7 NİSAN 2020 SALI  –  MİLLİYET CADDE  –  ALİCE

İspanyol dizisi ‘La Casa de Papel’in Türkiye’de çok sevilip, fenomen olduğu ilk sezonun ardından çıkan ‘bomba haberler’ neydi?

“Yeni sezonda diziye ‘İstanbul’ karakteri katılacak.” “İstanbul karakterini Nesrin Cavadzade oynayacak.”

“Dizinin bazı bölümleri Türkiye’de çekilecek.” İzlememiş olanlara hatırlatmakta fayda var, dizideki önemli karakterlerin hepsi şehir ismi. ‘La Casa de Papel’in üçüncü sezonu başlamadan dizinin yaratıcısı ve senaristi ‘Episode’a konuşunca bu haberler yalan oldu. Çünkü yapımcı Alex Pina, diziye ‘İstanbul’ değil ‘Ankara’ adında bir kadın karakteri dahil etmeyi planladıklarını, ama bundan da vazgeçtiklerini söyledi.

Fanatik izleyicilerinde bile hayal kırıklığı yaratan üçüncü sezonda Türk karakter yoktu, ama dördüncü sezonda var. Adı ‘Osman’, yaşadığı yer Cezayir, yaptığı iş İspanyol polisinin gözaltına alıp, çöle yolladıklarına para karşılığında işkence… Türkiye’nin koronavirüsle mücadele kapsamında bir uçak dolusu yardım malzemesini İspanya’ya yolladığı günlerde, ‘La Casa de Papel’de bunun olması bizim değil, yapanın ayıbı.

ÖNERDİĞİ HER KURALI ÇİĞNEYİNCE İSTİFA ETTİ

Bir ülkede basın mensupları, 51 yaşında evli bir kadın doktoru tatil gününde niye adım adım takip eder, onu eşi ve çocuklarıyla birlikte yürüyüş yaparken niye çekip, yayınlar? Hem de insan haklarının, özel hayata saygının tavan yaptığı bir ülkede neden bir doktora paparazilik yapılır?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AHİM) 24 Haziran 2004 tarihli Prenses Caroline kararıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ‘özel hayatın gizliliğine saygı’yı ihlal değil mi bu? Koronavirüs salgınına kadar öyleydi, ama artık değil. Düne kadar bir basın mensubunun kamu görevlisi, hastane yöneticisi de olsa bir doktoru

hafta sonu ve de mesai saatleri dışında takip etmesi ‘kamu merakı’ sayılırdı, bugün ise ‘kamu yararı’ söz konusu. Çünkü Dr. Catherine Calderwood, İskoçya Başbakanı’nın sağlık başdanışmanı.

Günlerce kameralar karşısına geçip, “Sokağa çıkmayan, çıkmak zorunda kalırsanız maske takın, sosyal mesafeyi koruyun” diyen doktorun, insanlara tavsiye ettiği kuralların hepsini ihlal ettiği ortaya çıktı.

The Sun, hafta sonu 44 kilometre uzaktaki ikinci evine gidip, eşi ve çocuklarıyla maske takmadan, sosyal mesafeyi korumadan yürüyüş yapan Calderwood’u manşet yapınca, istifa gecikmedi… Muhabirin, ‘kamu merakı’yla başlayan takibi, günün sonunda ‘kamu yararı’na döndü. Kamusal görev üstlenenlerin, söylemleriyle eylemleri örtüşmezse olacağı bu…

KADINA ŞİDDET İKİ KAT ARTTI

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, koronavirüs karantinasındaki bazı ülkelerde artan kadına şiddetin önlenmesi için çağrı yaptı. Son birkaç hafta içinde bazı ülkelerde şiddete maruz kalan ve yardım isteyen kadınların sayısında iki kat artış olduğunu açıklayan BM verilerine göre bu ülkeler şöyle:

ABD, Hindistan, Güney Afrika, Fransa, Türkiye ve Avustralya.

İnsanların hayatta kalmak için evlerine kapandığı bir dönemde aile içi ve kadına şiddetin arttığı altı ülkeden birinin Türkiye olması şaşırtıcı mı? Değil, ama üzücü. Koronavirüs, maalesef sadece öldürmüyor, kimde ne varsa onu açığa çıkarıyor çünkü… İyi daha iyi, kötü daha kötü, cahil daha cahil, hain daha hain, karamsar daha karamsar, iyimser daha iyimser, yapıcı daha yapıcı, yıkıcı daha yıkıcı, ahlaksız daha ahlaksız, bencil daha bencil, cömert daha cömert, cimri daha cimri…

GÜNÜN SÖZÜ

“Yalnızlık, cahil kişilerle oturmaktan daha hayırlıdır.” (Hz. Ömer)