MİLLİYET CADDE – 18 KASIM 2013 PAZARTESİ – ALİCE
Hafta sonu Lüksemburg’daydım. Bu seyahate kadar Lüksemburg denince aklıma gelen tek şey vardı, o da Eurovision’da verdiği puanlar…
Avrupa’da gitmediğim ya da yolumun düşmediği iki ülke vardı; Lüksemburg ve Andorra… Türk Hava Yolları (THY) direkt uçuşlara başladığı Lüksemburg hattını tanıtmak amacıyla “basın gezisi” düzenleyip beni de davet edince hayır diyemedim.
104 ülkede 241 noktaya uçuş yapan dünyada tek hava yolu THY ile cuma sabahı uçtuk Lüksemburg’a.
Bu seyahate kadar Lüksemburg denince aklıma gelen tek şey vardı, o da Eurovision’da verdiği puanlar…
Oylamaya geçildiğinde sunucuların her seferinde, “Lüksemburg, ten points (10 puan)” demesinden başka hiçbir şey yoktu Lüksemburg’a dair aklımda.
İki günde neredeyse bir uçtan bir uca dolaştık Lüksemburg’u.
Çünkü nüfusu 300 bin olan Lüksemburg, kuzeyden güneye 80, doğudan batıya 58 kilometre…
Gündüz sıcaklığın 2 ile 6 derece arasında seyrettiği bir dönemde gezdik Avrupa’nın önde gelen finans merkezini.
UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası’na dahil edip, koruma altına aldığı eski Lüksemburg’u dolaştıktan sonra rehberimiz bizi yeni Lüksemburg’u götürdü.
Rehberimiz İstanbul’un bir gökdelenler şehri olduğundan bi haber olsa gerek yeni Lüksemburg’un bize göre “sıradan” olan iki yüksek binasını, “Bunlar da başkentimizin gökdelenleri” diye tanıttı.
Eski Lüksemburg’u gezerken Başbakanlık binasına da gittik.
Bizdeki gibi korumalar, güvenlik çemberi falan yok Başbakanlık Konutu’nun önünde…
Lüksemburg’un meclis binasının önünden geçerken rehberimiz, iki tarihi binayı havadan birbirine bağlayan etrafı camla kaplı köprüyü gösterip şöyle dedi:
“Bir tarafta meclis binası var, diğer taraftaysa milletvekillerinin ofisleri. Eskiden milletvekilleri meclis toplantısından çıkıp, sokaktan geçiyorlardı çalışma ofislerine. Geçiş sırasında çoğu pub’lara barlara kaçtıkları için, bu köprüyü yaptılar onlara ki, arazi olmadan doğru ofislerine geçsinler.”
Lüks markaların bulunduğu sokakları dolaşırken rehberimiz, camında “Kids and the city” ve “Happy kids easy shopping” yazan bir yeri gösterip, şunları söyledi:
“Sadece Lüksemburg’ta var bu alışveriş kreşi… Alışverişe çıkan aileler çocuklarını bırakır buraya… Müşteriler rahatça alışveriş etsin diye mağazalar açtılar burayı. Bütün giderlerini mağazaların karşıladığı ailelerin hiç para ödemeden çocuklarını emanet ettikleri bir yuva burası.”
Akşam yemeğini menüsündeki 1.746 şarap çeşidiyle Guinnes Rekorlar Kitabı’na giren Chiggeri adlı bir restaurantta yedik. Şarap mönüsünde kaç şarap vardı bilmiyorum, ama A4 kağıdı boyutundaki kataloğun 65 sayfa olduğunu belirteyim.
EN KANLI SAVAŞIN MÜZESi
Cumartesi günü Lüksemburg şehrinde gitmediğimiz önemli yerleri dolaştıktan sonra Dekirch şehrine gittik.
2. Dünya Savaşı’ndan kalan tanklar ve topların yanı sıra her türlü silahın sergilendiği “National Museum of Military History” vardı bu şehirde.
Savaşın acımasız ve çirkin yüzünü bir kez daha gördük bu vesileyle.
400 EUROYA 3 GÜN 2 GECE
Türk Hava Yolları’nın İstanbul Lüksemburg arasında her hafta salı, çarşamba, cuma ve pazar günleri karşılıklı seferleri var.
31 Mart’a kadar THY’nin bilet fiyatları gidiş dönüş ve her şey dahil 120 euro…
Lüksemburg, Fransa, Belçika ve Almanya’dan her gün 80-100 bin kişinin gündüz gelip mesai yaptıktan sonra ülkelerine döndükleri bir iş şehri. O yüzden hafta içi 100 ile 150 euro arasında değişen 4 yıldızlı otel fiyatları hafta sonları şehrin nüfusu azaldığı için 70-80 euro civarında. Uçak bileti, iki gece konaklama ücreti ve yemeklerle iki gece üç günlük Brüksel seyahatinin kişi başı bedeli 400 euro.
2-3 günlük Lüksemburg seyahati için bu paraya değer mi?
Dünyanın en düzenli ve bakımlı bir şehrini görmek, yeni kültürler tanımak ve farklı lezzetler tatmak için değer…
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir insanın gerçek yüzünü senle ilgili tüm menfaati bitince görürsün.”