28 Temmuz 2024 Pazar – Milliyet Pazar – Alice
Karsu Dönmez, babasının Amsterdam’daki restoranında müzik yapmaya başladığında reşit bile değildi, ama tek aşkı müzik, tek hedefi iyi bir müzisyen olmaktı. Müzikte profesyonelliğin yolu konservatuvardan geçer diye düşünüyordu. Sınavdaki hocalar onu konservatuvara almadı. Hayalleri yıkıldı, ama yılmadı. Özel dersler aldı, çok çalıştı ve hedefine ulaştı. Ünlülerle aynı sahneyi paylaştığı caz festivalinde dinleyiciler arasında onu konservatuvara almayanları görünce keyfine diyecek yoktu.
Söz yazarı, besteci, piyanist ve şarkıcı, meraktan el attığı gurmelikte de başarılı oldu. Yemek programı sundu, yemek kitabı çıkardı.
Karsu ile ilk kez bu röportaj vesilesiyle tanıştım, Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’ndaki konserinde izledim.
Adını baba ocağı Hatay’ın Karsu Köyü’nden alan Amsterdam doğumlu Karsu Dönmez de bir Türk şarkıcı, ama aşina olduğumuz Türk şarkıcılar gibi değil… Neden mi?
Cevabı şarkıcının bu söyleşide sorularıma verdiği yanıtlarda saklı!
*Sizi yeterli görmeyip konservatuvara almayan öğretmenleriniz Norah Jones ve Quincy Jones’u ünlülerle aynı sahneyi paylaştığınız caz festivali dinleyicileri arasında görünce neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz?
Tabii ki çok büyük gurur hissiydi. Müzik yolculuğumda ilk adımlarımı attığımı biliyordum elbette. Birkaç gün önce üçüncü kez North Sea Jazz Festivali’nde konser verdim. Daha iyi adımlar atmışım gibi sahneye çıkmışım. Kendimi müzik alanında çok geliştirdim, hâlen de geliştirmeye gayret ediyorum. Çok konser verdiğim için artık daha özgüvenliyim, ne yaptığımı çok iyi biliyorum. Müzikal anlamda ne yapmak istediğimi çok iyi biliyorum. O adımları da attığıma inanıyorum. Konservatuvara alınmadığım için ilk dönemler çok üzülmüştüm ama hayatta ne öğrenmek istediğimi çok iyi biliyordum. 33 yaşına geldim ve hâlen yeni şeyler öğrenmek istiyorum. Meraklıyım. İnanıyorum ki 80, 90 yaşında bile çok meraklıysan yeni şeyler öğrenebilirsin. Kendini her zaman geliştirebilirsin. Hayatı çok zenginleştiriyor. Çok şey öğrenmek isterim. Sadece müzikte değil, yemekte, kültürde ve ilgim olan alanlarda öğrenmek isterim.
*Konservatuvara girip akademik eğitim almayan bir müzisyenin profesyonel sayılmayacağını düşündüğünüz için mi ABD’ye gidip Rhode Island Üniversitesi’nde şan okudunuz?
Rhode Island’da daha önce şan okumuştum, ondan sonra konservatuvara gitmek istedim. ABD’ye gidip Rhode Island Üniversitesi’nde sadece şan okumadım. Dünya nasıl daha iyi bir yer hâline getirilir, hangi vakıflar var gibi konuları işledik. Bill Clinton’dan ders aldık. 150 ülkeden öğrencilerin olduğu çok güzel bir eğitimdi. İnsan olarak da kendini nasıl geliştirebilirsin eğitimiydi ve bir yandan da klasik şan okuyordum.
*Konservatuvara giremeyince daha da hırslanıp bir yıl sadece müzik diyen Karsu’nun o günlerde kendine çizdiği bir yol haritası ve belirlediği hedef var mıydı? Karsu o hedeflerin bugün neresinde?
Hedefim hep müzik yapmak, çok iyi bir müzisyen olmaktı. Müziğe olan ilgim ve sevgim bir gün bile azalsaydı, bırakırdım, başka bir mesleğe yönelirdim. Belki yeni bir şey hayatıma girerdi. Sonradan geldi, ama… 15 yıl önce yemek yapmak çok ilgimi çekti ve kendimi o konuda da geliştirdim. İrlanda’da Michelin yıldızlı bir restoranda staj gördüm. Konserler için gittiğimde Endonezya, Tayland, Vietnam ve Ürdün’de yemek konusunda özel dersler aldım. Aynısını müzikte de yaptım, özel hocalardan dersler aldım. Sağ olsun annem ve babam, bu konuda bana maddi ve manevi destek oldu.
“Yaşadıklarını oraya döküyorsun”
*Hangi şarkı veya konserden sonra, başardığınızı anladınız?
