10 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ  –  MİLLİYET  –  ALİCE

Konya’da yaşayan Ayşe D. (35) sevgilisi Özgür Duran (32) tarafından parkta dövülüyordu. Kütüphaneden evine giden Kadir Şeker (20), olaya müdahale etti. Arbede sırasında Kadir’in çakısı Özgür Duran’ın kalbine saplandı. Duran öldü, Şeker tutuklandı.

Olay Twitter’da gündem oldu. On binlerce insan #kadiricinadalet başlığı altında görüşlerini dile getirdi. ABD filmlerinde izlediğimiz “Jüri” gibi Twitter kullanıcıları kararını verdi:

“Ölen; parkta kadına şiddet uygulayan 19 ayrı suçtan sabıkalı. Öldüren; doktorluk hayali kuran, dayak yiyen kadına sahip çıkan sabıkasız bir genç. O tutuklanır ve ceza alırsa Emine Bulut gibi insanların gözleri önünde katledilen kadınlara kimse yardım etmez. O yüzden Kadir Şeker beraat etmeli.”

Bir gencin, tanımadığı bir kadının dayak yemesine engel olmak isterken hayatının kararması çok acı… Bu yüzden o gencin en az cezayı almasını, hatta beraat etmesini istemek normal, ama herkesin sosyal medyada kendini yargıç yerine koyması yanlış. “Abi sen bu işi bilir, çözersin, bi yiğit harcanmasın” diye Sedat Peker’den medet ummak, “Bu adam benim kardeşim, masumiyetine kefilim” diye Haluk Levent’ten yardım istemek, akıl tutulması olsa gerek.

‘Bana yardıma geldi’

Kadir Şeker’in uğruna katil olduğu kadının ifadesi şu:

“Özgür’e hitaben ‘Kadını neden rahatsız ediyorsun’ dedi. Özgür ‘Sana ne lan o benim karım’ diye yanıtladı. Şahıs (Kadir) tekrar ‘O zaman niye bu kadar ağlatıyorsun’ dedi. Özgür ‘Sana ne lan? Sana mı soracağım?’ dedi. Bağrışma olduktan sonra ben aralarında herhangi bir arbede olmasın diye evet ablam, benim eşim’ dedim. Çocuk elindeki bıçağı hafif hafif Özgür’e gösteriyordu. Özgür bıçağı görünce biraz daha fazla sinirlendi. Bir anda birbirlerine sarıldılar daha sonra Özgür çalıların üzerine sırt üstü düştü. Çocuk da yanına… Bıçak vurma anını görmedim. Şahsın ağladığımı, Özgür’ün bağırdığını duyunca yardım etme amacıyla yanımıza geldiğini düşünüyorum.”

‘Bıçak cebimdeydi’

Tanımadığı bir kadını dayaktan kurtarmak için hayatı kararan Kadir Şeker’in ifadesiyse şöyle:

“Yolumun üzerinde bir erkek şahsın bağırdığını duydum. Ağlama sesine dayanamayıp yanlarına gittim. Adama abi ne yapıyorsun ayıp değil mi, gücün kadına mı yetiyor dedim. Bana, ‘Karım değil mi lan sana ne?’ deyip bağırdı ve küfürler etti, hırçınlaştı ve üstüme doğru koşmaya başladı, yüzüme yumruk attı.  En son boğazıma yapıştı, ben geriye kaçmaya çalıştıkça boğazımı bırakmadı. Ciğerlerim acıdı, nefes alamadım. Cebimdeki bıçağa elim gitti. Bıçağı sağ elimle açtım. Geriye kaçmaya çalışırken, botumun topuğu takıldı. Yere sırt üstü düştüm, adam da yanıma doğru düştü. Ayağa kalktım, elimde ve bıçakta kan gördüm. Yürüyerek eve gittim. Üstümü değiştirip yatmaya çalıştığım esnada polisler geldi.

Kadının elimde bıçakla yanlarına gittiğim konusundaki ifadesi yalandır. Bıçak cebimdeydi. Parkta tanımadığım şahıslar bir genci falçatayla kovaladılar bu nedenle kendimi koruma amaçlı bazı günlerde bıçağı yanıma alıyordum.”

Bu olaydan yola çıkarak diyeceğim o ki, kadına şiddete tanık olduğumuzda yapacağımız ilk iş, kendimizi kolluk kuvvetlerinin yerine koymak değil, polisi aramak olmalı. Kadir Şeker’in ceza alıp  almayacağına da Twitter’da kurulan “halk mahkemesi” değil, yargı karar vermeli.

KADINA ŞİDDET VE #KADİRİCİNADALET

GÜNÜN SÖZÜ

“Hiçbir yararı olmayacağını bile bile, insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir.” (George Orwell)