
*Niye o kadar yaş farkı var aranızda?
Annemle babam, küçük yaşta aşık bir şekilde evleniyorlar, hâlâ da öyleler. Gezelim, tozalım, bir çocuğumuz olsun, üç kişilik bir aile olalım diyorlar, ama bilmiyorlar ki o çocuk doğar doğmaz kardeş diye sayıklayacak. Ben üç yaşımdan itibaren “Kardeş isterim,” demeye devam ettim, ama bizimkiler üç kişilik çekirdek ailede ısrar etti. “Bir çocuk daha, çocuk yapmayacaksanız ben artık yokum,” deyip kaçmaya başlayınca ve psikolojimin iyice bozulduğunu anlayınca, “Kardeş yapalım artık,” dediler.
*Çocuk yaşta kardeş sahibi olmak için bayağı mücadele vermişsiniz yani…
Ceylin için çok mücadele verdim. Çok istedim, her gün mücadele verdim. Odamın kapısında, “Bana kardeş yapmazsanız giremezsiniz,” diye yazmıştım, içeri sokmuyordum annemle babamı.
“Çocukluğumun bir kısmı çadırda geçti”
Yalova’da doğmuş büyümüş biri olarak 17 Ağustos’un hayatınızdaki yeri nedir?
17 Ağustos’un hayatımda çok önemli bir yeri var. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra çok ağır bir süreç geçirdik. Sevdiğimiz insanları kaybettik. Şehir olarak toparlanmakta zorlandığımız acı bir süreçti. Çocukluğumun bir kısmı da çadırda geçti. O zaman dört yaşındaydım, ama ailemin hatırlayamadığı kadar detayları hatırlıyorum depremle ilgili.
*Bir yandan da bağlayıcı bir güç oldu.
Yalova’da doğup büyüdüğüm için çok şanslı hissediyorum kendimi. Çünkü benim için aile ve dostluk kavramları çok farklı bir yerde. İstanbul’a gelince de bu farkı daha iyi anladım. İstanbul’da her şey kozmopolit, ilişkiler pamuk ipliğine bağlı.
*Depreme nerede yakalanmıştınız?
Yalova’da doğup büyüdüğüm evde. Dört senemi orada geçirdiğim o eve bir daha da giremedik. Evimiz hasar aldı, yıkılmadı, ama yan binamız, sokağımızdaki binaların çoğu yıkıldı. O yüzden köyümüze gittik, kocaman bir çadır kurduk ve birinci derecedeki bütün akrabalarla altı ay kaldık orada.
*Nerede o köy?
Yalova’da, Çükür Köy…
*Deprem korkusunu yenebildiniz mi?
Yanımdaki biri bacaklarını sallıyorsa ben deprem olduğunu sanıp tutunuyorum bir yerlere. Ondan sonraki depremlerde sadece annemi sayıkladığım ataklar geçiriyorum. Hâlâ atlatabilmiş değilim o korkuyu.
*Depremzede Hira Koyuncuoğlu, 6 Şubat depremlerinden sonra bölgeye gitti mi?
Oraya gitmek benim için çok zordu, o travmayı bir daha yaşamak olurdu, o yüzden buradan elimden geldiğince yardım ettim.
“Dans hep hayatımda olacak”
*Hayatınızda önemli bir yer tutan dans size neler kattı?
Sanata dansla, üç yaşında bale yaparak başladım. Çok seviyordum. Dansçı olmak istediğimi düşünerek büyüdüm. Sonra tiyatroya başladım ve oyunculuğu da çok sevdim. Bence dansla oyunculuk çok iç içe… Bedenimi kullanmayı önce dansla öğrendiğim için bunun burada da çok ekmeğini yedim. Kendimi kötü hissettiğim her an dans ederim. Müziği açıp, dans ettiğim zaman kendimi çok iyi hissediyorum. Çok iyi geliyor. Dans hep hayatımda oldu, olmaya da devam edecek. Hocalık yaptım bir süre, küçük bir okulum vardı. Hafta sonları ders veriyordum ama iş yoğunluğundan onu da bırakmak zorunda kaldım.
*Dizide üniversiteyi bitirince idealleri uğruna yurt dışına gitmeyi planlayan Güneş’i oynayan Hira’nın böyle bir hayali var mı?
Ülkemi çok seviyorum. Yurt dışından güzel bir teklif alınca tabii ki koşa koşa giderim, mesleğim için her şeyi yapmak çok heyecanlı olur. Ancak yurt dışında yaşama kısmı benim hayallerimin arasında olmadı hiç. Ülkemi seviyorum ve İstanbul’da kalmak istiyorum.
*Sektöre ilk adım attığınızda yaşadığınız en büyük zorluk ve mücadele ne içindi?
Bilmemek ve tecrübesiz olmak biraz zorluyor. 19 yaşındaydım ve acaba yanlış bir şey yapıp, seti aksatır mıyım kaygılarını çok güttüm. Tecrübesizlikten birkaç şanssızlığım da oldu ama öğrenme süreci keyifliydi.
*Instagram paylaşımlarınızda iki şey dikkatimi çekti. Birincisi çok şık kıyafetlerle fotoğraflarınız var. Alışverişe ne kadar para harcıyorsunuz? Yoksa sponsorların mı o kıyafetler?
Sponsor kıyafetleri değiller. Aslında alışverişe pek bir şey harcamıyorum ama kombin yapma yeteneğim var. Annemin benim yaşımda taktığı bir kemeri ben hâlâ kullanıyorum, erkek arkadaşımın gömleğiyle kombin yapabiliyorum. 12 yaşımdaki bir kıyafetimi de hâlâ giyebiliyorum. Alışveriş için mağazalara gitmeyi sevmiyorum, hatta nefret ediyorum. Alışveriş düşkünlüğüm yok. Kombin yapmayı, farklı parçaları eşleştirmeyi seviyorum.