“Bırak Beni Böyle”den sonra… Daha önce diziler için müzikler yazıyordum, reklam müzikleri yapıyordum ama birden birkaç şarkı patladığında ve telefonla mesajlar gelince, ‘Okey, tamamdır’ diyorsun. İnsanlar yavaş yavaş müziğimi tanımaya başlıyor. Bu çok güzel bir şey. Aslında sanatçı olarak müziği ilk kendin için yazıyorsun, aranje ediyorsun, belki de hayatında yaşadıklarını oraya döküyorsun. Ama sahnede şarkı söyleyince artık o benim değil, paylaşıyorum insanlarla. O şarkı artık onların da… Bu müziğin en güzel yanı… Tıpkı yaptığınız yemek gibi. Bir tencere fasulye yapıp insanlarla paylaşıyorsun. Hayatı güzel yapan da bu…
*Sadece iyi bir müzisyen değil, stand up’çı gibisiniz. Olayları mizahi bir üslupla anlatma beceriniz nasıl oluştu?
Aslında sizinle benim aramda bir fark yok. Ben hayatımda yaşadıklarımı anlatıyorum. Başkaları da aynı şeyleri yaşadığından benim için bunları anlatmak çok tuhaf değil. Çünkü çok tanıdık geliyor insanlara. Sadece ben sahne üzerinde ve çok kişiye anlatıyorum. Şunu da söyleyeyim; annem eğitim uzmanı. Yatmadan önce annem bize hep kitap okurdu. Babamın restoranı vardı, o yüzden akşamları evde değildi. Evde ben, annem ve kardeşim yemek yerdik. Bazen babam izin yapardı, o akşamları da annem ona, “Aslan şimdi sen yukarı çık, kızlara kitap oku,” derdi. Babam da, “Ne kitabı?” derdi. Alırdı kitabı eline odamızın bir köşesine atardı, ondan sonra sandalye üzerine çıkar “Bir varmış, bir yokmuş,” diye hikâyeler anlatırdı, yani tiyatro oynardı. Biz de iki kardeş yataktan izlerdik, çünkü bir heyecanlı bir heyecanlı anlatıyordu. Hollanda’da ilk Türk tiyatrosunu babam kurdu. Annem ve babam sahneye çıkıp hikâye anlatmaktan hiç korkmaz. Bir konserde annemi sahneye çıkarmak istersem, “Ah, vah, kızım” deyip çekinmez. Koşar sahneye çıkar, “Merhabalar, ben Karsu’nun annesiyim” der. Babam da öyle. Biz ailece arkadaşız. O yüzden çekinmediğim ve heyecanlanmadığım için yaşadığım hikâyeleri rahatça anlatıyorum.
*İstanbul aksanıyla Türkçe konuşmaya başladığınızda size karşı oluşan sempatinin azalacağını düşünüyor musunuz?
Aksan konusunda şöyle bir özelliğim var. Ben sizinle iki hafta sohbet edersem sizin gibi konuşurum. Kendi köyüme Karsu’ya gidip iki üç gün kalsam, iyi bir müzik kulağım olduğu için köylülerim gibi konuşmaya başlarım. Sizinle Türkçe sohbet ettiğimde farkına vardım ki, ben 3-4 hafta Türkçe konuşmamışım. Partnerim de Hollandalı olduğu için evde de Türkçe konuşmuyorum ama konuşmam, onun da öğrenmesi lazım!.
“Oyunculuk yapmam, çünkü!”
*Karsu’nun film veya dizi oyunculuğu yapmak gibi düşüncesi var mı?
Yok, yok… Oyunculuk yapmam. Çünkü ben bütün zamanımı ve enerjimi müziğe verdim. Benim gibi tüm zamanını ve enerjisini oyunculuğa vermiş birinin yerini alamam. Onun hakkı o, benim değil.
“Hatay’ın baharatlarını Hollanda’ya getireceğiz”
*10 yakınınızı kaybettiğiniz 6 Şubat depremlerinden sonra bölgede eli olan insanlardan biriydiniz. Kurucusu olduğunuz Karsu Foundation adlı vakıf üzerinden bir müzik okulu açtınız. Hatay’da yapacağınız başka projeler var mı?
10 değil, 17 kişi kaybettik maalesef… Deprem olur olmaz ailece yani; ben, annem, babam, nişanlım ne yapabiliriz dedik? Yemek kitabım çıkacaktı. Ondan 50-60 bin ön satış yaptık ve yarım milyon euro toplayabildik. Dedik ki bir vakıf kuralım, onun üzerinden yapacağımız yardımlardan çok insan ve çocuklar faydalansın. Kalbime de yakın ne var? Kültür, sanat, müzik ve eğitim tabii ki… Müzik okulu açabilir miyiz dedik? Güzel bir proje yaptık Serin Yol Evi diye müzik okulu açtık. Başka projelerimiz de var, bir yuva projemiz var. Baharat projemiz var. Hatay’ın baharatlarını Hollanda’ya getireceğiz. Bu sayede üreticilere direkt destek olacağız. Müzik okulumuz için 500 bin euro’luk bütçemizden yeni müzik enstrümanları almak için şunu yaptık:
Annem, babam, kayınvalidem, nişanlım ve ben Hollanda’da birkaç gün içinde birkaç yüz enstrüman topladık ve bunları, bir TIR’la Hatay’a götürdük. Şu anda müzik okulumuzda 980 öğrencimiz var. Güzel dersler alıyor ve konserler veriyorlar. Şu andaki hedefim bir müzik okulu daha açmak…
“Evde kamera istemiyorum”
*Çekimleri beş yıl süren Hatay’ın Karsu Köyü’nden New York’a uzanan 2012 yapımı “Karsu: I Hide A Secret” adlı bir belgesel var hakkınızda. Yeni bir Karsu belgeseli çekmenin zamanı gelmedi mi? Çünkü, “Anne ve babasının restoranında piyano çalarken keşfedilen, gelecek vadeden yıldız” artık star oldu!
Star değil, müzisyen oldum. Şu an yapmak isteyen çok var ama evde olduğumda yanımda kamera istemiyorum. Çünkü özel hayatım daha çok özel olmaya başladı, öyle diyeyim. İnternet için küçük videolar yapmayı çok seviyorum, montajı da kendim yapıyorum. O da başka bir hobim.
“Hollanda Kraliyet Ailesi’ne minnettarım”
*Hollanda’da kral ve kraliçe düzeyinde ağırlanan, Kraliyet Ailesi’nin önünde Hollanda’nın kuruluş gününde sunuculuk yapan ve şarkı söyleyen Karsu’nun bu anlamda Türkiye’deki beklentisi ve hedefi ne?
Hollanda Kraliyet Ailesi’ne çok büyük saygım var. Çünkü onlarla beraber Ankara’ya da geldim. Türkiye ile her zaman ekonomik ve kültürel bağlar kurmak istiyorlar. Sanata çok saygıları var. Güzel bir ilişkimiz var, bana verdikleri değere minnettarım. İnanılmaz özgürlük verdiler, istediğim gibi çalıştım. Beni çok duygulandıran güzel bir projeydi.
*Hangi şarkıcı ile düet yapmak istersiniz?
Sezen Aksu.
*Konser verdiğiniz ülkeye göre repertuvarınızı değiştiriyor musunuz? Yoksa her konserde repertuvarınızı caz, blues, pop, funk ve elektronik müzik eserlerini harmanlayarak mı oluşturuyorsunuz?
Bazen değişiyor, bazen değişmiyor ama repertuvarım yüzde 80 – 90 aynı kalıyor. Konser verdiğim ülkeye göre küçük değişiklikler yapıyorum repertuvarımda.
*Mutlaka konser vermek istediğiniz ikonik bir yer var mı?
Azerbaycan, Bakü vardı, orada konser verdiğim için çok mutluyum.
* 2016 yılında “güvenli yolculuk” videosunun müziklerine imza attığınız Corendon Airlines ile nasıl bir anlaşma yaptınız ki, aradan geçen onca yıla rağmen konserlerinize sponsor olmaya devam ediyor hava yolu?
Corendon beni 2009 yılında desteklemeye başladı. Düşünsenize henüz 19 yaşındaydım ve ortada doğru dürüst bir kariyerim yoktu. 25 yıldır bana verdikleri destek için Uslu ailesine minnet borçluyum.
“Kulisimde sessizlik isterim”
*Konserden önce her şeyin yolunda gitmesi için rutin olarak yaptığınız neler var?
Ekibim aynıdır, değişmez, mutlaka prova yaparız. Benim kıyafet odamda sessizlik lazım. Çünkü konseri aklımdan geçiririm; şunu yapacağım, bunu anlatacağım gibi… Konser öncesi kendimi çok iyi konsantre etmem lazım. İnsanlar girip çıkarsa, bir şeyler anlatıp, şakalar yaparsa konsantre olamıyorum. Her zaman çok iyi odaklanıyoruz. Spor yapıyoruz, alkol kullanmıyoruz. Farkına vardım ki belki Türk sanatçılar farklı mantaliteyle sahneye çıkabilir ama benim için en önemli şey ful kontsantrasyon. Hata olmayacak. Herkes ne yapacağını çok iyi bilecek. Prodüksiyonumuz çok büyük ve ben sanatına çok değer veriyorum. Seyircilere saygı her zaman en ön planda…
*Sosyal medyayı aktif kullanan biri olarak hakkınızda yapılan olumlu ya da olumsuz yorumlardan etkileniyor musunuz?
Tabii ki… Bazen negatif yorum yazan kişilerle iletişim kuruyorum ve onlarla arkadaş oluyoruz. Diyaloğa inanan biriyim. Türkiye’de sanatçılar çok acele, ‘Ah star!’ falan oluyor. Ben o havaya hiç girmek istemiyorum, kendim kalmak istiyorum. İnsanlara çok teşekkür ediyorum çok pozitif reaksiyon verdikleri için.
*Hobileriniz neler?
Yemek yapmak, arkadaşlarla buluşup yemeğe gitmek, dans etmek.